5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
897
Okunma

Keşkesi olmayan cümleler kurmaktı hayalimiz; şimdi cümlesi olmayan, yalnız bırakılmış bir keşkeyim.
Hayal bu ya diye başlardı sözlerine sıkça..
Düşünü kurup bunların gerçekleşmesini ‘zaman içerisine’ bıraktığını söylediği şeyler, hayale gerek kalmayacak kadar yakınında hatta avuçlarındaydı oysa..
Ama o, hayal içinde yaşamayı hayallerinin gerçeğe dönüşmesinden daha çok seviyordu..
Bu anlamda çok ciddi yanlışlar yapıyor. Fevkalade değerli ve anlamlı hayalleriyle yüz yüze gelmek yerine onları çıkmaz sokaklarda tutsak ediyordu şaşılası garip bir akıl yolculuğunda..
İnsan hayatta hayal ettiği müddetçe yaşar dediği gibi Yahya Kemal Beyatlı’nın. En inanılmaz buluşlar icatlar ve olası muhteşem mutluluklar hep o hayallerin sabır teknesinde uzun uzun karılmasıyla ortaya çıkmış ve elde edilmemiş midirler..
Yaşamında öyle ya da böyle hiç hayal kurmamış bir insan olabilir mi dersiniz..
Hele ki çocuklar..
“Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar.”
Aşktan sonra hatta öce, insanların hakkında en çok okuyup yazdıkları üstünde düşündükleri konu ‘hayal’ konusu olmalıdır ki, insan yapısını/psikolojisini irdeleyen bilim dalı için hayaller çok önem taşımıştır bilindiği gibi.
Edebiyat Dünyasının can damarı gezgin içli ve özgür ruhu olan hayaller, şimdi yerini adeta mekanik soğuk ve anlamsız duygulara bıraktı yazık ki..
Edebiyat dedim de, defterdeki üyelerin tümü emeğe saygıdan söz ederken yine bir çoğu kendi çalışmalarına gelen yorumlara bir teşekkürle bile yanıt vermemeyi nasıl yorumluyorlar acaba..
Ayrıca beğendikleri çalışmalara yorum yazmak yerine onları emeksiz ve kısa yoldan favori listelerine almakta yeni modalardan biri..
İlginçtir ki bunlara itiraz ve kınama yine kendilerinden geliyor.
Yeri geldiğinde belirttiğim gibi zaman zaman uğradığım defterde eski günlerden tanıdığım en fazla beş on üye çarpıyor gözüme. Yeni gelen ve gelmekte olanlara yabancıyım.
Oldum olası naçizane çalışmalarıma gelen yorumlara en içten duygularım ve birbirinden farklı ifadelerle yanıt veririm mutlaka.
Her şey ne büyük bir hız ve ters doğrultuda değişti gelişti..
Bazen önemli yararlı araştırma yazılarını görüyorum da, güne gelmelerine karşın elli -yüz arası okur sayısını ancak ulaşıyor.
Çok değil bir iki yıl öncesinde okuma sayısı on bine ulaşan şiir ve yazılarımız olurdu benim ve diğer üyelerin. Misal bana ait olan bazı çalışmalarımdan örneklemeler :
Everday’ım Chapulling.10320. Yaprak sıkılmıştı Ağaçtan. 7061. Doğum günün Doğum günümdür. 2960. İlahi Sen Dedi. 3069. Alo İftar Hattı. 2053.
Peki bu okuyucular nereye gitti. Çalışmalara gösterilen samimi ve yoğun ilgiye ne oldu dersiniz..
Yoksa hayaller de miadını doldurdu ve de anlam taşımaz oldu insanların anlamsızlığı gibi. Akıl bilgi donanım beceri ve yetenek her zaman aciz kalır insanoğlunun yumuşacık sımsıcak sevgi dolu yüreği ve kadirbilir vefalı samimi dürüst kişiliği karşısında.
“Hayatı ilginç kılan, hayallerin gerçekleşme ihtimalidir.”
Bu ihtimal beklentisiyle olsa gerek benim çocukluğumdan itibaren kurduğum hayaller insani sosyal ideallere dayanan ve ayağı yere basan hayaller olurdu ki başta yaman yiğit bir kadın Kaymakam olmamla başlayıp devrimin ülkeye gelmesinin hayaliyle sürer giderdi...
Kurduğum tüm hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine diyerek kucaklıyorum hayallerimi yine de..
Geçti hayal içinde bunca yıl bir gün gibi
En eski hatıralar daha henüz dün gibi
Neden gönül bu içli hayata küskün gibi
En eski hatıralar daha henüz dün gibi
Hep birlikte ant içmeliyiz ki Hayal ve Umut; vuslatla hasreti birbirine aşık eden. Ağı ve şerbetin aynı billur kasede demlenmeye bırakıldığı kutsal ulvi ve bitimsiz ateşinde boy verir.
Bırak bana feryâdımı kalbin enîs-i yâridir,
Kim güler feryâd-ı aşka âşıkın ağyârıdır.
Ko alsın gönlümü dâğ-ı elem hicrânına,
Âşıkın sermâyesi hep kendi âh-û zârıdır…
Cancağızım!
aşk nedir bilirmisİAN
Aşk, bir fidandır; gözyaşı ister ki,
bu aşk fidanı, neşv ü nema bulsun ve serpilip gelişsin…
Aşk, bir paylaşmadır;
fedakarlık ister ki, bu vesileyle bu uğurda bütün geçilmez ve aşılmaz gibi görünen geçit ve şahikalar bir bir aşılır.
Aşk, bir hasrettir;
sabır ister ki, bu kutlu sabır, sevgiliye vuslata gebedir.
Eski günlerden tanıyıp değer verdiğim ve hemen her çalışmama kurdeleler takıp ısrarla güne geleceğinden emin olduğunu söyleyen Sayın Kemal Paracıkoğlu’ nun (kemnur) gözüme takılan lakin gönlüme düşen sessiz şiirini (seslendirmesiz ve müzikten uzak çalışmalar tercihimdir.) kendi gönül akortumun sıcak koynuna atmakla kalmadım hayallerinizi beslesin istedim ayrıca.
SEN BENİM KARASEVDAMSIN
sadece beni sevmeni diledim
sadece seni yazdım alnıma
seni sordum herkese,
seni çizdim gökyüzünde maviliklere
senin adını yazdım sulara halka halka
Her tulûatta repliğim oldun,
seni ezberledim her oyuna, seni oynadım...
sen benim karasevdamsın
dönmesen de özlediğimsin...
ESENLİKLER...