İftira atma ve ihanet damgasını vurmada üstüne olmayan Sayın Bahçeli’nin gerçek yüzünü görmek adına bir vesika sunmak istiyorum. 2001 koalisyon hükümeti döneminde başbakan yardımcılığı görevini yürüten Bahçeli’nin can alıcı açıklamalarına dikkat buyurun lütfen!

Sayın devlet bahçeli diyor ki:

‘’ iki önemli konunun altını önemle çizmek istiyoruz:
Bir, bizim idam cezalarının uygulanmayacağı yolunda bir monatoryum ilan ettik. Buna sadığız. İki, idam cezasını kaldırılmasını orta vadeli bir karar olarak ilan ettik. Buna sadığız. ‘’

Oysa o gün idam kararını askıya alan anlaşmaya imzasını şeksiz şüphesiz atarken: bugün aslan kesilip Erdoğan’ı sırf Kürt açılımı sebebiyle vatan haini ilan etmesi sizce de manidar değil mi dostla? Yoksa bunlar sadece mimar Sinan’ın kafatasını dahi ölçen ve mübarek başını tarihi eser gibi yıllardır (hala) müzede saklarken: sizler yoksa şu faşist sığ fikriyatlı ideoloji milliyetçisi misiniz?

Oysa TBMM’nin yetkisi dâhilindeki şu mevzu bahis madde göz göre göre ihlal edildi. Üstelik de bunu yapanlar, ağzından ihanet salyaları bitmek bilmeyen ‘’ geçmişi neydi ki geleceği ne olsun ‘’ gibilerinin bizatihi ta kendileriydi. Bunların ellerinde şekillenen siyasetten nefret ediyorum kardeşim! Biraz insan olun, kendinize gelin artık bir zahmet!

AB zirvesinin zabıtları açıklansın. Bahçeli’nin paralel yardakçısı Ertuğrul Özkök 25 Haziran 2002 hürriyet gazetesi. Şimdi mesele vatan olunca aslan kesilen Bahçeli’nin AB zirvesi metninde acizliğin şöyle ifade ediyordu:

Türkiye cumhuriyeti anayasasına göre, kesinleşmiş idam cezasın yerine getirilmesi kararı münhasıran TBMM’nin yetkisindedir. Hükümet, TBMM’nin 1984 yılından bu yana yasama hakkının özüne dokunulmaması yönünde benimsediği uygulamaya (yani idam kararını pısırıklıkla askıya almaya) saygılıdır.

Kalemdâr