Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
levent taner
levent taner

-SÜZÜLMEDEN BİR OYUNU SÜZMEK-

Yorum

-SÜZÜLMEDEN BİR OYUNU SÜZMEK-

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

637

Okunma

-SÜZÜLMEDEN BİR OYUNU SÜZMEK-

-SÜZÜLMEDEN BİR OYUNU SÜZMEK-

Vaktiyle bir bilgi yarışması sorusudur. Kravat hangi ülkeden çıkmıştır? “Çocuklar Duymasın” adlı dizideki Seyyar Tayyar karakteri olsa kalkıp ilk ben icat ettim, bakın nasıl demeye kalkardı muhtemelen de, sorumuzun cevabı bendeniz başta olmak üzere çokları için hiç beklenmedik biçimde Hırvatlar çıkmasın mı? Aslında kelimeler arasında bir ses uyumu, bir çağrışım var da. Ne ki, iki yüz elli bine çıkma sorusuna ses benzeşiminin zihinde uyandırdığı çağrışımla kolayca Hırvatlar demek mümkün mü acaba? Kesin bilmiyorsanız ve elde de joker yoksa hele. Dünkü milli maçımızı izlerken bu hususlar aklımdan geçmedi değil. Hani Hırvatlarla, bizim Paris’e inen kravatlı sporcularımız arasındaki maçtan söz ediyorum.

Sözüme mim koyun lütfen! Oynanan oyun bağlamında aldığımızda, bir yanda Hırvat beri yanda hırdavat deme de dur şimdi! Kuşkusuz A Milli Takım bir kavram, bir değer olarak en yüksek noktadadır da; hazretler kendileri bunun farkında mı acep? Dün oynanan oyundan aldığım naçizane izlenim.

Gözlediğim kadarıyla en büyük eksik mücadele azmi idi. Bunu da besleyen fizik ve kondisyonel yetersizlik. Bizler diyoruz ki, ülkemiz bir yıldır terörden neler çekiyor. Ona göre bir şevk, heyecan olması gerekmez mi? Ne çare ki, o heyecan, o ruh kadar fizik olarak hazır olmakta gerek. Kimi, takımlarında oynamıyor ilk on birde bakıyorsunuz, bazısı transferde aslan kesilir, kritik atmosferde transa geçer. Eeee! Sonuçta ortada.

Kalede Volkan Babacan en iyisiydi bana göre. Evet direkten dönen serbest vuruşta barajı doğru kuramadı, kendisi de kımıldayamadı belki. Ancak çoğu pozisyonda da doğru yer tuttuğu bir gerçek. Birde doksandan müthiş bir top çıkarttı. Gol mü? Defanstan dönen topun gelişine tamamlanmasında ani bir durumla karşılaştığı gibi, tam önünde yerden seken top her kaleci için risktir. Kaldı ki, asıl olan Defansif reflekstir böyle durumlarda. Vurdurmayacaksın ey savunma veya orta alan. Gökhan ile rakibe gönül koyarsan, Hakanla çalkalanıp durur, Emre ile morarırsan, Volkan’dan babacanlık beklemek havada kalır derim. Hoş Emre yetenekli bir oyuncu olmakla beraber çok genç ve tecrübesizdir. Asıl Arda neredeydi dün? Evet, sakatlık ve takımında oynamama dönemidir. O zaman ilk on birde başlatmayacaksın kardeşim.

İlk yarıda başa baş mücadele ettiğimiz söylenebilir. Hatta ilk bölümdeki net fırsat da cabası. Ah ya ah! Orada öne geçsek tablo elbette farklı olabilirdi. Yine ilk yarının sonlarında golün yenilmesi de tam bir fiyasko. Soyunma odasına mağlup gidiyorsun. İkinci yarıda da Defansif olarak açık veriyorsun, gardın düşüyor açıkçası. Tamam, koca ikinci yarı, üstelik rakibin kaçırdığı yığınla fırsat, direkten dönen toplar, hezimetten kurtuluyoruz vesselam. Fakat bu durumu tersinden okursak "atamayana atarlar" formatını neden devreye sokamadık. Hırvat o kadar kaçırıyorsa bitirici bir kontr atağa dönüşemez mi bu? Ama işte tam da bu noktada ruh yok, popolar şişmiş neme gerek.

Sonuç olarak bu maç geride kaldı. 1-0 ileriki maçlarda averaj ve moral bağlamında işimize yarayamaz mı acep? Burada handikapımız şu: 2008 diyoruz da, orada grubun en güçlü takımı Portekiz’e yenilerek başladık, devamında da İsviçre karşısında yenik duruma düşünce kaybedecek bir şeyimizin kalmaması kontenjanından faydalandık. Birde dostlar o dem bir nöbetçi golcü gerçeğimiz vardır. Serinkanlı, topla fazla oynamayan mükemmel de bir fırsatçı olan Semih Şentürk yedek kulübemizin zenginliğidir. Tüm Antrenörlerin Semih’i son yarım saate saklaması tesadüf müdür acaba? Bizim serseri medyamız hep eleştirirlerdi hocaları. Bu adam son bölümde girip bu faydayı sağlıyorsa ne bekletiyoruz kenarda. Yahu kardeşim, Fatih Terim, Zico, Aragones, Daum hepsi mi yanılıyor? Bu adamlar bu işi bilmiyor da siz mi biliyorsunuz?

