1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
702
Okunma
Çıplaklık en büyük kusurdur aşkın gözlerinde. Ulaşılmış her mabet, artık mabet kalabilme özelliğini yitirmiştir çünkü. Bir kaleyi ele geçirmek için yıllarca savaş verir durursun. Düşüncelerin o kalenin içindeki güzelliklere odaklanmıştır. Bunun kalıcı olabilmesi için de, o kalenin asla ele geçirilmemesi gerekiyordur. Ondan tamamen uzaklaşırsan, olanca çekiciliği zamanla sıradanlığa dönüşecektir. Bu da onun mabet kalabilme niteliğini yitirmesine yol açar. Ama sadece seyret onu, etrafında dolaş, surlarına dokun, onu koru: sen onun yamacında olanca güçlü arzularınla dolaşırken, senin ona zorla da olsa sahip olabileceğini bildiği halde, bunu asla yapmayacağını bilecek kadar sana güvenmiş olsun. Güven sevginin mimarıdır çünkü.
Bir tarafta ele geçirilmek istenen kale, yanı başında da bir savaşçı. Yalnız en güçlü ruhlar bilir ki: öyle bir ruha sahip savaşçı, o kaleyi ele geçirmek için değil, onu yaşamak ve yaşatmak için oradadır. Ne üç günlük ilişkiler, ne arzulanan et parçası, ne de bırakıp gitmek uzaklara... Gerçek aşk budur işte. ...ve benim kalem de olanca güzelliğiyle yanı başımda yıllarca. Surlarında dolaşırken, pek az insanın sahip olabileceği duyguları yaşıyorum. Ve kalem bana güveniyor... Biz hiçbir anlaşma imzalamadan, hatta tek bir söz bile etmeden bir rızalık şehri kurmuşuz. Ben kalemden razıyım kalem de benden..