7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
802
Okunma

ARMAĞAN
Bunca yıl çok ışık birikti avuçlarımda
Senin olsun
Esinler sevgi dokuyan ellerimden
Bunca yıl şiirin, kardeşliğin, kavganın
Has bahçelerinde yarattım bu gerçeği.
Sabrım senin olsun.
Aşkım senin olsun.
Acıların sütüyle büyüttüğüm umutlar
Mahpushane avlularında boy verdi,
Dolunay menekşelendi kirli kara camlarda.
Her görüşte yeniden vurulduğumuz ana evren
Özgürlüğe boyadı saksımdaki çiçeği
Senin olsun.
Biz ki acılar döneminden
Ellerimizi kirletmeden geçtik.
Direncim senin olsun,
Sevgim senin olsun.
Şükran KURDAKUL
Bunlar öyle sabah akşam bilgisayar başında oturmak, ailevi sorumlulukları yerine getirmek , torun sevmek ve de bunlara benzer günlük sıradan şeylerle uğraşmak . Çok okumak ve bolca yazmak. Sonra da oturup edebiyat yapmak…
Her türden ama daha çok da aşk kokan şiirler öyküler denemeler vs. yazmak yazmak…
Öyle kolay işler değil diyenlerdenseniz eğer, hadi canım sen de! deme hakkını bulurum bende kendimde.
Bu ülkede insan olmanın bedelinin ne kadar ağır olduğunu bir kez daha anlarsınız. İçiniz yanar. Siz de onlardan biri değilseniz eğer. Savaşmak istersiniz acımasızca dönen bu tehlikeli çarka karşı insan olduğunuz için doğal olarak. Bunu bir görev ve boynunuzun borcu olduğunu bildiğiniz için. Aklınızın erdiği gücünüzün yettiği dilinizin döndüğünce. Ama tüm yüreğinizle inancınızla. Yaşadığınız sürece. Yılmadan. Önce başınızdakiler başınıza yumruğu indirse de. Kapılar yüzünüze kapansa da. Toplum tarafından dışlanıp ‘Çıldırmış!’ damgası yeseniz de. Ölüm yatağındaki annenizi. Tek başınıza yetiştirmekte olduğunuz masum çocuğunuzu çektiğiniz onca acılara ortak ettiğinizi bilseniz de. Zaman zaman kendinize acıyıp her şeye kahrettiğiniz de bile savaşmayı sürdürerek!
(Alıcısı Bulunamadı kitabımdan alıntıdır.)
Ya sen. Sen nasıl bir armağan bıraktın geride kalanlara?
Bu şiir gibi bir şiir yazabilirmisin önce onu söyle sen bana?
Ama her sözcüğüyle bire bir iç içe olduğun?
Sevgi saygı kardeşlik beraberlik çığırtkanlığı yaptılar ülkenin uçurumun kıyısına gittiğini göre göre riyakarca.
Şiirinden çalıntı yaptığını iddia ettiğin kişiyi ismiyle yayınladın sitede. Oysa vatan toprağı satıldı. Çocukların geleceği umutları çalındı. Sustun.
Adam yedi kez geldi gitti nice şapkalar eskitti. “Yetmiş sente muhtacız kemerleri sıkın!” dedi. Nedenini sormak yerine susup kemerini sıktın. Senin belin kırılırken onların enseleri daha da kalınlaştı bellerini hiç bir kemer sarmaz oldu!
Öbür adam geldi: “Ben zengini severim ded.” Paralar bankalara sığmadı ayakkabı kutularına kadar doldu tıka basa. Sustun.
Bir diğeri “Ya sev ya terk et!” dedi. Arkasından gelenler analarının eteğinin altına saklandı! Sustun.
Bir kadın geldi ülke ekonomisini batırırken annesinden kalan çıkını çuvallara sığmaz oldu. Sustun.
Sen “yaşasın bizim de bir kadın başbakanımız var!” diyebildin ancak.
Defterde yorumlara takılıyor gözlerim bazen.
Bir üye diğer üyeye sesleniyor: Senin ısrarınla kalıyorum. Yoksa hemen giderim defterden diyor.
Diğeri: Yönetici gitmemi istemiyor, yoksa…
Öteki : Bazı üyeler beni çok üzdü deftere zor girerim artık.
Kimisi yorumlara kapatıyor sayfasını.
Dostluk kardeşlik paylaşım böyle bir şey işte küçücük defterde bie!
Beni çileden çıkaran şeylerden biri de şiire, emeğe saygıya davet!
Neyin emeği bu! Birkaç satır yazmak için, bir avuç kömür uğruna haftalarca yerin kaç kat dibinde ölümü mü beklediniz!
Sen bunları yazmasan yaşayamazsın zaten. Hem nefes alıyorsun hem mutlu oluyorsun !
Bu vatana bu toprağa bu bayrağa ne EMEKLER verildi. Haraç mezat satılan!
*
Ben sizden de değilim, diğerlerinden de;
Ben, ölüme dair yemin etmeyenlerden,
tehdit savurmayanlardan,
dinini ve ırkını aklının yerine koymayanlardanım.
Ben hâlâ şiir okuyanlardanım.
Ben ölürken vatanını yahut dinini değil,
"sevgiliyi" düşünecek olanlardanım.
Gabriel García Márquez