19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1218
Okunma
Hani tarih’in tanımıyla birebir çelişen ama tarihi tanımlamak için çok kullanılan bir söz vardır; “Tarih tekerrürden ibarettir.” Tarihi tanımlarken demez mi öğretmenler tarihte tekrar söz konusu değildir. Bu yüzden olayları yeniden ortaya çıkarmanın, gözlem yapmanın imkanı yoktur diye. Derler.. Derler ama yanılırlar. Geçmişimize baktığımız zaman bu şanlı tarihimiz tekrarlarla doludur. Belki de en kötü yanımızdır bizim tarihten ders almamak.
Tarih boyunca 16 büyük Türk devleti kuruldu ve bu devletlerin hepsinin yıkılma sebebi aynı. Hiç biri güçlü düşmanlar yüzünden yıkılmadı. Hepsi iç karışıklıklar yüzünden yıkıldı. Hepsi ikiye üçe bölündü, daha sonra ortadan kalktılar. İşte size tekerrür eden tarih..
Aslında bu kadar eskiye gitmeye de gerek yok. Daha 30 – 40 yıl geçti üzerinden “sol-sağ” kavgalarının. Devleti bölünme noktasına getiren neydi? Emperyalizmin kralı Amerika Birleşik Devletleri ülkemizi yutmaya çalışır, Komünizm’in kralı Rusya kendi rejimine geçmemizi ister. Biri sağ yandan, biri sol yandan ülkemize vurur. Sonuç, düşmansız bir savaşta milyonlarca ölü. Suçsuz günahsız binlerce kişi öldürülmüştür. Sokaklara çıkamazsınız vurulma korkusundan. Sonra bir de üstüne darbe olur, her şey yasak. Özgürlük diye bir kavram şarkılarda kalır. Defterlere, sıralara, ağaçlara yazılabilir ancak..
Şimdi gelelim türbana. Hani üniversitede özgürlük istiyorlar ya. Bunun insan hakkı olduğunu söylüyorlar. Gerçi şurdaki ( www.ntvmsnbc.com/news/276169.asp ) haberi hatırlar isek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin siyasi bir simge olarak gördüğü için Türkiye’de türban yasağını onaylayan bir karar aldığını görürüz. Bunu da yok sayalım, bir insan hakkıdır diyelim ve türbanı üniversiteye soktuk diyelim. Bu bize ne kadar özgürlük kazandırır ona bakalım biraz.
Yasa meclisten geçti ve türbanlı kızlarımız üniversitelerdeki yerlerini aldı. Neler olacak? Özgür mü oldu şimdi onlar? Yoksa boynumuza geçirilen ipi üç beş metre uzatıp bir yandan da ilmiği daha sıkı mı bağladılar, hani şu türban bağlama modellerinden biriyle falan?
Kendi tahminim ile size olacakları söyliyeyim. 30-40 yıl önce sol-sağ diye kutuplaşan gençlerimiz şimdi de türban yüzünden kutuplara ayrılacak. Üniversitelerde, sokaklarda türban aleyhine ve lehine izinli izinsiz gösteriler yapılacak. Gençler yine joplanacak, karakollarda sabahlayacak, aslında düşmanı olmayan bir savaşta bizi bize kırdıracaklar.
Bugün yapılan açıklamalarda olduğu gibi bazı öğretim üyeleri öğrenci notlarında objektif olamayacak, bir üniversitede sadece türbanlılar sınıf geçebilir hale gelecek, bazı üniversitelerde sadece türban karşıtları. İş böyle olunca türbanlılar belli üniversitelerde, türbansızlar belli üniversitede toplanacak.Üniversiteler birer kale halini alacak zıt kutuplar için. Çatışmalar her geçen gün artacak. Özgür ortam yerine savaş ortamı oluşacak ülkemizde. Darbe olacak, özgürlükler tamamen kısıtlanacak. Belki de bundan önceki 16 devlet gibi biz de iç çatışmalar yüzünden yıkılacağız..
Tabi bunlar bir varsayım. Bunların olmama ihtimali de var. Tabii o durumda olacaklar daha da acı. Faşizm açık seçik ortaya çıkar. Yeni atanan rektörlerin, öğretim üyelerinin hepsi türban yanlısı olur. Ses çıkartamaz hiç kimse. Gittikçe despotlaşan hükümet ile rejim her geçen gün biraz daha zayıflar. Üniversiteden mezun olan türbanlı gençler iş hayatında türbanlarını çıkarmazlar. “Türkiye Malezye olur mu?” “Türkiye Afganistan olur mu?” “Türkiye İran olur mu?” soruları tarihe karışır. Türkiye çoktan Suudi Arabistan olmuştur.. Özgürlük yine hayallerde, şarkılarda kalır..
Özgürlük diye getirdiğimiz türban ayağımızın altındaki iskemleyi tekmelemek olabilir. Bize düşen görev çok zor değil. Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, hatta türbanı getiren kendi desteklediğiniz hükümet bile olsa yapılan işin yanlış olduğunun, bizi bekleyen tehlikenin farkında olun.. Ülkemizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde ve Bursa Nutku’nda dediklerini iyi anlayalım. Özgürlüğümüze sahip çıkalım.