Ülkede gazeteciler tutuklanmışmış... Hatta suçsuzmuşlarmış... Hatta hukukçular hukukun yok sayıldığını söylüyorlarmış...
Hadi bakalım, hukukun üstünlüğüne inananların teröristlerin haklarını halkın yaşam hakkının önüne koyan hukukçuların olduğu bir ülkede gazetecilerin halkın haberalma özgürlüğü yerine ihanetle suçlanmasından dolayı hapis yatmayı "Şeref madalyası" kabul eden sözde aydınlarla yaşıyoruz... Yaşıyormuyuz? Bu ülkede Nihat Genç ve Banu Avar gibi Halkın Hukukunu ve haberalma özgürlüğünü kendine dert edinen habercilerin köşe bucak kovulduğu linç edildiği zamanlarda hukuktan ve haberalma özgürlüğünden söz etmeyenlerin ihanetleri tabii ki de Şeref madalyasıdır... Çünkü hizmet etikleri yerlerden aldıkları ödülün karşılığını vermiş olmanın gururunu taşımaktalar...
Peki hatırlıyormuyuz... Bir haber programında İsrail’in özel olarak eğittiği teröristler Filistinliler gibi giyinip terörist infazlar gerçekleştirdiklerini ve bu konuda pkk eğitim verdiğini... Hatırlamıyoruz.. Hatırlasaydık Diyarbakır da katledilen baro başkanının benzer şekilde nasıl öldürüldüğünü hatırlardık... Hatırlamadığımız sadece o da değil... Yezidilerden, Ermenilere kadar Suriye li mültecileri kabul ederken, kobaniden Türkiye’ye geçmek isteyen kürtleri kobanide terörist örgütlere karşı ölsünler diye kürtlerin kürtleri ülkeye sokmadıklarını da unuttuk... Alavere dalavere Kürt Mehmedi nöbete göndermeyi kendine şiar edinen Kürt yahudisi olduğunu söyleyen bir siyasinin Camii kapısında Halkına Hâkikati söylemeye çalışan bir barobaşkanının katledilmesini tabii ki de devlete havale edecektir, devletin halk olduğunu unutturarak..
Hakikati saklanan bir toplumda yalancıya herkes inanır... Hakikat hangi Müslüman din kardeşini cami kapısında öldürür?