CENNET VE CEHENNEM KELİMELERİNİN KÖKENİ CENNET VE CEHENNEM AHİRET DEDİĞİMİZ YERDE Mİ, YOKSA DÜNYADA MI? Her vesilede biz insanları, Tanrının gazabı CEHENNEM’le korkuttukları ve ya mükafatı olarak gördükleri CENNET adlarının ya da kelimelerinin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Bilmiyorum. Ama ben bu konuda oldukça kafa yordum. Birçok kaynağa başvurdum. Ne hikmetse özellikle İslam aleminin mükafat olarak, umudunu bağladığı CENNET ya da ceza olarak gördükleri CEHENNEM kelime kökenleri konusunda Kuran dışında yok denecek kadar az kaynak gördüm. Kuran’da ise, CENNET ve CEHENNEM diye tanımlanan yerlerin diğer boyutta, yani ölüm sonrası bilinmez bir bir boyutta olmadığına şahit oldum. Bu ayetlerden birisi, “Zuhruf Suresi 77. Ayettir ki, Burada bile CENNET ve ya CEHENNEM kelime kökeninin ne olduğu konusunda bize gerçekçi bilgi vermemekte ve detaylı bir tanım yapılmamaktadır. Diğer kaynaklarda yaptığım araştırma neticesinde, özellikle CEHENNEM kelimesinin kökeninin nereden geldiğini okuduğumda şaşırıp kalmıştım! Asıl "GE-HİNNOM" kelimelerinden türemiş olan CEHENNEM’in ne olduğuna gelin birlikte göz atalım. CEHENNEM= “GE- HİNNOM” Ge- Hinnom sözcüğü bilenler için mutlaka bir bölge adını çağrıştırmıştır. Bilmeyenler için se, hemen buradan açıklamasını yapacağım. Hinnom Vadisi, CEHENNEM sözcüğü İbranicedeki “GE- HİNNOM” sözcüğünden gelir. “GE” sözcüğünün tek başına anlamı “VADİ” dir. “HİNNOM” sözcüğü ise; İsrail’de bir yerin adıdır. Yani isimdir. “HİNNOM vadisinin bulunduğu yer ise, coğrafi olarak tam Küdüs’ün Güney ve Güney batısında bulunmaktadır. “HİNNOM” vadisi eskiden İsrail krallığı döneminde o bölgede yaşayan insanlar çocuklarını Molek (Zuhruf 77’de anılan Malik) adı verilen bir puta kurban olarak sundukları yerdir! İsrail Krallığı’nda bazı insanlar kendi çocuklarını canlı olarak bu putun ortasında yakılmış olan ateşe atarlardı. Daha sonraları bu yer, büyüyen ve genişleyen şehrin çöplüğü olarak kullanılmaya başlandı; şehrin bütün pisliğinin yanı sıra o günlerde bazı hastalıklar sebebiyle ölmüş olan hayvanların cesetlerini dahi toplanıldığı bir atık toplama merkezi haline geldi. Çöplerin ve diğer atıkların burada toplanmasıyla çevreye inanılmaz boyutta koku ve gaz yayılmaya başlamıştı. Rahatsız edici bu durumdan kurtulmak için o yıllarda tek çözüm vardı; o da bu vadide dağ gibi birikmiş olan çöplüğü yakmak. Ki öyle de yaptılar. İnsanlar bu çöplüğün yığılmasını önlemek için ateş vererek yakıyor ve peryodik aralıklarla da kükürt atarak ateşin devamını sağlıyorlardı. Daha sonraları ise, burası insanların canlı canlı ateşe atılarak putlara kurban edilip yakıldığı bir yer olmaktan çıkmış, sadece mezara gömülmeğe değerleri olmayan sıradan kişilerin cesetlerinin atılıp yakıldığı yer olarak kullanıldı. İsa’nın