6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2277
Okunma


YENİDEN BAŞA DÖNMEK
........ Takvimlerin 27.07.2013’ü, saatlerin ise 00.20’yi gösterdiği anlardı. Temmuz ayı sıcaklığının verdiği bunaltı ile evimin balkonunda eşimle söyleşiyor ve bir yandan da sanal alemde geziniyordum. Telefonumun ileti sesi ile irkildim. Çünkü gecenin bu saati ileti için uygun bir zaman değildi. Gündüz saatlerinde özellikle bankaların, telefon şirketlerinin ve de alış veriş merkezlerinin iletileri gına getiriyordu. Telefon numaralarımızı nereden ve nasıl buldukları ise ayrı bir sorun.
........ İleti sesini duyunca içimdeki tanımlanamaz bir acı ile " Acaba !.." dedim. Acabanın da gerçek olduğunu iletiyi okuyunca büyük bir acı ile gördüm. Kendisine çok değer verdiğim arkadaşı, dostum ve siyaseten de yoldaşım olan Fikri DEDE’NİN sevgili eşin dünya tatlısı bir insan olan Emine Yengemizin uzun zamandır direndiği kanser illetine yenilip yitirdiğimizi gördüm. Hastalığının son zamanlarında her ne kadar kanıksamış olsak ta ölümü kabullenmek yine de zor geliyor ve acı veriyor insana.
........ İletiyi okurken yüzümde beliren görüntüden eşim iyi bir şey olmadığını anlamıştı. "- Emine Abla mı?" dedi. Evet demek zorunda kaldım kısaca. Bir kaç dakika kimiz de hiç bir şey konuşmadan durduk. Ben bir kaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra Ali MERDAN ÇELİK arkadaşımla evlerine gitme kararı aldık. Ali Arkadaşım arabası ile gelerek beni evden aldı ve Fikri arkadaşımın evine gittik. Onlar henüz Hastaneden gelmemişlerdi. Yolda olduklarını öğrendik. Kısa bir beklemeden sonra geldiler. Arabadan inen Fikri arkadaşımın hali içimi daha da acıttı. O kadar bitkindi ki; anlatamam.
........ İçeriye birlikte girdik. Baş sağlığı ve bir kaç cümlelik rutin konuşmadan sonra Fikri arkadaşım yüzüme baktı ve; "- Yeniden başa döndük adaş." dedi. Önce bir şey anlayamadım. Bir kaç saniyelik şaşkınlıktan sonra içimin taa derinliklerinde büyük bir acı hissettim. Aslında bu sözü ben yıllar öncesi eşime söylemiştim. 202 yılının Ekim ayında büyük oğlum Tuncay evlenip ayrı eve çıkmıştı. Kasım ayı sonunda da küçük oğlum Arda’yı askere gönderdik. Hiç te alışık olmadığımız bir yalnızlık içine düşmüştük. Bu yalnızlık bizi o kadar etkilemişti ki; iki odalı o küçücük okul lojmanı bize sanki sekiz- on odalı içinde kaybolduğumuz büyük bir ev gibi geliyordu. İçinde bulunduğumuz boşlu bizi duygusal bir bunalıma doğru sürüklüyordu. İşte böylesi bir anda, biraz da göz yaşları içinde eşime ; " Yeniden başa döndük Fatoş. Bak yine ikimiz yalnız kaldık." dedim.
........ Bunlar gözlerimin önünden bir kaç saniyede bir film şeridi gibi geçti Geçti ama içimi de acıtarak geçti. Çünkü asıl yeniden başa dönmenin bizimki olmadığını anladım. Meğer yeniden başa dönmek şu an Fikri arkadaşımın yaşadığı olaymış. Yaşamın bir iken iki olmakla başlayan uzun bir yolculuk olduğunu anladım. Çocukların önce var olup sonradan yaşamımızdan çıkmaları, otobüse binen ve belli duraklarda inen yolcular gibi bir şey. Onlar iş veya evlilik gibi olaylarla yaşamınızdan çıkıp kendi yaşam yolculuklarına başlarlar. Ama iki kişilik yolculuk yine de devam ederdi. Taa ki, birlikte yola çıkan iki yoldaş va candaş insandan birinin yitip gitmesine kadar. İşte " Yeniden başa dönmek" o zaman başlıyormuş meğer.
........ Gece saat 03.00 gibi eve geldim.sabah erken kalkmanın gereği ve sorumluluğu ile yattık. Gözüme uyku girmiyordu. Gözümü yanımda yatan eşimden ayıramıyor ve bir elini de sıkı sıkı tutuyordum. Daha iki gün önce 25 Temmuz günü evliliğimizin ve birlikte yaşam yolculuğuna çıkışımızın 37. yılını kutlamıştık kendimizce. Bir an Fikri Hocamın yerine koydum kendimi. "Aman tanrım!.. Ben onsuz ne yaparım? Kalan yolu yalnız nasıl tamamlarım?" diye iç çektim. İyice dolmuştum ve ona sıkıca sarıldım. Duygularımı anlamıştı yol arkadaşım ve bana " Sıkma kendini. Ağlamak istiyorsan ağla." dedi. Ben zor tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım ve hıçkırarak ağladım bir süre.
........ Yaşamın acı ama gerçeği olan " Yeniden başa dönmek" meğer ne acı birbir şeymiş böyle. İnsan yüreğinde ne derin yaralar açıyormuş. Hele de belli bir yaştan sonra. O evde yalnız başına nasıl yeniden başa dönüp başlayabilirsin ki? Birlikte yaşanan onca acı ve tatlı anılar, verilen mücadeleler izin verir mi buna? Ya da güç yeter mi yeniden bir yaşam kurmaya ?
........ Offfff of!... İçim acıyor içim. Ben, yeniden başa dönmekten korkuyorum ve de istemiyorum. Ama sanırım o da yaşamın kaçınılmaz bir gerçeği......
........Ölüm adın kalleş olsun.
................... Selamettin PULAT Erenler / SAKARYA / 29.07.2013