2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1190
Okunma
Rahmetli dedem, asmanın altındaki sandalyeye oturmuş bastonunu yere vurarak çatlamış testisine bakıp öfke ile bağırıyordu.
“Gelsin o Ufuk denilen zibidi, bacaklarını kıracağım onun, bu kaçıncı testi kırdığı, kolay değil ki, dışına domur domur su sızdıran testiyi bulmak, gelsin o çocuk, göstereceğim ona testi kırmanın ne demek olduğunu“
Dedemin, o öfkeli hali üzerine komşumuz fettan Zehra abla ile yaramaz oğlu ufuk kapıdan içeriye girdi. Dedem hızla ayağa kalktı,ufuk annesinin arkasına saklandı, bir müddet Ufuk ‘a ters ters baktı dedem. Sonra söylenerek sokak kapısına gitti ve sokağa çıktı.
Fettan Zehra Abla Ufuk ‘ a bir çimdik attı, Ufuk ağlamaya başladı, evde olan diğer komşu kadınlarla birlikte zorlukla ufuk ‘ u susturdular.
Fettan Zehra Ablada baya öfkeliydi. Çok kızmıştı kocasına
“Benim adam var ya ! benim adam ille de O kadına evlilik tebriğine gidin diyor, bana ne bilmem hangi evden çıkmış kadının evliliğinden adım gibi eminim, benim adam gidip o kadınla yatmıştır.Sizin kocalarınızı bilmem ama benim adam kesin O kadınla yatmıştır.”
Nigar teyze gayet sakin bir biçimde
“Niye öyle düşünüyorsun, benim adamında o kadınla yatıp yatmadığını bilemem ama; benimkide O kadın doğru olan yolu seçti, mahallemize komşu geldi “ En azından hoş geldine gitmelisiniz, kocası yıllarca mahallemizde oturan faytoncu Nuri, bak iyi bir işe vesile oldu, kadını O kötü yerden kurtardı, sizde kabullenin Dedi
Kötü bir yerden çıkan O kadınla ilgili son bir aydır bir çok konuşmaya şahit oluyordum, O kadın belli ki, kötü bir yerden Faytoncu Nuri tarafıntan kurtarılmış evlenmişlerdi.O kötü yer ile ilgili hiçbir şey bilmiyordum.
Sıcak yaz gününün ikindiye yakın saatlerinde, mahallemizdeki beş kadın O kadının evine düğün tebriğine gittiler.
Esmer tenli,uzun boylu, kısa dalgalı saçlı O kadın üzerine ,boyu dizlerinde olan mavi çiçekli dar bir elbise giymişti.Elinde çay tepsisi ile misafirlerine çay ikram ederken, yüzünde hiçbir zaman anlam veremediğim bir ifade vardı
Çok oturmadı kadınlar O kadının evinde,evlerine doğru yol alırken hepside suskundu.
O kadın bir kez bizim eve de geldi, Kahve,sarı ve bej rengi, geometrik desenli boyu dizlerinde elbisesi ve omzunda el yapımı beyaz ceketi ile, bizim üst kattaki misafir odasına çıkarken hatırlıyorum, o gün bize sadece O kadın mı geldi? Başka komşularda var mıydı bilmiyorum.
O kadınla ilgili söylentiler aralıklarla mahalledeki komşular tarafından konuşuluyordu.
O kadını mahalledeki kadınlar kabullendi mi? kabullenmedi mi ? bilmiyorum.Zaten O kadında ortalıkta fazla görünmüyordu.
O kadın evlatlık çocuk almış lafı ortalarda dolanmaya başladı,
“Ah çok büyük sevap, bir yetimi büyütmek “ diyerek, sevindi mahalleli kadınlar.
Evlatlık çocuk benden büyüktü.Bazen , o kız çocuğunu elinde tatil kitabıyla sokak kapılarının önünde görürdüm.Güzel bir çocuktu.
O kadın bizim mahalleye geleli bir yıla yakın zaman olmuştu,Mutlu mesut geçinip gidiyorlardı.
Fettan Zehra Abla hışımla kapıdan girdiğinde annem sabah kahvaltısı hazırlıyordu.
“Duydun mu “ Dedi telaşla anneme
Devam etti
“ O kadının kocası faytoncu Nuri ‘ yi bıçaklamışlar, hem de defalarca adam ölmüş. O kadının o kötü yerden çıkmasını hazmedemeyen bir pezevengi varmış, O pezevenk öldürdü diyorlar”
“Yazık olmuş, hem kadına, hem çocuğa hem de adama “ dedi annem.
Faytoncu Nuri ‘ nin katili kimdi bilmiyorum, yakalanıp cezasını çekti mi? Yoksa birileri mi cinayeti azmettirdi onları ise hiç bilmiyorum.
O kadın tekrar o kötü yere döndü, evlatlık kız ise geri verildi.
Kader neydi, kader bir seçim miydi? Hiçbir kadın o kötü yerleri asla seçmez, ama; zalimler, zalimlikler oldukça kötü kaderler birileri tarafından yazılmaya devam edecekti.
O kadın, o kız çocuğu şimdi nerededir bilemem, kim bilir belki de sahipsiz bir mezarda çoktan sessizliğe gömülştür…