Bir ülkede,esasen günümüzdeki sorunun bu olması gerekmektedir:
Kim değil nasıl yönetiliyor?
Çünkü "Kim yönetiyor?" sorusu daha Platon’a (Eflatun) dayanan ve "avantajlı" olanlara bir tür ayrıcalık tanıyan anlayıştır da.
Mesela soylular,okumuş-yazmışlar bu "sınıfa" girerler öncelikle.
"Avama" pek yer yoktur!
Ta MÖ 4.yüzyılda.
19.yüzyıla geldiğimizde aynı "anlayış" ve "mantık kurgusunun" Hegel’de de olduğunu görürüz.Hegel, "Kamuoyunu hor görmeyi öğrenmemiş olanlar hiçbir zaman büyük işler başaramazlar.Olayları en iyi kavrayan onlardır,diğerleri onlardan öğrenirler." derken,büyük "diktatörlerin" de kapısını aralamaktaydı sanki.
Hitler de,Stalin de bu "anlayıştan" beslenmişlerdir.
Ülkemiz özelinde de,kendilerine hangi sıfatı "takarlarsa taksınlar" ,halka,"bidon kafalılar,göbeğine kaşıyan adamlar,makarnacılar " diyenler zaman tünelinde kalmış,hem Eflatun’un hem de Hegel’in ardıllarıdır.
Ya da Sakallı Celal’in daha 1925’lerde dediği," Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür." sözünün doğrulayıcılarıdırlar.
Zamanın ruhu bu değildir.
Çünkü Balzac ,"Ne kadar hüküm verirsek,o kadar az seviriz." der ya...Hüküm vermeden bu "halkı" anlamaya azıcık zahmet etmek gerek!
Kim değil artık doğru sorunun da şu olduğunu görerek:
-Nasıl yönetiyor?
En iyi yönetim nasıl olmalıdır sorusunun cevabı da düşünür Henry David Thoreau’nun (Toro)şu sözündeki gibi olabilmeli/olmalı bence de:
- En iyi yönetim,en az yönetendir.