Öğrenci evleri mis gibidir. Temizliğinden bahsetmiyorum tabi… Eğlencesi, sohbeti, pijamalı kahkahaları, bol dedikodulu anları… Her şeyi ayrı bir hoştur bizim evlerimizin.
Çoğu kişinin aklına (ki bu söyleyeni kişiden bile saymadığım bilinir.) her ne kadar cinsellik gelse de, akla gelenden farklıdır kızlı erkekli şeyler. Okey oynanır en iddialısından mesela. Bir de amatör tavlacılar vardır en uyanık olanlarından. Bir adet öğrenci geleneği olan kart oyunlarını da yabana atmamak gerek. (Bana tavlayı öğretmeye çalışan erkek arkadaşlarıma kurban olurum ben.)
Giriş azıcık sıcak olsun dedim. İlkel konuları masaya meze yapıp, gündemi değiştirmek isteyen çok uyanık bir adam(!) var tepede. Yermiş de yermiş, kızlı erkekli şeyleri…
Yahu bıraksın da nefes alalım değil mi!
Yurtları bölük pörçük ettin, erkeği kadına, kadını erkeğe zaten düşman ettin, geriye ne kaldı?
Kadın- erkek ilişkilerini sil baştan törpülemeye kalksan bin yılını alır Türkiye’de. Ardı arkası kesilmeyen yığınla yamalanmış, üstü örtülmüş mesele varken, dedikodu malzemesi yapılan konuya, 95 yaşında yaşamını yitirmiş büyük büyük nenem gelse bi’ tarafıyla gülerdi.
Haberi ilk kez okuduğumda ‘’Yok canım! Erken yapılmış 1 Nisan şakası herhalde bu.’’ Dedim. Lakin değilmiş. Eski zamanlarda evlilik falan daha pörtlememişken, insanlar mağaralarda taşları oyarken, ateşi bulmak için çubukları birbirine sürterken bile kızlı erkekliymiş. Abes bir örnek gibi gelmesin. Bu kadar kısıtlamanın, bu kadar baskının tek bir sebebi var; o da bizim ülkede dinin, ellerde oyuncak edilmesi. Hangi din başkalarının hayatına müdahaleyi buyuruyor? Nerede hoşgörü?
Türk toplumunun ahlak(!) anlayışına, yaşam tarzına, kültürüne farklı gelebilir kızlı erkekli evler ya da kalabalıklar. (Bakınız farklı dedim, yanlış demedim.)
Her insanın kendine ait doğruları, kendine ait düşünceleri, yaşam tarzı vardır. Ucu, bir adamın anlayışına dokunuyor diye konuyla ilgili insanları hor görmek insan haklarına aykırıdır. Bu meseleyi ciddiye almak demek, tepedeki adamı da ciddiye almak demek olduğundan üzerinde fazla durmayı kendime yakıştırmıyorum. Beni endişelendiren mesele şu; yapılan bu yakıştırmalar aileleri tedirgin etmekte ve ucu yine biz kadınlara dokunmakta. Ne de olsa bazı şeyler ‘’erkeğin elinin kiri’’ olduğundan adamlara dert de yok tasa da yok, neticede.
Gündemi boş ve ilkel meselelerle doldurmaya çalışanlara itibar etmeyiniz, itibar edenleri uyarınız.
Kızlı erkekli muhabbetler olsun, en güzelinden. Sevgiler…