Düşündüğü günden bu yana var olduğunu savlayan felsefi düşüncenin kendisinin varlığından başka her türlü varlığın kendi varlığının başladığı yerde özgürlüklerinin bittiği yerdir düşünce özgürlüğü... Bu minval üzere sistemaktikleşen mekanik insan düşüncesi "insan insanın kurdudur" söylemiyle zirve yapmıştır... Bu felsefi yapı beraberinde ekonomik ve sosyal kurumlarını da oluşturup sadece insanlığa değil evrene de musallat olmuştur....
İnsan insanın kurdu olunca, topluma musallat olması kaçınılmazdır... Kendine aydın vasfı yükleyen birileri düşünsel özgürlük adını verdikleri kanemici bir bildirinin altına imza atarken, kendine yönetici diyen bir başka güruh aynıyla karşılık verebiliyor... Hani Hukuk hakikat için vardı... İnsanlığın binlerce yıllık birikiminden doğan adalet sistemi, kendilerine bir takım vasıfları konjektüre göre atfedip bir bildiri yayımlayan kendini bilmez insanların keyfine mi kalmış? Öyle ya önüne gelen düşünce özgürlüğü adı altında imza toplayıp dilediğini yapabiliyorsa birileri de dilediği gibi hapse atar... Peki Hak nedir? Hukuk ne için vardır... Devlet ne işe yarar? Bildiriyi yayımlayanların bütün bunlardan habersiz oldukları düşünmek saflık olacağından, devleti yönetenlerin "aydın müsfettesi" demesinden öte elle tutulur delillerinin olması gerekir ki birileri toplumu terörize etmeyi kendilerine vazife edinmesin...
İnsanlık insanın insan düşüncesinin yaratıldığı günden bu yana var olduğunu, iyilik ve güzellikte birbirinin aynası olarak birbirlerinin özgürlüklerinin başladığı yerde özgürlüklerinin genişleyerek evrenin bütün maddesini dolduruncaya kadar büyüyebileceğini anlamaktan ne yazık ki çok uzak...