6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
755
Okunma

Evin eksiği bazı şeyler almak ve fatura ödemesi için dışarıya çıktım.
Her zamanki gibi pazar arabamı aldım, sürerek ilerlerken sakat arabasıyla bir yaşlıyla göz göze geldik. Kimbilir nasıl bir hayat
yaşadıktan sonra bu arabaya mahkum oldu dedim. Evimin yanındaki huzur evinde kalıyor olmalı. Onu çocukları mı bıraktı yoksa
kendi isteğiyle mi geldi buraya? Nasıl olursa olsun eski aile sıcaklığını düzenini bulamadığı kesindir.
Akşam yemekte annemdeydik. Ailece hep birlikte onun evinde iftar etmemizden son derece mutlu oldu. Ortanca kardeşim tatlıyı
küçük kız kardeşim de diğer yemekleri yaptı. Mutfağa yardım edeyim diye girdiğimde istemedi. Ben de annemle sohbet etmeye
çalıştım. Kulakları duymadığı için konuşmak zor oluyor. Annemin eski cin gibi, yemeğini kimseye el değdirtmeden kendi deyimiyle
bir solukta yapan kişi gitmiş yerinde çocuklarına muhtaç biri oturuyordu. Gerçi onun böyle oturup kalmasına bir bakıma biz sebep
olduk. Başta gelinimiz onu oturttu, her şeyi kendisi yapmaya çalışarak. O zamanlar annem yine de yemekleri yapar, bulaşık yıkar
hatta bahçede çalışırdı. Eşimden ayrılıp annemin yanına gidince önce ben ona bulaşık yıkatmadım derken onu yapma, bunu yapma
kadıncağız oturdu kaldı. Şimdi zor oturup kalkıyor.
Sofrada annem keşke hep böyle birlikte yesek içsek diyecek oldu. sanki koro halinde hepimiz yalnız yemenin daha iyi olduğunu
söyledik. Annem kabul etmedi. Yalnız olunca yiyemediğini söyledi. Benim küçüğüm, daha iyi ya..sen şeker hastasısın az ye. Sonra
yanlış söylediğini anlayıp, ekmeği az ye dedi. Biz şimdi tatlı yaptık. Biz de tatlı yapıp yemiyoruz dedi küçük kardeşim. Düşündüm
bende çok seyrek tatlı yapardım. Kardeşim yaptığımız yemeklerden sana getiriyoruz zaten dedi. Annemin dediklerimize kendini
inandıramadı belliydi. Üzülerek sustu.
Annem şu an beni bekliyor olmalı. Biber fidalarını dikip, belki gelirim dedim. Sevinerek, gel hadi dedi. yaşlılığın en büyük sorunu
yalnızlık. Çocuklar kendi işinde gücünde olurken, yaşlı bir başına oturuyor. İnsan kaç yaşında olursa olsun eli ayağı tuttuğu sürece
bir şeyler yapmaya, üretmeye bakmalı. Bunları söylemesi kolay, ilerde ne olacağımızı bilmiyoruz. Ramazanın ilk günü küçük
kardeşimdeydik iftarda. Onun balkonu huzur eviyle karşı karşıya. Ayda beş kişi ölüyormuş. Hastaların iniltileri buradan duyuluyor-
muş. Çok üzüldüm. Daha ben ziyaretine gidemeden ilkokul öğretmenim ve eşi de ölmüş. Duyunca adeta şok oldum. Ben hep onu
orada hayal ediyordum. İstediği zaman arabasına binip gezip geliyor sonra da eşiyle rahatına bakıyor diye düşünüyordum. Gerçek
böyle değilmiş oysa. Orada kalanlar hep aile ortamını özlüyor, yakınları ziyaretlerine gelecek, iki çift konuşacağız diye gözlüyorlar-
mış!..
Okumam gerekiyordu ama yapamam. Kitabımı alıp, anneme gitmeliyim. Onun tek istediği yanında birinin olduğunu hissetmek.
10. 06. 2016 / Nazik Gülünay