10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
986
Okunma
Bir an, karşımda gözlerimde parlayan bir çift far, ardından şiddetli bir çarpışma… Koşuşan, bağrışan insan sesleri, buharlaşan antifrizli suyun kokusu, araba yanıyor diyerek kaçışmalar, kardeşimin;
---Murat, Murat…
Diye ağlamaklı sesi ve telaşlı hareketleri arasında bir çift el, kollarımdan tutarak beni oturduğum koltuktan dışarı çıkarıyordu. Canım yansa da o an sadece duyuyor, hissediyor, fakat öylece bakıyordum. Gecenin serin havası vücudumu sardığı anda kendimi kaybetmiştim.
Safra kesesi ameliyat olan zihinsel engelli ablamı, Samsun Devlet hastanesine ziyarete gitmek üzere ikamet ettiğimiz ilçeden Samsun’a gitmeye karar verdik. Ben ve iki erkek kardeşim, bir kardeşimin hanımı ve üç çocuğu, bana ait arabayla neşe içerisinde yola çıktık. Hareketimizden yaklaşık üç saat sonra Samsun’a, akabinde hastaneye varmıştık.
Ablam gayet iyi durumda, kendinde ve güler yüzle bizleri karşıladı. Çok sevinmiş, kendini ziyaret eden kardeşlerine bildiği ve dili döndüğünce dualar ediyordu. Yanında biraz kalıp onun sevincine ortak olurken, gözlerindeki mutluluğu görmemek mümkün değildi. Annem, ablama refakat ettiği için, biz fazla oyalanmadan veda edip ayrıldık. Ziyaretimizin ardından eve gelip bir müddet dinlendikten sonra, akşam namazını eda ederek, geri dönmek üzere yola çıktık.
Havza Merzifon arasındaki yolun bir kısmı dar, virajlı ve tek şeritti. Yıllarca bu yolu kullandığımız için her yerini ezberlemiş durumdaydım. Kendimden çok emin olmanın rahatlığı içinde yol alırken, nedenini hala tam anlayamadığım bir konuda önde oturan kardeşimle aramda şiddetli bir tartışma çıktı. Bir müddet böyle yüksek sesli konuşmalar arasında, tehlikeli bir virajı akşam karanlığının da etkisi ile son anda fark ettiğim an, geç kalmıştım. Frene basmamla beraber arabanın yana kayması bir oldu. Karşıdan araba geldiğini önceden gördüğüm halde, o an bunu unutup, istek dışı bir hareketle arabanın yönünü yola doğrulttum. Fakat savrulmanın etkisi ile kendi şeridimizden karşı şeride geçmiştik ve gelen kamyona kafadan çarptık.
Arabada bulunan ben dâhil yedi kişiden hiç birine önemli bir şey olmadı. Sadece önde oturan kardeşim kırılan camlardan yaralandı ve bir miktar kan kaybetti. Diğer araçta ise kimseye bir şey olmamış, ertesi sabah aracını tamir ettirip yoluna devam etmişti.
Benim arabamın sağlam yeri yoktu bu nedenle hurdaya gitti. Karakol komutanının ifadesinde;
---O virajda oluşan kazlardan hemen hepsi ölümle sonuçlanıyor, sizin kazada kimseye bir şey olmaması çok garip geldi bana. Arabaya baktıkça kurtulmanızın büyük bir mucize olduğu ortada. Sizleri Allah korumuş.
Kaza epeyce şiddetliydi ve buna rağmen Azrail bizlere yaklaşmamıştı. Yaratıcının verdiği ömür elbette zamanı geldiğince bitecektir. Lakin dua almak, gönül kazanmak, insanı sevindirmek gibi güzel hasletlerin, insanları pek çok beladan, kazadan ve musibetten koruduğu da dinimizce bilinen bir gerçekti.
Aylarca rüyalarımda, düşlerimde hep bu kazayı görür, zaman zaman korkardım. Kullandığım araba ikinci eldi ama iyi bir arabaydı. Lâkin bu arabadan ürküyor, sanki her an bir kaza yapacağım korkusu taşıyordum. Korkularım ve kâbuslarım gerçek olmuştu. Kazadan sonra, bir daha o korku dolu düşleri görmedim ve bir başka arabamdan da bu kadar çok ürkmedim. Hani derler ya altıncı his diye. Tarifi imkânsız bazı duyguların, yaşandıkça gerçek olduğuna kanat getirdiğim olmuştur. Tıpkı bu hikâye de olduğu gibi.
Mehmet Macit
1997 yılı Tosya
Anılarımdan
13.02.2013
Samsun