4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
967
Okunma
Özgür ve mutlu yaşamı amaçlamış toplumlar, kendilerine kurulan tuzakların farkında
olmalılar. Aksi halde, tüm eylem ve hareketlerine vurulacak prangalardan kendilerini
kurtaramazlar.
Eskimiş, köhne düşünceleri, en yeni ve en yararlı bilinç unsurlarıymış gibi dayatarak sonuç almağa çalışanlar, amaçlarına uygun rejimler yaratmak isterler.
Bunun bir sınıfsal hegemonya olacağının farkında olmalıdır aydın kafalar ve yüzler.
Özgürlük ve uygar yaşam, en verimsiz çölümsü toprakları yeşilin en güzeline dönüştürerek, nimetin en yararlısını elde etmekle sağlanır ancak. Bu da aklın ve bilincin şahlanışıyla, devinimin en yüksek düzeye çıkarılmasıyla mümkündür.
Cesaretin olmadığı, aklın o sonsuz bilinç verilerinin maharetle kullanılmadığı toplumlarda, her yanları sarkık, dökülüp dağılan, pecmurde İnsan gruplarına adım başına, her yerde, her köşede rastlanabilir.
Bu durum en güzel yaşamlar için yaratılmış insanların kesinlikle tanrısal kaderleri değildir. Özgürlüğün ve uygarlığın, insan gelişiminin, insanca yaşam hakkının zorbaca kısıtlanmasıdır bu. Vicdan muhasebelerinin yapılmaksızın zorbalığın, baskının, acımasızlığın dolu - dizgin meydanları doldurmasıdır bu. Din, iman, inanç, özgürlük ve Demokrasi çığlıkları atarak, insanları cahil ve yoksul bırakarak, tutsaklığa mahkum etmek isteyenleri iyi tanımalıdır insan. Söylediklerine kendilerinin de inanmadığını, saf ve müteddein mümine aslında tam da böyle aldatmacalarla korkunç tuzaklar kurulduğunun farkında olmalıdır insan.
Canının istediği yerde değil, zorbalıkların, hinoğlu hinliklerin, ihanetlerin sürdüğü yerlerde patlasın ruhumuzda yanan ihtilal ateşleri. Buna gerek var; durdurmak için, rezzil ve kötü dönüşümleri, acı ve korkunç yıkıntıları önlemek için, coşkulara, cesaretle atılacak adımlara gerek var.
KEMAL POLAT