4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
854
Okunma

Çoğu duyarlı insan, kültürel iletişiminin bozguna uğramaması için, geçerli sömürü düzeninden etkilenmemek adına, anadiini korumanın gerekli olduğunu bilir. Özgün kültür konusunda ülkeler arası gizli çabaların olduğunu; bunun da kültürün eritilerek özümsenmesiyle gerçekleştirildiğini; dilin özünde, yabancı sözcüklere veya farklı harflere bağlı olarak bir kıvam yitiminin olacağını da anlar.
Öte yandan anadili korumak adına, bu kez kimsenin kullanmadığı, seslendirmekten de tiksindiği çoğu kere de kök+ek yoluyla uydurulan sözcüklere yer verilir. Bu durumda anadili gibi akıcı konuşmak yerine, aynı tümce içinde bir arı, bir karma dil sözcüğünü seçmek zorunda kalan bireyler ortaya çıkmaya başlar. Ulusal çerçevede yürütülmekte olan aynı kurultayda bile anlaşmakta zorluk çeken veya üyelerinin yönetişim (politik) görüşlerine de konu edilmesiyle birlikte, aynı çalıştayda yer alamayan yurttaşlarla dolu bir ülkeye dönüşürsünüz.
Bir zaman dile yerleşikliğinden, bir zamansa kültürün böylesi bir kavramı içermemesi gerekçesiyle, dilimize yabancı bazı sözcüklerin karşılığının bulunmaması; bazen onların daha uzun uzadıya anlatılmasına, bazan da karşılığının atlanmasına ve konuşmadaki (en az güç gerektiren bir yöntem olarak) yabancı sözcük kullanımı kolaycılığının seçilmesine yol açabiliyor.
Bir yandan da kültürün geçmişinde unutulan onca tanımsal, kavramsal ve eylemsel sözcüklerin diriltilmesine ilişkin çabalar boy gösteriyor çoğu duyarlı kişilerce. Bunların canlandırılmasıyla birlikte, yabancı kökenli sözcüklere karşılık bulmak için köklere onca eklerin sözcük sonlarına sürülmesi yerine, doğrudan karşılığının sergileneceği durumlar olasıdır. Bu şekilde karma dile ilişkin açmazlar da aşılabilir.
Uydurmacılığın kanıksandığı, üstelik yönetişim (politik) olarak tiksinildiği ve zararlı sonuçlarının da dilimize dokunduğu yapay sözlerin, aslında yine anadile ket vurduğu açıktır. Anadil, günlük kullanımda zaten doğal konuşmanın akışına göre ve doğaçlama yöntemiyle birey kendi kendini dışa vurma yolunu bulmakta, hiç beklenmeyen bir anda dilden dökülen bu kök+ek giderek yaygınlaşırsa, dilimizin esnekliğinin bir getirisi olarak bu yeni imce dizilimleri, bir sözcük dağarcığı kazancına dönüşebilmektedir.
Yani dili arılaştırmak;
i-uydurmacılıktan kaçınma,
ii-Orta Asya Türkçeleri’nin dağarcığının dilimize eklenmesi,
ilkelerinin uygulanmasına bağlı olarak yürütülebilecek bir bilimsel etkinlik olarak göz önüne alınmalıdır.
Beri yandan bu, demek değildir ki; akademik olmayan çevrelerden gelebilir sözcük önerileri olmasın. Aslında toplumdaki gerçek kullanıcılar; tüm bu sözcükleri sınayan, doğaçlayan, üstelik unutası gelen bileşenlerdir. Yerel/yörel ağızları bilenler, birçok tanımsal, kavramsal ve eylemsel sözcüklerin henüz anailin canlı örnekleri olarak kullanıldığını bilirler; ancak bunlar sonradan uydurulmuş değillerdir. Çünkü bu izler, Orta Asya’daki soydaşlarımızın kullandığı çoğu kalıntının henüz geçerli olduğunu göstermekte olup, eski dağarcığın kullanılmasının, dilin arılaştırılmasında doğru yöntem olacağının da bir kanıtıdır.
Dayatma ile bir kişiyi konuşturmanın olanaksızlığını bilenler; kendisi açıklamalı kullanarak ve eşdeğerini/karşılığını aynı tahtaya yazarak ancak bir sözcüğün yerleşmesini sağlayabilirler. Diğer durumda bu, orta öğrenimde zorla ezbere aldırılan ama diploma sonrasında öğrencilere tiksinilesi gözüken onca yorumsuz/gerekçesiz bilgiye benzer.
www.turkcevarken.com; bu anlamda eski dağarcığa önem verirken, yeni önerileri de kapsamaktadır. Ancak yapaylığa giden bulanık alanda, kırmızı çizgiye basılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Nice başarılı çalışmaya, selamla.
-------------------------------------------
Dipnot:
“Anlayın Artık! Uydurukçuluk devri bitti! Bitti! Koskoca Türk dünyası dururken uydurduklarınızı yutturamazsınız. Biri önerdiğiniz sözü ilk anda kabullenebilir ama sonra diğer Türk dillerindeki karşılıklarını öğrenince, önermiş olduğunuz uyduruk söz için size kin ve nefret besler. Benim şu anda tüm uydurukçulardan duyduğum nefreti duyar size, ama bunu şahıs olarak kimseye yöneltemediği, maddileştiremediği için Türkçeciliğe yansıtır. Türkçeciliğe nefret duymaya başlar.İşte siz UYDURUKÇULAR farkında olmadan TÜRKÇEYİ BALTALAYANLAR DURUMUNDASINIZ. Yeter artık UYDURMAYIN!”
(turkcesivarken.com/yazismalik/index.php?topic=6955.15)