Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
HİKMETULLAH
HİKMETULLAH

Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor

Yorum

Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

832

Okunma

Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor

Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor

İnsanlarımızın bu denli monoton yaşamaları, tek düze hayat koşullarını sürdürmeleri gerçekten de zor. Her ne kadarda sömürülmeye muhtaç kalsak da gezmeye ve eğlenmeye vakit ayırmamız gerekmiyor mu? Düşük maaşla çalışıp, çok emek sarf etsem de… Kıyıda köşede biriktirdiğim birkaç kuruşumla Van’dan Siirt’te doğru yol almaya başlıyoruz. Saatler sıfır sekizi gösteriyor. Tamda güneşi doğudan izleme vakti. Derin, bol kahvaltıdan sonra kolduk yerimizi bir an önce alıyoruz.

Koltuk biraz sert birazda dikey… Olsun neticede gideceğimiz yer önemli… Araçta gürültü çıkmaya başlıyor. Anlaşılan dedikoduya ve sıkılmaya erken koyulmuşlar. Hemen yanımda kendimden ayırmadığım asırlık dostum ile ve yanında dostumun branşıyla sohbete koyuluyoruz. O arada gözüm artos dağına çarpıyor. Van Gevaş a uzaklığımız on iki kilo metre olmasına rağmen keklik kentinin dağını görebiliyorum.

Araç gittikçe yakınlaşıyor ve arkasına bakmadan yoldan teğet geçiyor. Tekrar koyuluyoruz sohbetin matraklığını. Virajlar oldukça sivri ve haliyle aracın içindekiler kendilerini oldukça boğuyor. Anlaşılan arkadakilerin enselerine oldukça hızlı çökmüş ki bunaltıları poşet üstüne poşet değiştirmelerine yetiyor. Hali ile ortalık mısır unu kokmaya başlıyor. Bunlara aldırış etmeden yolumuza son demle devam ediyoruz. Hemen yan yolun sonunda sahilin görkemli gösterişi gözümüze çarpıyor. Van gölünün diğer başı bu olmalı ki güneşin açısını sahile vuruyor. Arkadaşlar arasında artışma çıkmaya başlıyor. “Van ile Tatvan arasında hangi ilçe bağlıdır?” Diye sorular yöneltiliyor. Cevaplar ister istemez olumsuz. Öyle böyle derken, Tatvan’ı geçiyoruz. Bildiğimiz üzere Tatvan Bitlis’in ilçesi olmasına rağmen çok gelişmiş. Bitlisin o görkemli minareleri ve kanal sonunda bütyani keyfi yapmak ayrı bir zevk olmalı ki tıka basa milletin o lokantaya akın ediyor.
Şoför oldukça suratlı. Bizlerde heyecanla bekliyoruz Siirt’tin evliya dünyasını. Hayat şartları oldukça zor olan memleketten uzaklaşmak psikolojik olarak zevkli olmalı ki yüzümüz tebessümler doluyor. Sonunda siirte geliyoruz. Hali ile bende yazımı olay yerinde yazmaya yanayım. Şuan yazma saatim sıfır bir sıfır dokuz kırk sekiz saniyeden devam etmekteyim. Olay zamanında saatler on bir kırk beşi gösteriyor. Karnımızda kurtlar açlıktan bağırsağını çiğnemeye başladı başlayacak.

Önce yemek planı yapıyoruz. Sonrada kalacak yerleri ayarlıyoruz. Sokak sokak gezmeye koyuluyoruz. Hali ile araçtan inince gej tavuklar gibi bir o yana bir buyana savruluyoruz. Sokak sokak semt semt gezmeye koyuluyoruz. Tamam da bir genç yeni yapılmış evi tarihi ev olarak yutturduktan sonra semtlere başvurduk. Yemekler çok ucuz ve lakin çarpık kentleşme… hali ile yemekhaneyi zor oluyor. Hele şükür bulduk yemek yeme yerini. Genelde memlekette bol ekmek az yemek yiyenlerden olduğumuz için burada aç kalacağımız kesindi. Aha da dürümcüyü gördük ve hemen gidip kişi başı ketçabı bol, ekmek uçları kesilmemiş bol yağlı tavuk döner istiyoruz.

Bakıyoruz ki birincisi bizi tatmin etmedi ve hemen garsonu çağırarak aynısından bir adet daha istiyoruz. Burada da büryan ve türbeleri popüler… Nasip olmuyor büryan yani.
Emek yedikten sonra etrafı koleşan etme zamanı…. Şükür söylüyoruz. Biz doyduk.
Ne de olsa aç karınla aklımız bataryayla bile zor çalışıyor. Bu aç kalanlar ne yapıyorlar acaba? Kafamızda soru işaretlerini kaldırdıktan sonra etrafı çöp götürdüğünü ve köyden şehre dönmediğini görüyoruz. Belediye başkanı kim diye soruyoruz? Falan söylüyorlar… Bizde “Maşallah” Allah’tan bu dur bu olmasaydı buranın halini düşünemiyoruz. Dedikten sonra İstanbullu andıran sokakları geçmeye devam ediyoruz. Birkaç poz alıyoruz ki kanıtımız olsun.

Asıl bizi merak içinde bırakan ermişler yani Alimler şehri… Saat oldukça ilerliyor ve bizler hızlı adımlarla karmaşık olarak görünen şehirden kaçak taksiciye atlayarak aydınlar ilçesi yani Tillo’ya doğru yola çıkıyoruz. Yine rampalar almış başını gidiyor. Merkez ile ilçe arasında sekiz kilo metre olmasına rağmen rampalar iyice çoğalıyor. Sekiz dakikalık yolu iki dakikada bitiriyoruz.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Soluk soluğa kalacağımız dünyada varlığımızı bilmek zor yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bir tutam hayat
Bir tutam hayat, @birtutamhayat
13.11.2013 11:46:45
Valla ne diyelim?
Alimler şehrinin güzelliklerini anlatmanızı beklerken,
tavuk dürümün ahengini sundunuz bize.
Ağzımız sulandı, karnımız acıktı.
Kaç kilosunuz, merak ettim doğrusu?
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL