Nöbetçi öğretmen, teneffüse çıkmış ilkokul çocukların oynamalarını izlemektedir. Bahçede bir aşağı bir yukarı gidip gelmektedir. Okul bahçesinin köşesinde iki kız çocuğunun tartıştıklarını görür. Bakışlarını onların üzerinden ayırmadan izler. "Sen ne aldın babana?" "..." "Aa almayı düşünmüyor musun?" "..." "Ben, canım babacığıma -bir aylık harçlığımla- onun en sevdiği parfümü aldım." "..." "Konuşsana kız, dilini mi yuttun." "Konuşmayacağım zorla mı?" "Manyak ne olacak. Konuşmasan konuşma. Ben babamı çok seviyorum. Sen sevmiyorsun ki, hediye bile almamışsın..." "Ben manyak değilim. Üstelik babamı da çok seviyordum..." Ve dövüşürler iki kız çocuğu. Yüzleri toz çamur içinde kalmıştır. Canı yanan, yüzü tırmık içinde kalan kız çocuğu sınıf öğretmenine şikâyet eder: "Öğretmenim Emine’ye soru sordum, o da beni dövdü.." "..." Öğretmen, elinde sıkıca tuttuğu şimşir değneği hafiften sallar: "Hatice’yi neden dövdün kızım? Eğer konuşmazsan sana ceza vereceğim..!" "..." "Soruma yanıt verir misin Emine? Bu kızı neden dövdün?" "..." Küçük kız ağlamamak için kendini zor tutar. Bakışları ıslaktır. Alt dudağı kıvrılmıştır. Sesi titrek çıkar : "Yarın babalar günü öğretmenim" "Babalar gününde ne varmış?" "..." "Susma da soruma yanıt ver." " Öğretmenim, Hatice babasına hediye almış..." "Alır da almaz da, bunun için mi dövdün onu?" "Ben alamadım..." "Olabilir. Sende öpersin." "..." "Neden dövdün Haticeyi, hala söylemedin..." "O yarın babasına sarılıp, öpecek." "Öpsün... Onun babasıdır... Öper de sever de... Bundan daha doğal ne var ki?" "Ama ben babamı hiçbir zaman öpemeyeceğim öğretmenim..." Öğretmen elinde tuttuğu sopayı koltuğunun altına sıkıştırıp, öğrencinin çenesini tutar. Yüzüne şefkatin en koyu rengi yayılmıştır. "Sen neden babanı öpemeyeceksin kızım?" "Babalar ölünce, küçük kızlarını öpemezler değil mi öğretmenim? "..." Öğretmenin ve dayak yiyen küçük kızın gözleri dolmuştur. Emine Pişiren-2015 |