Üniversitede branşını seçmedim ama o kadar çok tarih kitabı okudum ve yoğunlaştım ki.. Şimdi bile elimde Prof. Hasan Malay’ın "Çağlar Boyu Kölelik" adlı arkeoloji kitabı var. İnternet sitesini de izliyorum. Sadece osmanlı tarihi, inkılap tarihi, türk hukuk tarihi gibi klasiklerde değil, insanın,bitkinin,hatta vampirlerin manifestoları hakkında bilgi sahibi oldum. Biyografiler de cabası. Şiir yazarak kendi tarihimi irdeliyorum. Arşivci-yazar arkadaşım Ömer Öztürk’ten başta tiyatro olmak üzere binaların vs. tarihlerini öğreniyorum. Müze kartla en büyük yardımcım.
Pulların üstünde damgasın, borsanın açılışısın, gazete kuponlarının bitişisin. Yırtıp atarak kurtulduğumu sandığım ama evrenin tarihine kaydedilmiş anı defterlerimsin. Yaşanan her hatırasın. Bu sene gördüğüm ilk kayan yıldızsın. Ömürsün tarih, her yerdesin. Sınavlara hazırlanmak için kongre tarihlerini ezberleme zorunda kaldığım günler sona erdiğinden, okumalarımın daha çok tadına varıyorum. Sıkılmıyorum, eğleniyorum.
Seninle ilgili bir tek sorun yaşadım tarih. İstediğim dilekleri bir gün bana yaşattın ama gereken tarihte değil. Zamanlar puzzle pulları imişçesine etrafa saçılmıştı. Eseri çıkarmak için yollara çıktım. Buldukça parçaları aldım.Yanlıştı, önce bankaya girdim, çıktıktan sonra bilgisayar kursuna gittim. Önce ingilizce mektuplar bölümünde çalıştım sonra hukuk ingilizcesi olanağı doğdu. Hep buna benzer zaman dağınıklıkları. Hayatı karışmış insanların çoğunda da böyledir herhalde. Keşke bu duruma uygun bir atasözünü bana hatırlatabilsen.. . İnsanları ayakta tutan geçmişe bağlılıkları. Gerçekten de yaşayan tarih yaşatan tarih. İşte bu mat olan hayatımda canlı hislerle sana yazdığım mektubu bitirirken iyi ki varsın.

Not: Günlük otunu öğreneli günlük tutmuyorum.
eski dostun ömür