dişler gıcır gıcır oldu da ağzımda sabun tadı, bu yetmezmiş gibi bir an aynada yüzümle yüz yüze geldim kıpkırmızı turp gibi bir surat, bir çığlık attım ki sorma. sonra dank etti tabi... elma sirkesiyle silmiştim de yüzümü unutmuşum... tüm bunlardan sonra çocuk Karşıda Ramazan’ın tavana yamuk monte ettiği korniş uyu uyuyabilirsen Muhittinin, siz kilo mu aldınız Naciye hanım?( bu patavatsız soruya kızdığını pek belli etmeden) Evet! niye ? kızdıklarıma kafanıza benim kadar taş düşsün diyorum ya, baktım benim cüsse bazıları için pek yetersiz! Ramazan mı taktı kornişi? Sen ne çok soru soruyorsun çocuk Evet, eski komşum ve çocukluk arkadaşım olur. Gece boyu onu öldürmeyi planladım bıçak mı zehir mi olsun derken kararsız kalınca vazgeçtim Naciye iyice öfkelenmişti... Her işi yapıp hiç bir işi tam yapamayanlar kabilesine üye salak, ah Ramazan boyun devrile emi ! Hacer teyzenin hatrına katlanıyorum işte... Şaka yapıyorsunuz İyi bir insandır Ramazan herkesi sever sayar ben kötü mü dedim ayol ha evet ’sevgi insanı’ iki bacaklı dişi herkese aşık olabilmek herkesin harcı değil tabi... niye öyle diyorsun ki sevmek güzel bir şeydir? Sevgi dediğin iki ana unsur içerir Muhittin seven ve sevilen Oysa; Ramazan’ın durumunda hep bir eksik var neymiş o? bir adet seven! Şaşıracağınız bir şey söyleyeyim mi Naciye hanım? söyle. gerçi bugünlerde çorbadan çorap çıksa şaşırmam ya neyse ... Ramazan evleniyormuş... neeeeeee!.. |