13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3930
Okunma

28 Mayıs Akşamıydı sanırım. Televizyon kanallarından birinde ( ismi lazım değil ) Haberleri seyretmek için ekran karşısına geçtim. Akıl sağlığımızın bozulmaması dilekleri ile başlayan ve aynı dileklerle sona eren bu haber kuşağının sunucusu önce gündemde neler olduğunu belirtti kısaca. Daha sonra ‘’ Bunlara geleceğiz ama günün en önemli haberini sunalım önce’’ mealinde ( Tam hatırlamıyorum konuşmasını ) bir şeyler söyleyerek en önemli haberle başladı haber saatine.
Günün en önemli haberi Anayasa Mahkememizin dini nikah, ya da imam nikahı dediğimiz evlilik akdini bundan sonra serbest bırakmış olmasıydı.
Daha da açık bir şekilde söyleyecek olursak 29 Mayıs 2015 tarihinden itibaren artık Türkiye’de bir erkek ve bir kadın - Aralarında resmi nikah olmasa da- dini nikah kıydırabilecekler.
Bu karar Anayasa Mahkemesinden 12 kabul, dört red oyu ile çıkmış. Oysa daha önceki karar oy birliği ile çıkmış.
Evet…Ahmet Necdet Sezer’in Anayasa Mahkemesi başkanı olduğu dönemde verilen kararla resmi nikah yaptırmadan dini nikah yapan hoca, din görevlisi ya da herhangi bir kişi iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılırken 29 Mayıs 2015 tarihi itibariyle bu ceza kalkmış oluyor.
İşte günün en önemli haberi bu (!)
Bana soracak olursanız Türkiye’de değişen bir şey yok ama tabii ki kimsenin gelip de bana bir şey sorduğu yok. Sorsalar anlatacağım da anlattıklarımı anlamayacak pek çokları. Yine de bir yerden başlayayım. En azından içimi dökmüş olurum.
Efendim; sene 1982 idi. Nüfüs kütüğüne göre on beş yaşında olan bir kızla nişanlanmıştım. ( Asıl yaşı on sekiz. Bense yirmi sekiz yaşındaydım. Şimdiki eşimden bahsediyorum…) Çeşitli sebeplerle nişan bozuldu filan derken en sonunda kız kaçırma dediğimiz olay vuku buldu. ( Aslında ben kız kaçırmadım, kız bana kaçtı. Bunu da bu vesile ile itiraf etmiş olayım.)
Kız kaçtı ya da ben kız kaçırdım. Asıl mesele nikah meselesi. Yaş on sekizden aşağı olduğu için ve de veli rızası olmadığından resmi nikah kıymamız mümkün değil. Eh kızı öyle biblo gibi karşımda dikmek için kaçırmadığıma göre, resmi nikah da yapamadığımıza göre mecburen dini nikahla idare edeceğiz artık. O günlerde öyle kızlı- erkekli bir arada yaşama diye bir olay yok. ( Ya da var ama bizim haberimiz yok) ‘’Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam’’ diye bir olay da yok.Vallahi böyle bir şey hissettikleri anda o günün Manavgatlıları ikimizi de sakız kabağı gibi oyarlardı. Yani aslında dindar bir insan olmasam da seke seke o dini nikahı kıydırmak zorundaydım. Dini nikahı kıydırmak lazım olmasına lazım da kim kıyacak? İşin bir de o tarafı var.
Normal şartlarda kolay. Neticede İmam- Hatip Lisesinde öğretmenim. Meslek Dersleri Öğretmeni arkadaşlarımın hepsi de biliyor imam nikahı nasıl kıyılır. İlle velakin hiç birisi yanaşmıyor bu nikahı kıymaya. Resmi nikah olmadan dini nikah kıymak yasak.
Kaldık mı iki ateş arasında? Resmi nikah kıydıramıyoruz çünkü yaş sorunu var. Dini nikah kıydıramıyoruz çünkü resmi nikah olmadan dini nikah yapılamıyor. Nikahsız yaşama denen olay bizde yok. Olsa bile konu komşu taşa tutar insanı alimAllah… Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Ne demiş Demirel Baba: ‘’ Demokrasilerde çare tükenmez’’
Bizim için de çare tükenmedi elbette. Şu anda Ülkücülerin gazetesi olan bir gazetede dini nitelikli köşe yazıları yazan bir abim, bir öğrencimle haber gönderdi: ‘’ İki erkek şahit bulsunlar, komşulardan biri de sorsun ‘’Allah huzurunda filanca kızı falancayı eş olarak kabul ediyor musun’’ diye Ha bir de ‘’Şu kadar mihr-i müeccel ile aldım kabul ettim desin. Bayan da şu kadar mihr-i müeccel ile Kamil Oğlu Sami’yi eş olarak kabul ediyorum’’ desin nikah olur’’ deyince ve de biz bu fetvayı alınca bir komşumuzun imamlığı, iki öğrencimin şahitliği ile dini nikahımızı kıydırmış olduk ( İçimize sinmese de yapacak bir şey yoktu. Temelli nikahsız halvet olamazdık.)
