“kadın/ aşk ve şiir... tehlikeli karışım... :) ve evet, her aşk"ı kadın yazar ama oynamak adama kalır neden ..? çünkü, kadın yaşar adam oynar…” I- bildiklerim ve bilmediklerim aşk’da... o bir büyücü , her defasında başka şekilde çıkıyor karşımıza... bundandır ki, evet biliyorum her zaman bir ihtimal var o’na... bildiğimiz ya da bilmediğimiz şekli ile... kaçarken daha çok aşk’a düşmek gibi... inanmam derken aşklanmak gibi... aşk’ı boşver sen, bana seni ver demek gibi... ya da seni verme de, beni sımsıkı sarıver demek gibi... mi..:) ki bir ihtimal de aşk çoktan kapıyı çalmış gibi... :) ama adı aşk değil işte... değil... konmamış/konamamış... ortada kalmış... ihtimal işte "aşk ortada kalmış"... gibi gibi ... II- en çok da aşk’a inanmam diyenler mi düşer aşk’a ve en çok da "mutlu aşk yoktur"a inananlar mı yazarlar kendi mutlu aşk masallarını..? sen bana bakma, hem sevmek hem de sövmek yeri geldiğinde benimkisi... benim her şey dilimde benim her şey elimde..:) istersem girerim yüreğine dibine kadar aşk’ın istersem tanımam, kaçarım... bazen o deli olur düşer peşime, keyfim yerine gelir yazarım yeni masallarımı kah gülerek kah severek... bazen ben düşerim peşine, aşk aşka gelir o zaman işte... çektirir mi çektirir /dize dize... e biz zaten aşk’a değil be canım onun getirdiklerine aşığız ya çoğu zaman... bir de, birilerinin aşk’a doğru’yu öğretmesi gerek ... o düşüyor ki hep, yanlış erkeklere ve kadınlara... " ben doğruyum valla...yanlış olan aşk’lar benim masalımda ...." son_ aşk bir hastalıktır, bile bile yakalandığımız ya da bile bile kaçtığımız...:) yani kendi kendimize yarattığımız bir durum... gerçek ise, O’na duyulandır sadece... şüphesiz ki gün boyunca dilimizden ya da şiirlerimizden düşürmediğimiz aşk ilk tanımımdaki aşka giriyor... bizim yaşamak istediğimiz-düşündüğümüz-yarattığımız aşk... diğeri dilde değil gönülde yaşanan aşk... :) sadece O’nunla yaşanan ve paylaşılan... kimsenin bilemeyeceği ve değerlendiremeyeceği, derinimizde kalan, saklanan... anbean/ dnzc_ |