10
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1281
Okunma
Ey gözleri denizlere düşmüş meçhul! Ey dili dolunaya merdiven kurmuş adam! Ey kaybettiklerinin yok olmuş bedenini topraktan çıkartmaya çalışan kadın! Ey kelimeleri sesiyle canlandıran çocuk! Benim derdim şiir, bizim derdimiz şiir. Edebiyatın geniş içeriği çok da umurumda değil. Edebi deryaya dalacak gücüm yok zira.
Hayal süzgecinden çok masallar geçirdim, çok öyküler, hepsi yalandı. Belki ben de onlara… Şiir benim gerçeğimdi, var oluş nedenim. Var olduğumu hissettirenim. Yok saysa da şairler, ben varım, var olacağım yok sayılan dizelerde.
Karanlık gecelerden yıldız topladıysam yılmadan, yaşamın karanlıklarını öldürmek içindi. Hüzünlü ayak izlerini susturuyordum şiirin ıssız kalan öksüz sokaklarında. Yoksulluğu işliyordum yüreğime birbirine zıt kelimeleri parçalayarak. İnsanlık için, yarınlar için. Eziliyordum unuttuğum yeminlerin ağırlığı altında, ezildikçe büyüyordum aksi sanılsa da.
Şiir denizinin beyaz köpüklerine tuz üretti gözlerim, yansınlar, daha çok yansınlar da kaya gibi kötülükleri kuma çevirsinler diye. Defterlerde durmayan dizeler derledim devamlı, takıp kırmızı uçurtmamın kanadına, uçurdum gökyüzüne bulutlara ulaşıp yağdırsın diye sevgileri. Yorgun omuzlarıma yepyeni gece nöbetleri yazdım.
Bazen savurduğum taşlara gülün dikenlerini sapladım gül kokulu acılar tattırsın diye. Ebruli renkler kattım sesime, ney üflettim nefesime. Bağlamanın telleriyle titredim, ayazı duymadım bile. Kemanın nağmelerine sardım şiirimi, rüzgârlara emanet ettim, iletsin diye uzak diyarlara. Duyumsanamayan seslerin anlamsız burgacına attım şiirlerimi, belki de kimse sırrıma ermesin diye. Zıtlıklar içinde yaşadım dizelerimle. Didilmiş gerçeklerle doldurulmuş yorganları attım üzerimden, yalanlar üşütse de.
Belki Ahmed Arif gibi kurşunları geceden geçirtemem.
Ahmet Haşim gibi yarin dudağından getiremesem de karanfili, göğsümün ateşinde akken al ederim. Cahit Külebi gibi doğduğum köyleri anlatamam, köyde doğmadım ben, sadece izlediğim hayatlar canlanır kalemimin ucunda. Fuzuli’nin Su kasidesinde boğulurum yüzme bilmem zira aruz denizinde. Ama yazarım kendimce, becerebildiğimce.
Edebiyat, edebi unutturulmuş edebiyat. Hikayeler, masallar, efsaneler… Tamamen içinde olmak istemiyorum belki onun, kaybolmaktan korkuyorum, varlığın bağrında yok olmaktan... Bir köşesinde kalsam yetmez mi?
Minderime yerleştim oturuyorum, kimse kaldıramaz. Şu köşe şiir köşesi, o da benim köşem…
NOT: Can Mabul’a önerdiği konu ve başlangıç için teşekkürler.