6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
767
Okunma

Bir pencere açıyorum sizlere:
Olsa vermez miyim?
Hangi ana yüreği dayanır, gözlerinin önünde sararıp solan yavrusuna, hangi ananın elleri cimri olur da, bir can suyunu esirger yürek paresinden...
Ah ki ah! Yıllar yıllar öncesinde çok sıfırlı bir paraya bir böbreğini vermiş, kısacası satmış, bugüne kadarda tabiri caizse o sayede sultanlar gibi yaşamış gitmişti.Bir böbrekle gayet sağlıklı bir yaşamın akabinde biricik yavrusunun böbreklerinin tamamen iflasından sonra:
Ah keşke geriye dönse de yıllar, gözünün nurunun derdine deva, şu biçare bedenine şifa olabilseydi.
Başka bir pencere:
Ben öleceğim ve benim vücudumu kesip biçip parçalayacaklar, asla böyle bir fikre sahip olamam. Organlarımı bağışlama cinayetten başka bir şey değil bence... Neymiş efendim beyin ölümü gerçekleşmiş miş miş. Kim biliyor, kim karar veriyor. Ya ömrüm tamamlanmadı ise. Allah’tan daha mı iyi bilecekler. Belki de iki gün sonra beynim hayata geri dönüp on sene daha ömrüm uzayacak...
Seneler önce aynen bu sözleri sarfetmişti ve şimdi iki elinin arasına başına almış kara kara düşünüyordu.
Bir evladı diyaliz makinasına bağlı yaşamayı sürdürürken, şimdi diğer evladının beyin ölümünün haberini almıştı. Doktorun sözleri kulaklarında uğulduyordu:
Bu kızınız için Allah tarafından gönderilen bir armağan gibi.
Organ nakli... Organların bağışlanması... Beyin ölümü... Bedenin kesilip biçilip organların çıkarılması... Başı zonkluyordu. Karar vermek zorundaydı, bir an önce karar vermek.
Henüz 15 yaşındaki oğlunun böbrekleri Küçük kızının bedeninde tekrar can bulacaktı. Bir trafik kazası... Ani bir ölüm... Beklenmedik bir veda.
Artık ölümünün beklendiği kızına, hayat dolu oğlunun cansız bedeninden çok anlamlı bir armağan...
Başka bir pencere:
“Bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibi büyük bir günahtır. Bir insanı diriltmek/ölümünü engellemek de bütün insanları diriltmiş olmak kadar büyük bir sevaptır” (Mâide 5/32).
Bir başka pencere daha:
Bir hastahane odası ve gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, az önce beyin ölümünün gerçekleştiği söylenen bu hayatta ki tek varlığı oğlundan sonra en sevdiği varlık. İlk göz ağrısı, hayat arkadaşının, sevgili eşinin yatağının ucunda yere çökmüş bir vaziyette dua ediyor:
Allah’ım, sen büyüksün, sen istersen hayata döner, ben nasıl derim fişini çekin, ey yüce Rabbim sen duy sesimi...
Kapı açılıyor ve odaya oğluyla birlikte hiç tanımadığı bir adam giriyor. Her halinden belli hali vakti yerinde bir kişi. Ve ayakta zor duran kadına elini uzatıyor:
Başınız sağ olsun. Eğer izin verirseniz sizinle çok önemli bir konuyu konuşmak isterİm.
Anne babam organlarını bağışlamış. Benim de haberim yoktu. Biz tamam fişini çekin dersek, bu beyin eşine kalp nakli yapılacak.
Kadıncağız yüklü miktarda para vereceğini söyleyen bu adamın yanında adeta donup kalmıştı. Oğlunun cevabı belliydi, Bakışlarından tavrından hemen anlamıştı. Zaten borç batağının içinde büyük bir bunalımın içinde olan oğlu için bu para çok güzel bir miktardı. Hem boçlarından kurtulur hem de yeni bir iş kurmasına kafi gelirdi. Kısacası zaten oğlunun derdinden yataklara düşen kocası gider ayak babalık görevini bağışlayacağı organları ile fazlasıyla yerine mi getirecekti.
Bu nasıl bir kaderdi. Bir tarafta oğlunun istikbali, bir tarafta kocasının ömrü. Ya beyin ölümü hikaye ise. Ya doktorla bu adam anlaşmış ise. Ya adam doktora daha yüklü bir para vaat ettiyse...
Bir başka pencere:
ALINTI:
( Başkasına verilmek üzere organları alınacak olan bir hasta ya da kazazedenin hukuken ölmüş olduğuna kim karar verecektir. Bunu her zaman pek çok kişiden oluşan komisyonlar yapabilecek midir? Organ bekleyen bir zengin, hayatı karşılığında doktoruna yüz milyarlar vermekten çekinmeyeceğine göre, böyle bir karar verme durumunda olan doktorlar her zaman insaflı ve insani davranabilecekler midir? Ben öldükten sonra kullanılmak üzer organlarımı bağışlamam halinde, bir kör kurşuna değilse de bir kör karara kurban gitmeyeceğimden nasıl emin olabileceğim. )
Yine bir pencere:
Kadın kocasının kalbini bir başka kadının sinesinde düşünemiyordu. Senelerce aşk içinde güzel bir evlilikten sonra, kendisine muhabbet besleyen, her daim kendisi için sevgiyle çarpan erkeğinin kalbi o hiç tanımadığı kadının bedeninde mi yaşayacaktı.
Yok buna göz yumamam. Son dakikaya kadar çekilmeyecek bu fiş. Sadece benim için atacak senin kalbin. Merak etme aşkım buna asla izin vermeyeceğim...
Asla...