Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Evgın Atalay
Evgın Atalay

İki Saat

Yorum

İki Saat

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

399

Okunma

İki Saat


Evgin Atalay

Kardeşinin ölümüyle dağılmıştı. Her şey onun için kötüydü. Öfkesini kontrol edemiyordu. Susmayı tercih ediyordu. Birde susarken kesmeyi eline geçenleri, aklına düşenleri… Bir gün kocasının en sevdiği gömleğini kesmişti. Adam görünce etrafındaki kumaş parçalarını deliye dönmüş, öfkesine engel olamamış, iki tokat atmıştı.

Pişman olup özür dilemişti sonra. "Seni kendine getireyim diye vurdum. Ama halen susuyorsun. Bir şey söyle! Konuş!", dedi. Kollarından tutup salladı konuşsun istedi fakat o susmayı tercih ediyordu.

Bakışlarımı kadının yüzüne sabitlemiştim sanki. O da yüzüme bakarak konuşuyordu. "Ben",dedi sustu. Sonra bir daha "ben senin kitabını okuyorum. Ve her sayfasında her şeye yeniden bakıyorum. Martılar çok güzel bembeyaz. Deniz masmaviymiş. Köpükleri sularına atılmış çiçekler gibi. Martıları da seviyorum artık denizi de… Kitaptaki kızın direncine hayran kaldım hayata bakışımı değiştirdi", dedi. Yutkundu. "Eğer istersen gelirim seni görmeye" diye ekledi.

"Ben denizi sevmezdim", dedi devam etti sonra. "Niye biliyor musun? Çünkü ben denizi bütün pisliklerin boşaldığı, biriktiği bir yer olarak düşünüyordum. Martılarda bana göre kapkaraydı. Bazen kızım Lizge’yi doktora götürüyordum, Çapa’ya… Hiç bakmazdım etrafıma. Ve kocam, gömlekleri parçalanmaktan kurtulduğu için çok mutlu",dedi.

Kadını ilk gördüğümde şaşırdım. Gülümsemeyi bırak, tebessüm etmek bile zorla yaptığı bir şeydi. Donuk bir yüzü vardı. Gözlerinin altı şişmişti. Ya bütün gece uyumamış ya da bütün gece ağlamıştı. Dudakları kalıncaydı. Alt dudağı aşağıya kayıyor, üzgün bir ifade veriyordu yüzüne. Üst dudağı bunu fark edince kendini gerginleştirip alt dudağını yukarı çekiyordu.

Konuşmaya başladığında, "ben bu kadını yazmalıyım, yazacağım" diye düşündüm. Ona karşı çekildiğimi sonra bir noktada buluştuğumuzu hissetim. Bu nokta neydi? Deniz miydi martılar mıydı?

Şişman, kısa boylu esmer bir kadındı. Kendisini de güzel ifade ediyordu. Ağzından cümleler dümdüz başka bir yere sapmadan ne diyeceğini bilerek çıkıyordu. Aldı duygusunu koydu avucuma yani.

Kol saatine baktı. Saat beşe geliyordu. "oğlumu okuldan almam gerek fakat eğer istersen ben yine gelirim diye ekledi. Telefon numaralarımızı verdik birbirimize. O zaman yüzünde iki saatlik sohbetin ardından kalan bir tebessüm gördüm.











Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İki saat Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İki saat yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İki Saat yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL