6
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1822
Okunma


Karlı bir kış günü Morfo ayaklarımızın altında boş kovanlar eziliyor. Çok yalnız kalınacak zamanları düşlüyordum. Hepsinin aynı ipte farklı tatları olacaktı. Karanlık çocukların beyinlerine düştüğünde uyanırlar.
Bir mermi çekirdeğinin yaşamı sonlandırması ne acınası.
Johnıe W. Olasılığı düşük hislerden bahset biraz. Güzelliklerden, sevişen dallardan, tatlı sabah meltemlerinin bıraktığı huzurdan, başak dolu tarlaların güneşi saldığı yollardan, otların seslerinden, kurbağaların dillerinden. Ben Morfo ve Johnıe W., ok yağmurlarında eteklerini kalkan olarak kullanan annelerin, cesetleri köprü yapıp tırmanmamıza yardımcı olan babaların evlatlarıyız. Sırtımızda şeytanın yedi kat zehrini taşıyıp limon kokusu aldık. Kötülüğün zirvesinde aşkı okyanus gibi yüzdürdük. Savaş meydanlarına sahi dostluk şarkıları götürdük. Bakire bir devrimin gitmesi için sarhoş olup atların arkalarında çatladık. İyi adamlar olup iyi adamlara iyi adam şapkasız ağlamaz, iyi adamlar olup iyi adamlara, cesaretin mayın tarlasında sürgünden kayık, hızdan kürek olmadan, iyi adam olmaz’lığı gösterip; tütünler çiğnetip, gülüşmelerden ateşler yaktıracaktık.
Morfo, ihanet aybeşiğinden düşmeye benziyor burada, yere kımıldamadan düşüp kalkmak güçlendiriyor ruhunu.
Dinlediğim tabiat ayaklarıma zehirsiz yılanlarını göndererek anımsamamı sağlıyor. Tabiat kusurluyu ister, sana onun dışında kusursuzsun diyenleri dinlemek ona ihanettir. Hemen bırak ne yapıyorsan herkes memnunsa yanlış yapıyorsundur. Yıldızı tarıyorum olanca gücümle. Yenilmek için erken savaşmak için geç ki savaştan sonra yaşamak hayatın boyunca hiç yaşamamışsın gibi hissettirir, dinlendirmez.
Öleceğim dünya yaşadığım dünya havası suyu katışıksız rengi. Ağzımdan üniformalı kuşlar gökyüzüne kendilerini iterken o çakmak taşı yedi yerimden fışkırıyor. Yaşadıkça kirlettiğim yaşamımı anlatamıyorum sizden başkasına. Tek başıma savaşıp ölüyorum akıl ekip aptal biçiyor, maddenin dayanılmaz ihtişamına tekrar ordumla kapılıyorum. Bu kapıdan giren hiç okumadı, bu depremsiz zeminde olacakları bilmez gibi bahçenin kurtlarını yaraladı. Kanlarını ekmeğe sürüp tokluğu yatıştırdı. Bu bahçenin milleti Allah diyerek şeytana taparken iyi adamlara rastlamak, peygamberliğini ilan edenlerden geçitler yapmaktan daha imkansızdı. İnsanlara gelince, sıradan basit kaygısız yaşıyor olanlar: onlar birer hareketli makaradır, ipleri bittiğinde yenileyen olmazsa boşa dönerler. Öyle kuvvetli sığı sıkışıklık ki bu ay alçalıp dalgalar yükselirken imreniyorsun, yaşama değil yaşamaya çalışmaya, yaklaşmayı yakılmadan. Ölü gürültüler seviyor olmaktan kırıklar içinde dik durmaktan daha cesur. Biri öldüğünde kelimeler de ölüyor peşinden söylenmeyenlere ölmek diyor canlılar. Deri değiştirildiğinde inanabileceğin kuvvet kalmıyor. Çok su veriyorsun çiçekler ölüyor, görüyorsun toprakları maksatlarını aşıyor. Direnebileceğin ve sonunda seni ıstıraptan kurtarabilecek zafer yok, karanlığın tüllerinden çekiliyorsun daha da karanlığa.
İmrenebileceğin hiç birşey yok.
Muhtemel kıyıları kimse aramaz, iç’öz’ sizin mutlağınız. Küçük insanlar sürüsü ancak büyük insanlar geldiğinde çevrilirler. Çiğ kalmak için, özlerinde saklanmaktan yılmışlar bu sürünün diz çökmeden sarsılanlarıdır. Ahlaksızlıkla suçlanacaksınız tıpkı katranın bedeninizden ayrılırken verdiği zarar kadar kısa olacak iyileşme süreciniz. Ahlak insanı içinde ayıpları körelirken, suça ve caniliğe sıradanlaştıran, dişlileriyle kamçılarken, özgürlüğü kırbaçlatan koca bir insan endüstrisidir.
Johnnıe W. ve Morfo sizi iyi bilirler, iyiyi bilirseniz ve iyiyseniz. Hayatı adaletsizlik , insanı insan taşlar. Bazı zamanlar gözyaşları iyi niyetlidir. Sanılanın aksine nefret ihanetten doğmamıştır, o kara parçası suyun en alkışsız tarafında dalgalanır. Yankısız, saf, ereceksiz.
Bir yapıta mutluluk verebilecek çok harfli kelimeler vardır. Bu, okurun olmak istediği yer ile, varmakta olduğu dünya arasında kozmik bir kapıdır. Dinlenip anımsamadan, yaşayıp yanılsamadan olamayacağı tek yerdir. Romantizm ile büyülenmiş, egzotik canlılar kuma batmaktan keyif alamayacağı gibi, ölülerin şahitliğinde, yaşamın doğumunun kanlı yazgısını resmeden ve kelimelere dökülmüş yapıtları şiddetle reddedeceklerinden yolculukları uzunca vakitler varmak üzere oldukları yerlerle sınırlanacaktır. Aşkın ve yaşamın cümlelerini, güzelliklerini, acılarını, bütün yanılgılarını okuyun ve birbirinizi ardımdan asla öldürmeyin; birbirini öldürmüş iki insan, cehennemin suçlularla dolu, iyi adamlardan yoksun olduğunu kabullenmiştir. Orada özür dilemekten daha büyük bir ateş yok. Düşlerinizi düşüp düşüp sırtınıza aldıktan sonra, asla yeryüzüne bakmayın. Gökyüzüne bakmak onu kucakladığım canımın hepsi eder. Et ve ucuz kemik yığınına rastladığınız yollarda daima kendinize engeller yaratın.
Tanrı Yüzler’in ve bedenlerin pazarları, kokuşmuş zavallı, hüzünle ölmüş atlarla doludur. Dilemekten vazgeçmeye başladığındadır yaşamımız, iyi adamlar orada Morfo ve Johnnıe W. Ölmekten gelenlere sorun daima, doğmaya benzemez.
Bizler ejderhaların çıkıp geldiği, güney yolculuklarında maceralar yaşatmış,
kir,para,tuzak,hırs,kin,nefretten uzak filmlerle uzarken, her adımımızda iyi, aydınlık, zengin ve dürüst insanlar olacağımızı düşlüyorduk. Şimdi güneye giden atların dinleniş rüyasında, gerçeklerin hepsinden uzak olduğunun farkına vardık. Büyüdükçe eğrilen zamanda yolculuk içinde vahşi bir hiçlikteyim. Bilinenden daha cesur adımlarla insanlığı reddediyorum.
Morfo ve Johnnıe W. kendinizden sonra istediğiniz yere gidin. Başka iyi suçlar işleyeceksiniz. Her biri aynı her biri diğerine bağlı, hiçbiri yarım bırakılmayan. Sizi iyi bilirler iyiyi bildikçe siz ve gerçekten iyiysek bizi iyi bilecekler iyiyi bildikçe biz.