Eğridir Dağ Komando Okulunda yedek subay öğrenciliğimi tamamlayıp kıta görevi için asteğmen rütbesi ile severek, aşk ile şevk ile görev yaptığım Kayseri Hava İndirme Tugayı Komutanlığı Er Eğitim Taburunda paraşüt eğitimi atlatıcı öğretmeni olarak görevli dünyalar tatlısı sevimli, sempatik ve güler yüzlü hocamız, büyüğümüz Hayati Astsubayımız, Paraşütçülüğün aslında son derece güvenli, zevkli ve dikkat gerektiren bir askerlik dalı olduğunu anlattıktan sonra, Türk askerinin paraşütle atlamak için uçağa binene kadar kırk defa Elham, Kulhü okuduğunu, atlayışı tamamlanıp ayağı yere sağ salim değdikten sonra da aynı askerin şinanay yavrum şinanay şarkısı eşliğinde oyun oynadığından bahsettikten sonra bizlere yer eğitimi verirken, uçakta atlayış esnasında, paraşütünü kuşanmış atlayış sırası gelen bir askerle kendisi arasında yaşanan bir hatırasını nakletti.

Kıbrıs Gazisi Hayati Astsubay, Kayseri Erkilet Hava Alanından paraşütle ilk defa atlayış yapacak 64 asker ile diğer görevliler havalandıktan sonra atlama alanına yakın mesafede uçağın kapısının açıldığını, alandaki görevliden telsiz mesajı olarak atlamak için onay alındığını, yerde rüzgarın nat cinsinden durumunu anlamaya yarayan ateşten yükselen dumandan rüzgarın atlayış için uygun olduğunu gördükten sonra her bir saniyede sağ ve sol kapılardan birer atlayış yapılarak 64 askerin 32 saniyede uçağı terk etmesinin mecburiyet olduğunu, aynı zamanda uçağın saniyede 50 metre yol katetmesi nedeniyle atlayış yapan askerin yere inişinde aynı yere inmesi gerektiğini, atlayışın ahenk ve disiplin içerisinde seri şekilde yapılmasının çok önemli olduğunu belirttikten sonra atlayışın başladığını birinci, ikinci, üçüncü sıradaki askerlerin sorunsuz şekilde atladıktan sonra dördüncü askere sıra geldiğinde, asker Hayati Astsubay’a başlamış yalvarmaya:

- Komutanım n’olur atma beni. Memlekette 40 dönüm tapulu sulu tarlam var hepsini sana bağışlayım.