4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1441
Okunma
Edebiyatımızın tarihinde Türk milletinin bağrından çıkmış, dünya edebiyatçılarına örnekler olacak eserleri ortaya koymuş öylesine büyük şahsiyetlerimiz var ki; bunların eserlerini kaçımız okumuştur bilemem ama, edebiyatımıza menbaalık yaptıklarına, Türk"ün sanatta, edebiyatta ne derece güçlü olduğumuzu bize göstermişlerdir.
Örneklerini burada sıralamaya kalksak sayfam yeterli gelmez. Sadece önemli isimleri zikrettikten sonra asıl meseleye gelmek istiyorum.Çok öne çıkmış edebiyatçılarımızın başında ve çok az kimsenin farkına vardığı Bilge Kağan, Bilge Tonyukuk’la başlayan edebiyatımız; Selçuklu dönemlerinden Osmanlı Devletimizin sonuna dek ve şanlı Cumhuriyetimizin ilanından 1960 lı yıllara kadar çok değerli edebiyatçılarımızdan bazılarının adını zikredecek olursak;
İlk divan şairimiz Hoca Dehani (13.yüzyıl),
Ali Şir Nevai (15. yüzyılda Türkçe yazan ilk şairimizdir)
Süleyman Çelebi , (15. yüzyılda mevlüt yazarıdır)
Baki (16. yüzyıl)
Nabi (17. yüzyıl şairlerimizden)
Nefi (17. yüzyıl)
Edebiyatımızın kaside şairi olarak bilinen Nedim (18. yüzyıl) Eserlerinde aşk, içki, zevk ve sefayı işlemiştir.
Şeyh Galip , divan edebiyatımızın 18. yüzyılda yaşamış en büyük şairimizdir.
Yunus Emre’miz dünyaya bedel eserleri ile Türk Dünyasına ışık olmuş, olmayada devam etmektedir.
Hz. Mevlanamızda mesnevisini yazmış, yüzyıllara ışık olmuştur...
Osmanlı Devletinin son dönemlerinde ve Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yetişmiş pek çok edebiyatçılarımızın bazılarını hatırlarsak;
Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ömer Seyfettin, Reşat Nuri Güntekin, Mehmet akif Ersoy, Kemal Tahir, Peyami Sefa, Ahmet Kabaklı, Necip Fazıl Kısakürek,Osman Yüksel Serdengeçti, Olcay Yazıcı, Emine Işınsu, Hasan Kayıhan, Yavuz Bülent Bakiler, Abdurrahim Karakoç, yakın tarihimizin destan şairlerimizden Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu vs. gibi aklımıza gelen ilk edebiyatçılarımızdır ve çok değerli eserler vermişlerdir...
Son zamanlara şöyle bir baktığımızda maalesef ciddi manada edebiyatçımız yetişmemekte olduğunu görmekteyiz.Yetişenlerde, başka bir milletin kültürünü, edebiyatını bize yamamaya çalışmakta, siyasi edebiyatçılık yapmaktadırlar. Fakirlik-zenginlik masalı ile insanlarımız arasında fitnelik yaymışlar, kardeşi kardeşe düşman etmişlerdir. Örenk mi istersiniz? Alın size Yaşar Kemal... Milletimize verebildikleri elle tutulur bir eserleri yoktur.
Bu tiplerden birisi nobel ödülü aldı güya (!) Gazoz kapağı bile alamayacak eseriyle yutturmacalarla yapılan övgülerle halkımız kandırılmakta, sahte edebiyatçılar lanse edilmektedir.Milletimize söven ve yazdığı eserlein hiç bir kıymeti olmayan karalamaya verilen ödülün siyasi olduğunu bilmeyen kalmadı... Nerede bir hokkabaz yazar türüyorsa , allayıp pullayıp bize yutturmaya çalışıyorlar...
Hani nerede benim o muhteşem edebiyatçılarım,şairlerim, romancılarım,hikayecilerim?
Neden yetişmiyor,yetiştirilemiyor?
Efendim biz biliyoruz bunun cevabını da, anlattığımızda bize kulaklarını tıkıyorlar, duymamazlıktan geliniyor.Bu milletin kültür menbaasından sulanan ülkemin evlatlarına bizler ne zaman tam anlamı ile sahip çıkarsak, özlemle beklediğimiz o mükemmel edebiyatçılarımız yetişecek ve dünya edebiyatında yeniden yerimizi alacağız ve söz sahibi olacağız diye düşünenlerdenim.
Yeni yetişen ve bu gayret içinde olanlara desteğimizi vermeliyiz. Bizi hakkı ile temsil eden edeb-i eserlere sahip çıkmalıyız. İçi boş eserlere itibar etmeden ve bazı medya kuruluşlarının yanlış yönlendirmelerine aldırmaksızın, kendi çocuklarımızın, özlerimizin eserlerine sahip çıkmalıyız, eserleri basılır basılmaz kütüphanemize kazandırmalıyız.
Biz edebiyata gönül vermişler olarak,
Edebi konularda ( Şiir, roman, hikaye, deneme vs.) sürekli yarışmalar düzenlenmeli, teşviklerle genç yazarlarımız ödüllendirilmelidir. Tv’ deki rezil yarışmalara karşı tavırlarımızı koyup, gençliğimizin yanlış yönderilmesine müsade etmemeliyiz. Kasıtlı yapılan bu tür faaliyetlerle ancak emperyalistlere gönüllü köle yetiştirilmiş olunur !..
Kaliteli edebiyatçımızın yetişmeyişi mesele halini aldığı için bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim değerli Edebiyat defteri üyeleri. Birde sizleri bu konuda düşünmeye davet ediyorum...
Bu konu daha çok irdelenmeli diye düşünüyorum. İnşallah zaman zaman bu konuyu anlatmaya çalışırım.
Gelecek yazımda buluşmak ümidi ile derin saygılarımı sunuyorum sizlere...
Allah yar ve yardımcınız olsun gönüldaşlarım...
Bahar Tülay Kıran
...