Doğa-L Jenosit...

"Kapitalist sistem kendi varlığını sürdürmek için, tüm acımasızlığı ile, hiçbir değer yargısı taşımadan insana ait ne varsa yok etmeye çalışıyor. Kar hırsı ile insanlığın geleceği adım adım yok ediliyor."

HABERLER:
--- Antalya Muratpaşa İlçesi Ermenek mahallesinde yüzlerce yıllık çam ağaçlarının kesilmesine, pazar günü dahil devam ediliyor....
--- Koç üniversitesinin Zekeriyaköy’deki kampüsünün yapımı sırasından onbinlerce ağacın söküldü...
--- Anadolu’nun ormanları ve kültür varlıkları üzerindeki “muhafazakâr talan..."
--- CHP’li Yalova Belediyesi’nin 158 ağacı kesmesi büyük tepki çekerken partide de sıkıntı yarattı.
Bunlar gibi binlerce haber listeleyebilirim buraya...

ONDAN SONRA;
" Size desem ki, doğal güzellikler hızla yok olmakta ve doğadaki güzelliklerin yerini atıklardan oluşan çöp yığınları, hatta çöp dağları almaktadır, ne düşünürsünüz? Biliyoruz zaten, deyip çıkarsınız işin içinden, değil mi? Oysa bilemediğiniz şey, hepinizin vurdumduymazlığı. Her şeyi biliyor geçiniyorsunuz, ama herşeye karşı vurdumduymazsınız! Kusura bakmayın kardeşim; maalesef öylesiniz! Çünkü, çevre konusu ile yakından ilgilenmeden, katliamın hızı ve yıkıcılığı karşısında gıkınız çıkmıyor... Aman GEZİ PARKI VAR, filan demeyin bana, gezi parkı ne ki, koskoca memleket zayiatı yanında..."

ONDAN SONRA;
Bir şarkı çalınmakta bir yerlerden...
“do re mi fa sol la si do…”
Sesim çirkin de olsa ne güzel eşlik ediyorum; dinle bak, duyuyor musun?

Yaz, tüm güzellikleriyle ruhumuzu sarmalıyor. Sindire sindire soluyorum Kaz Dağı’nın oksijenini. akciğerlerimi hissediyorum.

Zeytin ağacındaki dallarla dans ederek kanatları ıslak bir kırlangıç, kışı sağ salim atlatabilmiş, sevinç çığlıkları atıyor.
Güller de açmış; güller, sarı, beyaz, kırmızı, hissetmeyi seviyorum onların kokusunu. Çok!... Tanrı’nın yarattığı her şeyi seviyorum. Bir kelebek kadar tasasız ve vurdumduymazım…

Barış! Yüreğimdeki aşk! İşte orada, yaprak gölgelerinin içinde, asırlık zeytin ağacının dalına konmuş beyaz güvercin.

ONDAN SONRA;
Doğayla barışık insanların yanı başına, doğayla barışamayan insanlar geliyor makineleriyle. Çanakkale’den İzmir’e kadar her yerde ki yıllanmış zeytin ağaçlarını kesmeye başlıyorlar…Onlar, doğayı seven, doğayla barışan her kesi, her şeyi hor görüyorlar, aşağılıyorlar, sömürüyorlar…
Haykırıyorum: "Doğamız katlediliyor."
Sonra, villalar yapıyorlar oluşturdukları meydanlıklara...
─O villaları yapan kooperatiflerden birine iki yıldır taksit ödüyorum. Gönderdiğim paraların ağaçları kesmek için kullanıldığını ilk defa düşünüyorum. İçim burkuluyor.
─ Devleti yönetenlerle yağmacı sermaye el ele, doğamızı hep çalıyorlar. Hırsızlık yaparken de maşa olarak bizleri kullanıyorlar.
─Geçen yıl müdahale ettiğimiz kanalizasyon meselesinde de, mahkeme emrine rağmen arıtma kurmayıp, yazlıkların atıklarını denize akıtıyorlardı. O zaman da böyle bir burukluk duymuştum, banyoyu kullanmayı sürdürmüş olsam da…

ONDAN SONRA;
─Farkında değiliz; ama, doğa, bu yağmaya göz yuman pısırıklara hak ettikleri cezayı verecektir. Farkında olsak direniriz, isyan ederiz, savaşırız ! Ama, nasıl? Nasıl?... "İnsanlar bir araya gelebilse ve dozerlerin önüne yatabilseler: Yazların hep gelmesi için!.."

*

ONDAN SONRA;
Doğa çok şeydir.
Doğa, her şeyin anasıdır. Doğa, her şeyin yaratıcısıdır. Uçakların modelleri niçin kuşlara benzer? Denizaltılar balıklara, tanklar kaplumbağalara niçin benzer? Doğa her şeyin modelidir. Her şeyi ama her şeyi içinde saklar. Ve her şeyi yaratır, yönlendirir, biçimlendirir, yaşatır ya da yok eder.
Komünizm yok oldu, çünkü doğayla uyuşamadı. Çünkü doğa kapitalistti. Kapitalistler gibi doğada da tilki tavuğu, kurt kuzuyu, yılan kurbağayı, aslan ceylanı yutuyordu Ve yutucular yuttukları için eşitlik, hakça yaşam söylevlerini kullanmıyorlardı. Tıpkı kapitalizmde olduğu gibi gücü olan gücü olmayanı yok ediyordu.
Nehirler denize doğru akar. Ormanlar yağmuru çeker, çöller kurak kalır.

ONDAN SONRA;
Doğa için bir şeyler yapmak için aşağıdaki videoyu seyredin hiç olmazsa...Lütfen!

Ondan Sonra; görüşmek üzere…