Şunu demek istiyorum: Resmi nikah olmadan dini nikah kıymanın cezayi müeyyidesinin olduğu 28 Mayıs 2015 tarihine kadar bu ülkede sanki hiç resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmamış, hiç çocuk gelin olayı olmamış gibi şimdi çıkmış birileri ‘’ şu andan itibaren, özellikle kırsal kesimde, asla resmi nikâh görmeyecek, mirastan pay alamayacak, erkeğin tek sözüyle boşanacak, çocuğunun babasını kanıtlamak zorunda kalacak, nafakayı rüyasında görecek, kuma olacak yüz binlerce kadın, tam anlamıyla papazı buldu!’’ diye ahkam kesiyor.
Vay efendim neymiş. Eskiden kız babaları kızlarıyla evlenmeye talip erkeklere ‘’ Biz sana güveniyoruz ama kanun var, tek başına imam nikâhı yasak" diyebiliyorlarken şimdi diyemeyeceklermiş, hele bir de maddi yönden güçsüzlerse kızlarını para karşılığı satmak zorunda kalacaklarmış.
Hoppala yavrum terelelli. Yahu şu yeni çıkan kanun olsa da olmasa da parası olan bastırıp kızı yaşındaki çocukları dini nikah dediğimiz nikahla kendi malı haline getiremiyor muydu yani bu ülkede? Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra mı olacak tüm bu kötü durumlar?
Bu kanundan sonra yukarıda sözü edilen ve kadınların aleyhine olan durumlarda daha da artış olur mu? Öyle çok büyük bir artış olacağını sanmıyorum. Zaten var olan bir durum. Bizim insanımız ( Ben de dahil ) ‘’Resmi nikah olmadan dini nikah yapılamaz’’ mealindeki hükmü zaten çoktan delmiştik. Haa bu arada. Manavgat’tan İstanbul’a kaçtığımızda Manavgat’ta kıydırdığımız ve içimize sinmeyen nikahı tazeledik. Mahalle camiinin imamı kıymadı nikahı ama emekli bir müezzin hiç de nazlanmadan kıyıverdi.Yani dini nikahla evlilik konusunda aslında değişen öyle çok da bir şey olmayacak. Hele hele de üstteki resimde gördüğünüz, gösteri yapan ablaların statülerinde hiç bir değişiklik olmayacak. Onlardan herhangi birini imam nikahıyla eş yapabilecek erkeğin alnını karışlarım.
Anayasa mahkemesinin aldığı bu karar aslında bir başka açıdan ele alınmalıydı bence.
Bu ülkede kanunların yorumlanması iktidarlara göre değişebiliyor. İşte asıl vahim olan bu ama konuyu bu yönü ile ele alan neredeyse yok. Yapılan tepkilere baktığımızda genelde olay çok daha farklı yönlere kayıyor.
Şimdi yukarıda yaptığım alıntıya bir daha dönelim. Ne demiş hatun kişi?
‘’ Şu andan itibaren, özellikle kırsal kesimde, asla resmi nikâh görmeyecek, mirastan pay alamayacak, erkeğin tek sözüyle boşanacak, çocuğunun babasını kanıtlamak zorunda kalacak, nafakayı rüyasında görecek, kuma olacak yüz binlerce kadın, tam anlamıyla papazı buldu!’’
Kadınımız kırsal kesimde imam nikahı yüzünden papazı buluyor da kentlerde neyi buluyor dersiniz? Mesela ‘’Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam’’ diyen kadınlar neyi buluyor? ‘’Resmi nikah olmadan imam nikahına hayır’’ diye yürüyenlerle ‘’ Sevişirim evlenmem, hamile kalırım doğurmam’’ diyenler aynı insanlar.
Seviştin eyvallah. Evlenmedin, ona da eyvallah. Bu arada hamile kaldın. Ona da eyvallah…İlle velakin kürtaj olmak öyle basit bir iş değil… Doğurdun.
Gelsin şimdi sorular?
1- Doğurduğun çocuğun baba mirasından pay alabilecek mi?
2- Doğurduğun çocuğun babasının kim olduğunu kanıtlamak zorunda kalmayacak mısın?
3- Doğurduğun çocuğun babasından nafaka alabilecek misin?
4- Bir erkeğe kendini kullandırdıktan sonra onun kuması olma hakkına bile sahip değilsin. Çünkü arada hiç bir bağ olmadığı için rahatlıkla sana ‘’ Sen de bu işten zevk aldın ben de. Hepsi bu. Şimdi si.tir git başımdan. Ne b.k yersen ye’’ diyebilecektir. Ya da ‘’O çocuğu kimden peydahladınsa git o baksın.’’ diyecektir.
5- Kızlı erkekli yaşanan evlerde siz kız ve erkeklerin oturup masum masum dört kol pişti oynadıklarını mı sanıyordunuz?
6- Nikah akdinin camide gerçekleşmesine hayır ama doğan gayrı meşru çocukları cami avlusuna bırakmaya evet. Bu nasıl iş?
Be hey ahmaklar !
Anayasa mahkemesinin aldığı bu karara tepki göstereceğinize gidip bu kararı çıkaranların ellerini öpün. Bundan sonra artık kızlı-erkekli baskınlarında polise rahatlıkla ‘’ Biz imam nikahlıyız’’ diyebilir rahat rahat kızlı erkekli yaşayabilirsiniz. Resim 3 de ifade ettiğiniz gibi artık dört nala sevişebilirsiniz. Allah’ınızdan belanızı mı arıyorsunuz?
Bu arada 1926 daki medeni kanunumuzdan bu güne kadar bu devleti idare etmiş olanların hepsine birden sesleneyim. Özellikle de tabii ki en son hükümete.
1926 dan bu yana bir baş belası olan Resmi nikah- İmam Nikahı ayrımına bir son vermek bu kadar basitken niçin bu konuyu hâla tartışma konusu yaparsınız anlamam.
Yanlış bilmiyorsam Hrıstiyan dünyasında nikahın resmisini de dinisini de rahipler kıyıyor.( Onlarda zaten böyle bir ayrım yok) İslam ülkelerinin çoğunda da bu işi imamların yaptığını biliyorum ( Kesin emin olmamakla beraber ) Türkiye’de de nikah kıyma hak ve yetkisi belediyelerin bu iş ile görevlendirdikleri memurlar ya da doğrudan doğruya belediye başkanları yerine imamlar tarafından yapılsa ne olur?
Efendim vatandaş ateistse?Ya da dini tören istemiyorsa?
Vatandaş ateistse ya da dini tören istemiyorsa İmam efendi sadece ve sadece ‘’Sizleri karı-koca ilan ettim. Gelini öpebilirsin’’ der. Dua mua okumaz. Zaten dini nikah dediğimiz olayda sadece iki fark vardır: 1- Erkeğin -kadını boşadığı takdirde ona vereceği para ya da para eder malı beyan etmesi ( Mihr dediğimiz şey bu ) 2- Okunan kısa bir dua.( Ki bu bile farz değildir aslında )
Yani imam efendi dini tören istemeyen birine ‘’ İleride karını boşadığın takdirde ne kadar para vereceksin ona?’’ diye sormaz. ‘’ Manası ‘’Allah’ım! Bu evliliği mübarek eyle! Aralarında ülfet, geçim, sevgi ve evliliklerinde sebat nasip eyle, bunları nefret, geçimsizlik ve ayrılıktan koru! Allah’ım! Âdem aleyhisselam ile Havva validemiz, Muhammed aleyhisselam ile Hatice-i kübra ve müminlerin annesi Âişe validemiz; Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma-tüz-Zehra validemiz arasındaki var olan ülfeti bunlara da nasip eyle! Kendilerine, salih çocuklar, uzun ömürler ve bol rızık ihsan eyle! Âmin. Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara rehber eyle! Ey Rabbimiz, bize dünyada ve ahirette iyilik, güzellik ver. Bizi Cehennem azabından koru! Kudret ve şeref sahibi olan senin Rabbin, onların söylediği uygunsuz şeylerden münezzehtir. Bütün Peygamberlere selam olsun. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.’’ Olan ‘’ "Allahummec’al haze’l-akde meymunen mubaraken vec’al beynehuma ulfeten ve mehabbeten ve karara;’’ diye başlayan duayı okumaz olur biter.
Bu kadar basit ve kolay bir meseleyi niçin senelerdir sürüncemede bırakırlar onu da anlamış değilim. Ya da niçin ille de bir belediye görevlisi kıymalıdır nikahı?
Konu kadın hakları mı? Özellikle de kırsal kesimdeki kadınların hakları mı? Müsaade edin de onlar konuşsun biraz. Resim 4 deki gibi donunu taşıdığı pankarta asıp ‘’Namus mu? Kirletmeden duramam’’ diyenler değil.
Neyse..Konuyla çok da ilgili değil ama değerli arkadaşım Ertuğrul Güllü’den arakladığım bir fıkrayla noktalayayım.
Zengin bir kadın petshopa gider. içerdeki papağan:
-Hoşgeldin orospu, der.
Kadın kızar ve petshop sahibine:
-Bu papağanı terbiye et yarın beş katı para verip alcam , der.
Kadın gidince Adam papağanı kafesten çıkarıp kafasını su dolu kovaya sokar ve papağana sorar:
-O kadın gelince ne söyleyeceksin?
Papağan:
-Hoşgeldin orospu.
Deyince adam papağanın kafasını tekrar suya sokar…Papağan en sonunda terbiye olur. Ertesi gün kadın gelir.
Papağan:
- Hoş geldin hanımefendi, der
Kadın:
- Aferin,
diyerek papağana sorar:
-Ben evime bir adamla geldiğimde ne dersin?
Papağan:
-Hoş geldin hanım efendi ve beyefendi.
kadın:
-İki adamla gelirsem?
Papağan:
-Hoş geldin hanım efendi ve beyefendiler.
Kadın bu cevaplardan memnun olur ve tekrar sorar:
- Üç adamla gelirsem ?
Papağan bağırır:
- Recai kovayı getir. Anam avradım olsun bu kadın orospuu