İşte dün böyle bir nöbetçi golcü bulamadık ve nöbet geçirdik adeta. Ozan’ın ve Hakan Balta’nın pozisyonlarında ise Hakan Şükür’ü gözlerim aradı. Uzun boylu, hava hâkimiyeti yüksek, yıpratıcı Santrafor neydin be sen! Yine, korkunç top hâkimiyetiyle adam eksilten, orta alandan başlayan Driplingleriyle spikere adını ezberleterek gole giden Tümer Metin’de zihnimde canlanmadı mı sanki? Ya John Toshack’ın tabiriyle neredeydi balıkçı Nihat’ım benim.

Hatta tüm zırzopluklarına nazire yaparcasına tam bir maymuncuk olan Emre Belözoğlu gözümün önünde canlandı. Öyle demeyin arkadaşlar, iyi mücadele eden, top çalan, Pasör kimliğiyle orta alana derinlik kazandıran Emre’de dün şöyle otuz yaş haliyle arandı. Birde lütfen kabilinden attığı olmadık goller vardır bücürün. Fenerbahçe’nin bir Avrupa kupası maçı, Defanstan seken topa nasıl bir vuruş yapıyor öyle, yere vurdurduğu top, yükselip savunmanın ardına düşüyor, tekrar yere vurarak kalecinin üzerinden ağlara gidiyor. Alex’i deliler gibi sevindirdiğini hatırlarım, gol atmış olmamız değil, golün çapı niteliği, adamımmsınn! Coşkusunu duyan Brezilyalı gözümün önündedir. Ama işte serseri aksanlı bir yıldızımız oldu hep Emre. Neden? Onu yetiştiren Fatih Terim ve Hagi çünkü. Meziyetlerini pişirirken eziyetli bir karakter yüklediler adeta. Gülü seven dikenine katlanır moduna onu geçiren hocaları da uummhh! Mucuk, mucuk öpüyorum buradan.

Yine de bir şansımız var. Bizim geç açılmamız bir klasik. Finallere kaldığımız beş turnuvada da ilk maçı kaybetmemiz ama sonrasında olanlar bir realite değil mi? 96 finallerinde acemiydik gruptan çıkamadık, tamam. 2000, 2002, 2008 hepsi mi tesadüf? A Milli takımın kişiliği hiperaktif çocuk tipidir. Çok zeki, istikrarsız, gel-gitli, saati saatini tutmayan, med-cezir manzaralarına açık bir yapıdır. Matematikten isterse on alabilen, ama her zaman almayan zeki erkek çocuk tripleri. Bizim millilerde beyin vücudu, ruh bedeni terk eder zaman zaman, geri döner ama. Biraz serseri tipliyizdir hani.

Fenomen Türkler yine sahne alamaz mı? Bir kere İspanya ne kadar sağlam takım olsada eski takım değil kanımca. 2014’de gruptan bile çıkamadılar, hatırlayın. Demem o ki, korku büyütmeyip, kendi kişiliğimize bürünürsek bir puan imkânsız değil. Çekler karşısında da bir galibiyet. Hatta İspanya’ya kaybedersek eğer, kaybedecek bir şey kalmama frekansında Çek galibiyeti yine bir açık çek bize. En iyi üçüncünün de devam edeceği düşünülürse; hani derim ki, neden olmasın...


L.T.




Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
-süzülmeden bir oyunu süzmek- Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz -süzülmeden bir oyunu süzmek- yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
-SÜZÜLMEDEN BİR OYUNU SÜZMEK- yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Kemnur
Kemnur, @kemnur
14.6.2016 16:07:36
Sayın hocam, harika bir yorumdu,birsolukta okudum. Hırvatlara karşı hırdavatlar tanımı aslında cuk oturan bir ifade...çok gerildik, çok üzüldük... ben Gürcülerin yaptığı şakayı Türklerin de yapmasını diliyorum... Saygılar
İpekyildiz
İpekyildiz, @ipekyildiz
14.6.2016 00:25:16

Saygılar

İpekyildiz tarafından 5/16/2017 2:46:49 AM zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
14.6.2016 00:13:01
Güzel bir futbol yazısı.
Milli maçlar hariç futbol ilgi alanım değil.
Çok az kişinin ilgi alanına girer ama benim sporum güreştir.
O da gençliğimde güreşmiş olmamdan kaynaklanıyor.

Evet o bilgi yarışmasını ben de izlemiş ve cevaba ben de şaşırmıştım.
O yarışmadan bahsedince Allah sağlık versin Kenan Işığı saygıyla anıyorum.
Selamlarımla Dostum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL