Çevremizde bulunan insanlara hiç göz gezdirdik mi? Bir göz ucuyla bile süzsek göreceğiz ki; Çoğu tek dünyalık heveslerin peşine düşmüş. Dünya nimetleri için çalışıla çalışıla Ahiret unutulmuş durumda. Halbuki Dünya’mızı şekillendirmeye yardımcı olan, en büyük kaynak ahiret bilinci olmalıdır. İnsan çirkin davranışlarına ancak, Ahiret bilinci ile dur diyebilir. İnsan yaptığı her kötü davranışının, bir cezası olacağını bilmeli, bunun bilinciyle kötü alışkanlıklarla kendisi arasına sağlam bir set çekmelidir. "İnsanlar ne der?"psikolojisinden sıyrılıp, "Rabbim ne der?" görüşüne yönelmelidir.
İnsanı tüm kötülüklerden alıkoyan ibadet ise namazdır. Ne yazık ki namaz konusunda çok duyarsısız. Şöyle bir düşünelim : Dünya da bize zahmeti az bir iş verilecek ve bu işin karşılığı olarak aylık 10.000tl maaş verilecek. Nasıl hemen dört elle o işe sarılırız, harıl harıl çalışırız değil mi? Rabbimiz bize günlük 1 saat ibadet(namaz) ile sonsuz cenneti vaad ediyor. Hiç bir sıkıntının olmadığı, tüm güzelliklerin içinde, ölümün olmadığı bir yer... İnsan isterse bütün Dünya malına sahip olsun, mezara ne götürebilir ki ? Dünya malıda her zaman huzur verecek değil ya! Dünya malı insanı kucakladımı; etrafında sahte dostlar, menfaatçiler, malına göz diken caniler, hatta malı için onu öldürmek isteyen insanlar oluşabilir.Yani hayr sandığın Dünya malı seni şer içinde boğabilir. Ama ahiret hayatı öylemi? Her şeyden emin bir şekilde son derece rahat bir yaşam!
Düşünsenize bi ; Efendimiz (sav)’i görebileceğiz, tüm Peygamberler, Allah dostları, güzel insanlarla komşu olacağız ve en önemlisi Allah(cc)’ı görebilme şerefine nail olabileceğiz. Bu ne büyük bir onur, ne büyük bir şeref! Mesela İstanbul’un fethini tarih kitaplarından okuyoruz. Eğer cennetlik olabilirsek(inşAllah) Fatih Sultan Mehmed’e misafir olup, bir de onun ağzından dinlemek var... ve daha nice neler neler...
Şöyle aklı bir selim bir şekilde, sakin bir kafa ile düşünsek görebiliriz; Nefse karşı gelmek o kadar zor değil, Ahireti tahribata uğratacak davranışlardan kaçmak o kadar zor değil, Rabbim günde 24saat vermiş, bunun 1 saatini namaza ayırmak zor değil! Zor olan şeyler; Kabir, Mahşer, Sırat ve Cehennem... Rabbimiz yaptığımız ibadetleri sadece dünyada verdiği nimetlere karşılık sayabilird. Gerçi tüm ömrümüzü ibadet ile süslesek hangi organımızın hangi uzuvumuzun hakkını verebiliriz ki ?(Gören göz, duyan kulak, koklayan burun, düşünen beyin ve nice sonsuz sayılabilecek nimetler...)
Şunu da unutmamalı insan! İnsanın kendisi, insan yaratılmayı seçmedi. Allah(cc) bizleri o midemizin bulandığı; fare, böcek, türlü türlü haşerat, ezilmeye mahkum bir çimen olarak da yaratabilirdi. Şükür için sayısız sebep var... Sadece Dünyalık nimetler içinde olsa insan, başını secdeden kaldırmamalı, ama Rabbimiz sadece günlük 1 saat namaz ibadeti ile bunca verdiği nimet yetmezmiş gibi bir de sonsuz cenneti vaad ediyor. Bu ne büyük ikram, bu ne büyük bir ihsan, bu ne büyük bir merhamet!
Bir de Cennetin yanında Cehennem olduğu unutulmamalı! Kolay değil kardeşler, daha dünya ateşine dayanılmazken, 69kat daha sıcak bir eteşte yanmaya nasıl dayanırız, Allah korusun. Bakın Efendimiz(s.a.v) Cehennem hakkında ne buyuruyor?
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Allah Tebarake ve Teâlâ cehennemliklerin en hafif azaplısına:
−‘Dünya ve dünyadaki her şey senin olsa şu azaptan kurtulmak için onu fidye olarak verir miydin?’ buyurur.
O kul:
−Evet, fidye olarak verirdim, der.
Bunun üzerine Allah:
−‘Sen, Âdem’in sulbündeyken ben senden şimdi göze aldığın bu fedakârlıktan daha kolay bir şey istemiştim. Bana hiçbir şeyi ortak kılmaman, zannediyorum ki şunuda söyledi Ben de seni ateşe girdirmezdim. Fakat sen Bana ortak kılmaya devam edip durdun! buyurur.”
Hadis kaynak: Müslim 2805/51, Buhari 6460
Önümüzde zor yollar var kardeşler. Bu engebeli dikenli yolları, ancak iman dolu bir yürekle geçebiliriz. Dünyalık nimetler bir oyun bir hevesten ibaret. Gelip geçici dünya hayatı için Ahiretmizi heder etmeyelim. Güzelce bir abdest alıp namaza doğrulalım, Yaradanla olan muhabbetimizi ertelemiyelim. Göreceğiz ki namazla birlikte yaşamaya başlayınca; dünyalık kötü heveslerle arkadaşlığımızı kesmeye başlayacağız
Efendimiz (sav): Dua rahmetin anahtarı, abdest namazın anahtarı, namaz da Cennetin anahtarıdır [Deylemî]. buyuruyor. Cennete giriş biletimizi almakta gecikmeyelim unutmayalım ki her an ölüm davetsiz olarak gelebilir. Nefsimizi düşman belleyip, gücümüz yettiğince savaşalım. Unutmayalım ki; Nefse zor gelen Hakk’a hoş gelir...
Son olarak İbrahim Düsûkî Hazretlerinin şu öğütü ile yazıyı bitirmek istiyorum:
""Ey yavrularım!
Gizli işlediğiniz günah sizi sevindirmesin.
Çünkü Allah, gizli tuttuğunuz bütün günahları açığa vuracaktır.
O gün size açıktan ve sert olarak şöyle nidâ edilir:
Falan kimse şunları şunları işledi, işlediği bu günahları insanlardan gizliyordu. Ancak Allah’tan gizleyemez!
Falan kimse bütün haramları, günahları ve çirkinlikleri işliyor ve bu işlediklerini insanlardan saklıyor, hâlini düzgün gösteriyordu, ancak Allah’tan gizleyemez!
Falan kimse de kadınlara bakıyor ve bu bakışının âni bir bakış olduğunu iddia ediyordu, hâlbuki tıpkı bir hırsız gibi gözünü o tarafa çevirip tekrar bakıyordu!
İşte bu şekilde günahlar ortaya dökülür.
Bundan dolayı günahın hem açığından hem gizlisinden sakınmak gerekir.
Yazıklar olsun o kimselere ki;
Kendisini Allah dostu olarak gösterir;
Zâhirde onları taklit eder;
Fakat Onların yoluna uymaz.

Ey evlatlarım!
Bu sözlerim edeb sahibi olmak isteyen herkes için bir öğüt, hatırlatma, uyarı ve teşviktir.""

Dualarda buluşmak dileği ile...Selamun Aleyküm

*Ensar Türkay