6
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1134
Okunma
alttaki yazıyı yok sayın lütfen.
Zaman zaman söylerdim de kimseyi inandıramazdım. Bazen isyan eder dillendiremediğim şeyleri dile getirirdim de bana kızanlar olurdu. Kalem savaşı yaptığımı iddia edenler bile olmuştu.
Elbette ki şahsıma veya yazdıklarıma katlanamayanlar olduğu gibi sevenlerim de vardı, kavgayı kızıştırmak için konuşulanları bana aktaranlar da. Gizliden yürütülen bu kampanya aleniyete döküldüğüne göre yer ve isim bildirmemde bir sakınca yoktur sanırım.
Herkesin nedeni başka olabilir ancak çoğunun siyasi olduğunu düşünmek istiyorum, beni bu sitede istemiyorlar. Sebep ne olursa olsun ben istemedikten sonra beni kimse uzaklaştıramaz, site sahibinin dışında. Hiç kimseden korkmuyorum, deşifre olmasından çekindiğim hiçbir sırrım yok, kurul da dâhil. Siyasi hiçbir partiye veya topluluğa, tarikat ve cemaatlere körü körüne uyacak kadar bağlılığım yok. Siyasetçilere de kanacak kadar aptal değilim, bir çıkarı olanları kastetmiyorum. Kimin hatasını görürsem onu yazarım. Bu günkü yazımın neden olayın geçenlerde Face’deki sayfamda yaptığım açıklamalar olduğunu biliyorum. Millet barış yanlısı olduğunu oylarıyla gösterdi, körü körüne inatlaşmanın bir anlamı ve faydası yok. Kızdığım için aylardır yanında olduğum partiye güvenimin kalmadığını ve desteklemeyeceğimi söylediğim için yazıldı tüm o saçmalıklar.
Vereceğim linkteki Kafkasi adlı üyenin şiirimi kullanarak yaptığı yorumu okuyun. Onun hırsının bu açıklamamdaki sebep olduğunu biliyorum.
Ne yapacağım, korktuğumdan değil sadece kendi sağlığım için, yalnız kendimi ve sevdiklerimi üzmemek için, daha güçlü dönebilmek için bir süre uzak duracağım. Gelsem bile kimseye tek satır yazmayacağım. Mesajı da kapatacağım, olur ya gelen çıkarsa da okumayacağım.
Şiir benim her şeyim güçlüyüm daha güçleneceğim.
www.edebiyatdefteri.com/siir/937537/sultanim---2-.html
Okuyun lütfen…
Akıl nedir?
Sözlüklerde aklın çeşitli açıklamaları var.
Fakat bana anlama, hatta kavrama gücü demek daha mantıklı gibi geliyor. Bir anlamda olayların ve nesnelerin arasındaki bağlantıyı inşa edebilmektir. Yastık ve rüyanın uykuyla bağlantılı olduğunu bildirmesi gibi. Bunu biz insanlar uydurmuş olsak da zeytin dalı deyince barışla bağdaştırmak gibi. Akıl, var olan yaşantımızın tek hâkimidir. Karar veren de odur, hükmeden de.
Beş duyumuzla, hislerimizle, sezgilerimizle bir araya topladığı bilgileri zekâ koyar aklın önündeki altın tepsiye.
Polemik ya da Türkçe şekliyle kalem savaşı dememelerini umarak elimdeki verilerle örneklemeye çalışayım. Bazen bir şiir okuyorum, içindeki kelimeleri bir araya getirmeye çalışsam da bağlantı kuramıyorum. Şair rastgele kelimelerle mi yazmıştır şiirini? Bazıları açıklamasını yapamıyor, “okuyucu ne anlarsa odur” diyorsa, öyle olduğunu düşündürür aklım. Zira benim akıl sağlığımı da kollamak zorunda. Kendince bir bağlantı sağlıyorsa, hatta geçerli sebepler de buluyorsa, kendisinden emin olduğunu hissettiriyorsa, aklım der ki; o benden daha üstün.
Bir başka açıdan bakarsak:
Bir sağlık sorunu yaşamıyorsak akıl gerçeği, doğruyu gösteriyor bizlere. Peki, bazen neden gerçeğe ulaşamıyoruz, doğru olanı yaşayamıyoruz? Çevremizdekilerin aklı bizim aklımıza baskı kuracak kadar güçlü mü? Onların doğruları, gerçekleri farklı mı?
Belki de...
Allah bizleri yaratırken eşit kılmamış ki… Ne Albert Einstein’ın zekâsı, ne Newton’un sabrı, ne Türkan Şoray’ın buğulu gözleri ne Zeki Müren’in sesi vardır hepimizde. Ve daha nice örnek bulunabilir.
Herkesin aklı kendi benliğinin hizmetinde...
Çatışmalar onun için oluyor. Yenilmeye başladığımızı hissettiğimizde çevremizi kalın duvarlarla çeviriyoruz. Akıl bunu emrediyor çünkü kendisini ve bizi korumak için. Yalnız kalmaya, kendi içimizde yanmaya başlıyoruz. Tek yürekten bir bütün çıkar mı? Bütünleşemiyoruz o yüzden dünyayla, yaşayanlarla. Aklın hükmü içeride kalmamızı emrederken dışarıdaki zalim akıllar ezmek, yok etmek için dışarıya çekmeye çalışıyor. İçimizde bu savaşı yaşarken nasıl barışa ulaşabiliriz? İşte onu bilmiyoruz, akıl burada yalnız kalıyor.
Bu yalnızlık içinde, bu duvarlar arasında kurulan hayallere kavuşmak mümkün müdür? Ertelemek zorunda kaldığımız hayaller kalbin defalarca kırılmasına neden olmaz mı?
Akıl birliği, birlikteliği şarttır yaşamaya değer bir dünya oluşturmak için. Zor olduğunu, belki de imkânsız olduğunu bilsem de aklım bunu söylememi emrediyor. Bizi sınırlayan olmazsa olmaz dediğimiz “kırmızı çizgilerden” kurtulmamız gerekir. Seçeneksiz herkes yapmalı. Ben, yalnız ben duygusunu öldürmeden kazanılmayacak bir savaş bu.
Ben değil biz olmaya var mısınız?
En azından küçük çevremizde başlayarak, gittikçe büyümeye var mısınız?