32
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
3193
Okunma

Bir düşün içine düştüm
Evvel zamanmış güya
İngiliz pantolonu giymiş dedem
Altında siyah çizmeler
Kısa deri yeleğinde zincirli bir saat
elinde kamçı ...
Koşuma hazırlamadan atları
Semaverden çay istiyor
Kıtlaması,
Limonu eksik olmayan...
Çocuk gözlerim dedemi inceliyor
Bir mareşal edası var simasında
Bakışları keskin
Kelamı asabi
Korkudan pervane anneannem
Küçük sıska bardakta
Zift gibi çayını yudumlarken
Bana gülümsüyor mavi gözleri
"Atları sever misin evlat" dediğinde
Başımı sallıyor onaylıyorum sorusunu.
Beyaz çilli ve siyah yağız bir at
Bir evlat özeniyle taranmış yeleleri ,kuyruğu.
Faytonun arka siyah şapkasında mavi küçük bir bayrak
Rahvan bir yolculuk başlıyor şehrin caddelerinde
Anlatıyor dedem
Evlat atlarda insan gibidir
"Sadakati sever
İhaneti teper"
Ekmek filemizin dolu olması bunların emeğidir
Biz Kırım Türküyüz
Sürgünde geçti ömrümüz
Bu yurdu vatan bildiğimizden bu yana
Atı, avradı, silahı süngü belledi yüreğimiz.
Hasretimiz şahlanır bazen kara denizin karşısına
Yalta ya ağıt yakar, ak mescit de cuma kılar gözlerimiz.
Dedemin göz yaşlarını görmezden gelir
Boğazıma bir yumruk oturur yutkunamazdım
Kamçısını şaklatırken nazikçe
Yüzüne vuran rüzgâra eşlik ederdi
Islıkla çaldığı Kırım türküsü...
" Bahçesinde matem tutar gülleri
Bülbülleri ötmez oldu Kırım’ın
Bağlarını bozdu Moskof elleri
Fidanları bitmez oldu Kırım’ın
Ayrı düşmüş gelininden kızından
Yetim kalmış Kırım Türk’ü özünden
Sazım ağlar esaretin sözünden
Yiğit kalbi atmaz oldu Kırım’ın"
Şimdi ruhun özgür ,mekanın öz yurdun biliyorum
Ve seni çok özlüyorum dedem....
Dilek USTA