Sabahleyin erken uyanmanın en güzel yanı gün boyunca süren pozitifliktir. Geceden kalma yorgunluğun üzerimizden atmış bir şekilde başlarız güne. Her şeyin kusursuz olmasını isteriz. Kahvaltının üzerimizde güzel bir tesir bırakması için elimizden geleni yapmak isteriz. İlkin fırından yeni çıkmış sıcak ekmekler alırız. Kahvaltıya otururken keyifli bir sohbet başlar. Ailelerde bir arada oturup sohbet ettiğimiz nadir zamanlardan biridir Kahvaltı saati. Kısacık da olsa sohbetler eder gün boyunca neler yapacağımızın plan tasarımını yaparız o an. Kimimiz okula gitmek için hazırlanır, kimimizde işe gitmek için hazırlanır. Güne pozitif başlamak için evden çıkarken mutlu ayrılmak gerekir. Günün büyük bölümü işte veya okulda geçeceği için evde yaşanan küçücük bir huzursuzluk bile işte veya okulda bizi negatif kılabilir. Zaman su gibi akıp geçmek de. Değerlidir geçen her saniye. Evden mutsuz ayrılıyorsak eğer bir çözüm üretmeliyiz. Çözüm bulunmadığı sürece sorunlar büyür ve içinden çıkılmaz bir hal alır. Mutluluk için gereken ne bir iksirdir nede sihirli bir değnek mutluluk için gereken. Sihirli bir sözcüktür dudaklarımızda. Evden çıkarken, annemizi, eşimizi ve yahut çocuklarımızı öperek çıkmak mutlulukların en güzelidir. Eve dönerken işte yaşadığımız olumsuzlukları eve taşırsak. Evde aradığımız huzuru bulamayız.

Kavgalar, tartışmalar için aradığımız bahaneleri mutluluk için de aramalıyız. Birine hediye almak için doğum gününü beklemek yanlıştır. İçimizden geliyorsa o sese kulak vermeliyiz. Hafta da bir günde olsa işten stresten uzak yalnızca rahat bir gün geçirmek için kendimize vakit ayırmalıyız. Ayda birde olsa sinemaya, tiyatroya gitmeliyiz. Mutlu olmak için bir milyon neden varken neden mutsuz olmak için var olan bir nedeni seçiyoruz. Kalplerde olan yüze yansımadıkça dünyalar bizim de olsa asla mutlu olamayız…