16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2143
Okunma


Köyümden bir zarf geldi. Üzerinde “TOKULLARIN BEDİRİ,YE” yazıyordu.Açtığımda içinden aşağıdaki davetiye çıktı.
DÜĞÜN SAHİBİ: Şahin ÇETİNKAYA( Şahin Ağa)
GÜVEY : Tahsin ŞAHİNKAYA
LAKABI : Henüz daha yeni yetme.
ÇALGICI : Zunnacı Rasim
DÜĞÜN YERİ : Boğa köyde Küncüğün Abdulun harman yeri.
AVAYİT : Kendini sıkıntıya sokma .Düğün ağa düğünü.
DÜĞÜN TARİHİ : Tahsin esgerden gelince.
Gitmeliydim. Ekmeğini yemiş, suyunu içmiştim. Ovalarında sığır gütmüş, orada gülmüş orada ağlamış, orada büyümüştüm.
Sora, soruştura düğün gününü öğrendim. Geldim köye.
Arabadan inince beni Nannımın Irıza karşıladı. Her zamanki nakaratını söyledi yine;
"Bediri, gördün mü Küllülerin Kadiri?"
Gülüştük, öpüştük.
"Fur İrasim, bir karşılama fur. Bediri köyümüzün adam olanlarındandır"
Zurnacı Rasim ünlüdür. Ona düğün çaldırmak ayrıcalıktır. Alacağı bahşişi o zurnasıyla belirler.İyi bir karşılama vurdu Rasim. Yirmi lira ona az, yüz lirada bana çok gelirdi. Elllirayı sallayarakköylüme gösterdim. Sonra ustalıkla açık bırakılmış ceketinin cebinbıraktım.Kural buydu.
Nannımın Irıza;
"Hoş geldin gardaşlık, hoş geldin. Şahin ağa köyün adına yakışır boğayı devirdi. Arabın Fadik,Kel Kezik, Akgız, Toğukcu, Totoş Kerme, Azik Hala, Tatoğun Emine, Kurt İmmihan, DingilKız, Haytalin Hanik, Zekiye Hala etinden kavurma yaptılar. Suyuna da bulgur pilov vurdular."
Koluma girdi. Kullanılmaktan yağlanmış, rengi solmuş, bazılarının yırtıkları yamalanmış şapkalarını eline alan köylülerim asker nizamı sıralanmışlardı.
Daşalak, Eğriöz, Godu godu Osman, Mart Memiş, Eceğin Abbas, Kökçü, Tola, Çolak Amed,
Tittiri Mıstık, Tostik, Yabacı, Taytakgilin Irıza, Eskioğlu, Fatişin İrecep, Kara Mıstık, Collununİsmayil, Gugukgilin Ali, Kaba Ali, Topal Etem, Danduk Arif, Havanın Hasan, Kör Kamil,Şattat Ali, Halişin Arif, Kurt Mıstık, Tongül, Codeğin Amed, Milazımın Abdul, Kadının Amedtek tek elimi sıktılar. Sarıldık…
Nannımın Irıza ;
"Bediri sen Kör Hasan, Koca Sülük, Kara Yakup, Kocurun İrecep, Küllünün Kadir, Goğ Kamil,
Savkıyet, Godu godu Osman muhtar Arabın Mıstığın evine konuksunuz."
Gelen konuklar tek tek karşılandı. Zurnacı Rasimin açık cebi birkaç defa doldu boşaldı.
Konuklar belirlenen evlerde kavurma, bulgur pilav yediler. Bazı evlerde rakı içildi.
Muhtar Arabın Mıstık ;
"Köyden bu âdeti kaldıramadım. Bir buna söz geçiremedim."
demesine rağmen, silahlar atıldı. Allahtan bir kaza olmadı.
Zurnacı Razim konuk evlerini tek tek gezdi. İstenen türküleri çaldı. Yine cebine paralar
kondu.
Sonra Küncüğün Abdulun harman yerine gelindi. Sin sin oynanacak, güveye kına yakılacaktı.Harmanın orta yerine yakılan ateşin alevleri göğü tutuyordu. Etrafında ;
Beşirin Çağlar, Osti, Ters Ömer, Küçük Memed, Eşkiyanın Amed, Gül İsa, İncalin Nuri,
Katipgilin cağlar, Zörenin Memed, Coşun Mıstık, Kösnü Ömer, Alov Hasan, Göğcen,
Yaylacının İsiin, Çotuğun İsmail, Topal Abdul, Hoşemerin Memiş, Partın Amed, Eceğin Kemal
Çekirge gibi zıplayarak, keklik gibi sekerek sin sin oynadılar…
Sıra güveye kına yakmaya gelmişti. O onurlu görevi de bana verdiler.
Sonra herkes dinlenmeye çekildi. Geceyi cır cır böceklerinin sesi teslim aldı. Yarın güreş vardı.
Harman yeri temizlenmiş, güreşe hazırlanmıştı. Killi Mıstık, Küllü Amed, Şavkının Nuri,
Keçelinin Memed, Kadoğ, Koca Ali, Patelinin Necmi, Gılcan Amed, Kuş Bekir pırpıtlarını
giyip meydana çıktılar.
Beni bir titreme aldı. Ne zaman bir güreş meydanı görsem eski günlerimi hatırlar, yerimde
duramam. Kalbim yerinden fırlayacak gibi heyecanlanırım. Kendimden geçmişim. Bağırdım
" Bana bir pırpıt verin."
Muhtar Arabın Mıstık şaşırdı.
" Ne yapıyorsun Bediri? Artık senden geçti."
" Dizde derman kalmasa da, daha atta hüner çok Muhtar. Bana bir pırpıt verin"
Soyundum. Karakucak güreşin giysisi, kispete benzer pırpıtı giyip fırladım meydana.
"Fur Rasim bir Köroğlu fur."
Zurnacı Rasim belki de hayatının en güzel Köroğlu havasını çaldı. Ben başladım peşreve.
Zıplıyorum bulutları tutuyorum. Eğiliyorum toprağı söküyorum. Öyle bir peşrev.
Alkış sesleri köyü aldı götürdü. Köy alkışa kesti.
Sonra Muhtarın tengirdekli şapkasını başından aldım. Parsa toplamaya Şahin Ağadan
başladım. Gül İsa da elini soktu fotör şapkanın içine. Para mı aldı, para mı koydu
anlayamadım.Toplanan paraları muhtara verdim.
“Muhtar. Bu paraları tozkoparan yeni yetmelere dağıt”
Güreşler tutuldu. Yenenler sevindi. Avayetini aldılar.Yenilenler üzüldü.
Düğün bitti. Gelenler yollara döküldü.
Yolda düşündüm;
" Kimse aslını inkâr etmesin. Sevsin sevilsin. Bu dünya kimseye kalmaz"
NOT: İsimleri geçenler gerçek kişilerdir. Yolunuz AMASYA Boğa Köye düşerse bu isimlerden
birini arayın. Yarım ekmeği varsa onu da size yedirirler…