- 534 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tuz Tadı
Her akşam muhakkak çıkar gelirdi yanına kardeşim kardeşim diyerek.
Ağrıyan başını allı pullu poçusuyla sıkıca bağlamış hasta yatağında yatıyordu nice zamandır.
Bir de buna ömrünün son demlerinde unutkanlık illeti eklenmişti ya, işte onun bu hali yürekleri közler gibi yakıyor, onun ekmeğini yemiş, suyunu içmiş olanları hüngür hüngür ağlatıyordu.
Hekimler böyle bir illet karşısında çaresizdi. Sabrı, tahammülü ve hoş muameleyi tavsiye etmekten başka reçete bilmiyorlardı.
"yine geldim güzel kardeşim bak yanındayım."
"sen mi geldin ana? Yine kulaklarıma İbiş devenin acı inlemeleri geliyor yoksa babam seferden mi döndü?"
Babası kervancı başıydı. Trenle gelen yükler başta tuz, baharat, yağ develere yüklenir, civar köylere, mezralara götürülürdü. İbiş ise onun kendi elleriyle büyüttüğü devesiydi.
"ah benim güzel ablacığım!"
"yok yok babam seferden değil seferberlikten dönüyor değil mi? Hani sen hep derdin ana, adı Yemendir, gülü çemendir, giden gelmiyor acep nedendir diye. Bak! babam başında püsküllü fesi, ayağında çarıkları, elinde süngülü tüfeği kızıl tüylü ibişime binmiş de geliyor. Bak bak bize gülümseyerek el sallıyor. Sahi ana! Yemen neresiydi? Vatan toprağımız mıydı?"
Gözlerini ahşap tavanın sabit noktasına dikmiş sayıklayan kardeşini uzun uzun seyretti yanaklarına süzülen gözyaşlarını silerek.
"Kardeşim sen mi geldin? yine dudaklarımda tuzun tadı kalmış. Bana bir bardak soğuk su verir misin?"
Nihayet onu tanımıştı hatta kendisine kardeşim bile demişti. İçini bir ferahlık kapladı. Gözyaşlarını silerek soğuk suyu yudum yudum içirdi.
"berhudar ol kardeşim. Ne de güzel suydu öyle. Buz gibi hem doydum hem susuzluğa kandım. Tıpkı Kezban Pınarın suyu gibi. Sahi sen bildin mi Kezban kadını kardeşim. Babasını, erkek kardeşini ve kocasını Çanakkale’de şehit veren Kezban kadını bildin mi? Kundaktaki bebeğiyle yayladan dönerken susayan atını pınarın soğuk sularında sulayıp otlaması için yeşil çayırlara örklerken, her nasılsa minik bebek kundağından kurtulup hop diye pınarın sularına dalıvermiş. Kezban kadın köpüklü sulardaki minik bebeğin cesediyle karşılaşmış saçını başını yolmuş, dizlerini dövmüş. Hayattaki biricik varlığını kaybetmenin, emanete sahip çıkamamanın acısıyla yaşlı gözlerini pınarın soğuk sularına dikip günlerce pınarın başını beklemiş, öyle kalmış adı Kezban pınarı diye. Sen bildin mi kardeşim?"
"Bilmez olur muyum hiç ablacığım şimdi kurudu ya seninle az mı su taşıdık çadırımıza, az mı davar suladık."
"Pınardan ayrılınca doğruca bebeğin mezarına gider; toprağını düzeltir, yabani otları, dikenleri temizlermiş. Bir defasında taşlar arasından çatal dilli yılan zehrini kusmuş eline, hiç hissetmemiş, oralı olmamış. Akşama kadar mezarın otlarını temizlemeye, toprağını düzeltmeye devam etmiş."
Sanki tavanda beyaz bir perde anlatıyordu geçmişi film seyreder gibi.
O sırada odaya oğlu Cevat girdi.
"hoş geldin teyze."
"hoş bulduk Cevat. Anneni hekimlere bir daha mı göstersek ha."
"Bu illet hekimlik değil teyze. Doktorların dediğini sen de duydun, alın evinize götürün, tek çare sabır ve dua dediler."
“ne bileyim evladım, anan bu hallere düşecek kadın mıydı?”
"Hasan sen mi geldin? Seni ben davul zurnalarla savaşa göndermemiş miydim? Neydi adı? Ha evet, Kore’ydi galiba. Savaş bitti mi yoksa. Şükür kavuşturana. Düşmanı denize döküp kurtardınız mı güzel Kore’mizi, hele anlatsana. Sahi Hasan Kore neresi? Yemenden de mi ırak?"
"rahmetli babamı hatırlıyor."
"ah benim güzel ablacığım sen bu hallere düşecek kadın mıydın?"
"Faruk sen misin evladım?"
"hayır anne, benim büyük oğlun Cevat."
"Cevat sen misin evladım peki ya Faruk? Faruk dönmedi mi henüz? Onunda eline kınalar yakıp uğurlamıştım Kıbrıs’a. Dönmedi değil mi adadan? Kıbrıs’ı düşmana bırakmadı değil mi? Zaten benim oğlum düşmana bir karış toprağını bile vermez."
"anne bırak artık şu hatıraları. Onlar şehit oldular sende Şehit anası. Onlar hiç bir zaman dönmeyecekler.”
"dönmeyecekler ya. Hiç bir zaman dönmeyecekler değil mi? Onlardan geriye yüreğimde derin bir acı kaldı bir de dudaklarımda tuz tadı. Cevat evladım bir bardak su. Dudaklarımda yine tuz tadı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.