....................yorgun izdüşümleri



...Çoklu ölümlere morglaşan kalbimiz
sığınıyor genede katil zanlısı zamana
fısıltıları sıfırlıyor ,sırlanmış sırtlanmış kadere

seviyoruz genede !
bizleri hayata sakat bırakan ,
gergin yaydan fırlayan kederi

...oysa hızlı metrobus çağı dünyasının,
hızına yetişmek mümkün olmuyor ;
hani … eskiden insanlar bir nefescikte olsa,
durup dinleniyor etrafında olup biten güzelliklerin farkına varıyordu.

Şimdi ne oldu !
vakit mi ayıramaz olduk !
vakit hızına mı yetişemez olduk !
güzelliklleri mi göremez olduk !
yoksa duygusallığımızı mı kaybettik !

/ şiire zaman ayırmak tat verir haz verir
yaşatmak sa bir sanat eseri ruh verir /

öyle ya ...
şiir ruhlu düşüncenin varlığını hissetmek ,
ona vakit ayıranların olduğunu bilmek ,
insan doğa yaşam..sevgiye dair ...
farkına varabilmek yaşayabilmek ,
değişimin bozulmadığının isbatı değil mi ?

/ insan hayatı, insanın hayalidir...
insan değil miyiz nasıl olsa ,
ihsan değil miyiz nasıl olsa ,
ölmeyecek miyiz nasıl olsa ...

öyle ya …
gergefine işlenmiş cinayetler gibi ,
ne çok ölümler var /
şu morga dönmüş kalplerimizde

öyle ya ...
her gömülen insan !
insan olsa ;
sevapları günahları kadar çok olsa ,
insan !
insanoğlu değerinde değer bulsa
hepsi de toprak olmayacak mı nasıl olsa ,

öyle ya ...
bu güzellikler ,
bu ince fikirli düşünceler,
bozan bozduran bozulan /
sistem dünyası içinde kayboluyor ...

/ dayatmalar sonunda buna gebe bırakılıyor /

toplumun yazarıyla şairiyle ,
okuruyla ,halkıyla bütünleşmesi ;
bulunmayan mozaiklerin ,
ertelenmemiş kayıpları ,
yorgun izdüşümlerin ,
ertelenmiş geleceği...
batıya doğru akıyorken nehir ,
çıkar bir gün elbet yıkık dökük mabetten /
provasız morg kalpli ölümlerin dibe düşmüşlüğü ,
ve .... balçık denizin çamura bulanmamış ırmakları .

Gülay GÖKTÜRK