dahi “GE-HİNNOM” sözcüğünü kullandığı dönemde de Hinnom vadisi bu amaçla kullanılan bir yer olmaya devam etmişti. Ama günümüzde CEHENNEM vadisi “GE-HİNNOM; bugün geçmişin izlerinden kurtularak yeşile bürünmüş adeta CENNETi andırmaktadır. “Zuhruf 77. Onlar CEHENNEM “GE-HİNNOM” bekçisine; “Ey Mâlik! Rabbin artık bizi öldürsün.” Diye seslenirler. Mâlik’te; “ Siz böylece kalacaksınız.” Der. CENNET ,“CENNEH” ya da “CİNNET” olarak bildiğimiz kelime ise, Pek açıklanamayan ve ya karşılığı bulunamayan hayal ötesi bir mekân bir diyar anlamına gelmektedir. Kur’an’da ise, CENNET kelimesi çoğunlukla, Bahçe ve “Ahret’te ki mükâfat yurdu” anlamında kullanılmıştır. Buradan hareketle Türkiye de doğan Fırat ve Dicle nehirlerinin önce Suriye ve sonra da Irak coğrafyasında birleşerek Şatt’ül-Arab’ı oluştururduğunu biliyoruz. Fırat kelimesine baktığımızda ise; Arapçada tasasızlık, rahatlık anlamına gelen "Ferahat" kelimesinden türemiştir. Yani O coğrafyada CEHENNEM “GE-HİNNOM” Küdüs’ün Güney ve Güney batısı olarak kabul edilirken, CENNET yine aynı coğrafyada Fırat ve Dicle havzasındaki yeşil ve verimli topraklar şarıl şarıl suların aktığı yer olarak tanımlanmıştır. Ki Fırat ve Dicle havzasında yaşayan insanların gerçekten de o günün şartlarında tasasız, rahat suyuyla, meyvesiyle insanların hayallerinin ötesinde olan bir cazibe merkeziydi. Ve ayrıca CENNET kelimesi Arapça’da bahçe, mesken, bölge, diyar, ülke ya da yurt gibi anlamlara gelir. bu bölgeye de bu yüzden CENNET diyorlardı. Kuran-ı Kerime baktığımızda da tıpkı CEHENNEM kelimesinde olduğu gibi CENNET kelimesini de bazı ayetlerde görmek mümkündür. Ve daha da ilginç olanı hep ve genelde Arap coğrafyasını tasvir etmekte iç kesimlere doğru hurmadan bahsetmekte Akdeniz kıyılarına doğru zeytinden bahsetmekte Fırat ve Dicle havzasına gelince ekinlerden bağlardan bahçelerden bahsetmektedir. “Kehf Suresi 32, 33, 34,35 ve 36.Ayetler konuyla alakalıdır” Adem Peygamberin yerleştiği CENNET dahi, dünyada bir bahçedir. Bakara Suresi 35 ve 36.Ayetler Konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum Çünkü ne kadar detaya girersem o kadar işin içinden çıkılmaz bir hal alacağını ve çeşitli itam ve sorularla karşı karşıya kalacağım. Sadece şunu söylemekte yarar görüyorum: “CENNET VE CEHENNEM KELİMESİ YA DA OLGUSU KESİN VE KESİN YAŞADIĞIMIZ BU DÜNYA İÇİN KULLANILMIŞTIR.” Her ikisine de verdiğim örnekler ve kaynaklar gerçeği öğrenmek için referans olacaktır! GERİSİ SİZE KALMIŞTIR YAŞADIĞINIZ BU DÜNYAYI VE YA YAŞADIĞINIZ BÖLGELERİ İSTER KUDÜS BÖLGESİNDEKİ “GE-HİNNOM VADİSİ GİBİ KÜKÜRT DÖKER YAKARSINIZ. İSTER FIRAT VE DİCLE HAVZASINDAKİ GİBİ HAYAL ÖTESİ BAĞ VE BAHÇELER YARATIRSINIZ. AMA SİZ İNSANLAR O KADAR ZAVALLISINIZ Kİ YARATILMIŞ OLAN CENNETİ BİLE CEHENNEME ÇEVİRİYORSUNUZ. Efkan ÖTGÜN. |