Durmadan koşuyorum. Nereye gittiğimi bilmeden. Sadece koşuyorum sağa sola çarparak ortalığı yıka döke koşuyorum. Peşimde birileri var. Kim olduklarını bilmiyorum. Beni neden kovaladıklarını bilmiyorum. Bu lanet olası bilinmezlik beni deli ediyor. Biranda bir seyyar satıcının arabasına çarptım ve düştüm. Sersemlemiş gibiydim etrafımdakiler ne diyor duymuyordum. Etrafımda ki insanlar bir gözüküyor bir kararıyordu. Ne olduğunu anlamadım bir anda ensemde bir darbe hissettim. Yere yığılmıştım. Başımdan akan kanı hissediyordum. Ve bir ana herşey karanlığa büründü. Gözümü açtığımda ellerim tavana asılı bir halde buldum kendimi. Göğsümde aldığı darbelerden kanayan bir kaç küçük yara. Dudağımın sağ yanı patlamış. Ve burnumda da hafif bir sızı var. Sanırsam kırılmış. Karanlık bir odadayım. Bir anda kapı açıldı içeri uzun boylu kalıplı bir adam girdi. Saçları 3 numaraya vurulmuş. Top sakallı. Gözünün sağ tarafında bir yara izi var. Yanıma yaklaştı ve:
-Söyle nereye sakladın.
-Neyi?
-Sen daha iyi bilirsin?
-Ben birşey bilmiyorum.
-Guzellikle soyler misin ben zorla mi soyleteyim
-Sen hangisini istersin?
-Aaaaa! Naci konusana kadar iskenceye devam et elbet otecek.
Naci:
-Peki patron...!

Devami yakinda...