Zamanın birinde bir köyde bir ağa, bunun fingirdek bir kızı ve oldukça yakışıklı ama kafası çalışmayan bir adamı varmış.

Bir gün ağanın fingirdek kızı tutturmuş ille de ’’Diğer köydeki dayımı ziyaret edeceğim .’’ diye..Mevsim yaz, herkes tarlada, bağda, bahçede. Ağa kızını tek başına göndermek istemiyor yolda belde başına bir şey gelmesin diye. Kızının ısrarları üzerine onu aptal ama yakışıklı bir delikanlı olan adamı Mestan ile göndermeye karar veriyor. Mestandan kıza bir zarar gelmez nasılsa.

Mestana bir keçi, bir baston ve bir bakraç yoğurt vererek ’’ Bunları al, kızımı da al, onu dayısının köyüne götür ’’ Diyor.

Mestan keçi, baston, bir bakraç yoğurt ve ağanın kızıyla birlikte yola çıkıyor. Bir müddet yol aldıktan sonra bir boğaza geliyorlar. Ya o boğazdan geçecekler, ya da yolu oldukça uzatacaklar. Mestan boğaza doğru yürümeye başlayınca kız duruyor ve

-Ben bu boğaza girmem seninle.

Mestan şaşırıyor:

-Neden?

Kız cevap veriyor.
-Çünkü bu dar boğzada sen beni şe’dersin.

Mestan salak salak elindekileri gösteriyor:

-Bir elimde baston ve yoğurt, öteki elimde keçi var. Bu vaziyette seni nasıl şe’debilirm ki?

Kız fingirdeyerek cevap veriyor.


-Akıllım ondan kolay ne var. Bastonu yere saplarsın. Bastonun tutmacına yoğurt bakracını asıp, keçiyi de bastona bağladın mı rahat rahat işini görürsün.

Lanet Kör Şeytan...Nereden aklıma getirir bu fıkraları bilmem ki.

1946 yılında yapılan genel seçimlerde dünya üzerinde ilk kez -demokrasi ile yönetilen bir ülkede (!) - oyların kullanılmasını halka açık fakat sandıkların açılması ve sayım dökümünü gizli yaptıran CHP bu günlerde büyük bir telaş içinde

-Bunlar ölmüş insanlara da oy kullandıracaklar.
-Allah Allah , ölmüş insanlar o sandıklara gelip de nasıl oy kullanacaklar peki?
-Ölmüş insanlar adına nüfüs cüzdanları düzenlenecek. Bu nüfus cüzdanları kendi yandaşlarına verilecek.Zaten daha önce var olan parmağa boya sürme olayını sırf bu yüzden kaldırdılar.
-Allah Allah, olur mu böyle bir şey yahu?
-Tabii ki olur akıllım. Neden olmasın ki..

Olur mu olur..Burası Türkiye...Açık oy - gizli sayım gibi bir garabetin olduğu bir ülkede ölülere bile oy kullandırmak mümkün müdür? Mümkündür.


Hoca Efendi bile gaza gelip de ’’ Gerekirse mezardaki ölülere bile oy kullandırılmalı ’’ Dememiş miydi?. Demek ki bir bildiği varmış.

Yalnız ortada çok daha önemli bir sorun var. Daha önce - eğer yapıldıysa- Hoca Efendinin talimatları ve devlete sızmış olan paralelkenar dörtgenler tarafından yapıldığına göre bu iş, şimdi ellerinde ölülere ait nüfus cüzdanları olanlar oyu hangi parti lehine kullanacaklar? Hele de CHP genel başkanı 17 Aralık olaylarından hemen sonra ABD ye gidip cemaat önderleriyle dirsek temasına geçtikten sonra.

Neyse ölülerin kimlere oy kullanacağını (!) hep birlikte göreceğiz nasılsa. Dirilere bakalım.

Aşık Veysel ne diyordu:


Koyun Kurt ile gezerdi / Fikir başka başk’olmasa.

O da yanılanlardan anlaşılan. Allah Rahmet eylesin.


Şimdi fikirler başka başka olsa da koyun kurt ile rahat rahat geziyor artık. Ya da koyun yine koyun, kurt yine kurt ama fikirler başka başka değil.

Otuz beş- kırk yıl önce şu yukarıdaki resmi rüyamda görsem ’’ Hayırdır inşallah...Kıyamet bayağı yaklaştı...Alametleri zuhur etmeye başladı ’’ Derdim.

Elbette ki bu çileli ülke için hayırlısı ne ise o olsun. Partinin pütünün hiç mi hiç önemi yok lakin bir parti daha baştan yenilgiyi kabul etmişse , başarıyı ancak ve ancak böyle ittifaklarla sağlayacaklarını umuyorlarsa hapı yutmuşlardır demektir.

Şimdi üzerinde durulması gereken asıl husus şu: Keçi ne olacak?


Kurtlar mı hilalin çengeline bağlayacaklar, yoksa Sosyal demokrasinin (!) aslanları mı oku yere saplayıp oka bağlayacaklar? Yani daha da açık sorayım: Kim aktif, kim pasif olacak? Kim etken, kim edilgen olacak?

Ama korkarım bu şaşkınlar arada keçiyi şe’derler. Olan keçiye olmasın da birbirlerine ne ederlerse etsinler.


Tabii ki bir başka sorun daha var: Ortaya çıkacak yavrunun türünün ne olacağı? Bakalım bu zoofili olayından nasıl bir yavru gelecek dünyaya? Göreceğiz.

Zoofili ne mi? O kadarını da siz bulun gayrı.