Koluma sepet alıp şehri gezmeli…renk renk çiçeklerle gönlüde süslemeli…bahar geliyor ya…aşk şerbetinden içmeli…içmeden sarhoş olup dönmeli…ne demeli aşk aşk diye yollara mı düşmeli…olur mu yani…

Çocuklara balonla şeker vermeli…büyükleri öpmeli…güzeli seyretmeli…çimenlere uzanıp hayal alemine de gitmeli…önce hayal edecek bir sevgili gelmeli…gönül şenlenmeli…yoksa hayalden duman çıkar, duygular odun olur yanar…oduncuya da para vermeli…içeriyi sımsıcacık etmeli…şimdi kalkıp ormana dalsam yazıktır ağaçlara…bu deli hangisinin vaktinin geldiğini nerden bilir ki…bir bileni var tabi…onun kapısına gitmeli…

Sımsıcacık ettik haneyi, o zaman yolu izi bulunca heybeyi sırtlanmalı…başımda kasket olmalı illaki…oyalı tülbentte iş görür yani…cana canan gerek diye bir kaval alıp öttürmeli…kuşlar kaçarsa vay halimize makamı delirttik demektir yani…

İyisimi çobanı yol arkadaşı etmeli…neyzende olur tabi…bildiğimiz laf ebeliği…bilene eğil gövdem…bilmeyene mıh çakayım da dememeli…her şey adabında gitmeli…terazi ters yüz olmuş, insan kendine şeytan olmuş…melakelerim gelin, kurtarın bu kenti…eyvah zilleri çalacak eteği…zil takıp oynayacak deli düşleri…bana birazcık akıl gerekli…fazlası kusturuyor ahaliyi…başka ne demeli…

Yer kahverengi, gök mavi…gülün rengi kimyayla çok değişti…bülbülün gıkı çıkmaz…sanal alem geleli…ne etmeli…eski tas eski hamam mı demeli…ama insan aynı…çağı değişti…aklı su yolunda devirdi…kanı çok sevdi, kırmayı, bozmayı bir de yalanı elbise gibi giydi…yalandı doğruydu…ama duygu körlüğü mahvetti…

Koluma sepet alıp çıkacaktım değil mi, sepetimi kim devirdi…yoksa hamama mı gitmeli…en son teneşir paklar bizi…gönlümden koşmak geliyor, kim ayağımı kırıverdi…can acımıyor da, garip bir sızı damarlarda geziyor gibi…neyse gecenin bu deminde demlenmiş kısa bir ip gerildi…uyanınca takılıp düşen olursa kaçağım…sokak kaçkını boşuna denilmedi…