3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1126
Okunma
İçimizde bin yıllık ayrılık şarkıları var söylenmeyi bekleyen ve ne zaman kanatlansak göğe, başaşağı düşüren.
Şimdi sen bulutların efendisi edasıyla yağıyorsun üstüme. Düştüğümde kaldırmak için, her seferinde düşürmen gerek beni, değil mi?
Ben o şarkıların varlığından çoktan haberdardım aslında. Mantığımı susturup , sağır etmiştim kendimi gerçeklere. Suçluydum katlettiğim gerçekliğin gözünden bakınca.
Kalbime sorsan masum.
Ellerin barut kokuyordu ve ben seviyordum namluya sürülecek mermilerin içini doldurmayı, kahretsin!
‘’Bir namlunun ucuna konmuşum bilmeden
Tetiği çekenin eline öleceğim’’ demiştim ya bir şiirimde, yalan. Biliyordum durduğum yeri.
Tetiği çekeceğinden emin değildim sadece. Yani baştan sona yalandı kurgu.
Doğru olmadığını bildiğin şeyleri dinlemenin ayrı bir zevki vardır sevgili okur! Karşındakinin nereye kadar gideceğini merak edersin. O uçarken sen de havalanırsın onunla birlikte. An’a kaptırırsın kendini. Hoşnutsundur düş aleminde kanat çırpmaktan. Ummadığın bir anda kanatların birbirine dolanıncaya kadar!
Düşüşler çift kişiliktir haliyle.
Yalnız sen bilincindesindir düştüğünün, o uçtuğunu sanmaktadır. Ziyanı yoktur.
Düş alemi, evrenin farklı bir boyutunda yer aldığından, gerçeklikle çarpışması mümkünatsız görünür fakat muhtemeldir.Zaten düş obezlerini bekleyen en büyük tehlike o küçük ihtimalin gerçekleşmeyeceğini düşünerek rahat hareket etmeleridir. Düşlerin sınırlarını zorladığında, kapının açılmasını kollayan pazarlamacılar kadar sinsi ve ısrarcı olabilirler. Hayatına sızmak için iğne deliğinden geçer, sonra hormonlanmış karpuz gibi büyürler, büyürler. Hele yataklarını sevdilerse, hareket alanı bırakmazlar yaşam alanında. Elini sallasan düşüne çarparsın, düşün sana. Bu çarpışmalar iki atomun çarpışması kadar tehlikelidir.Çarpışırlarsa ne mi olur? Füzyon olur mesela. Enerji patlamaları yaşarsın. Güneşin yıllardır yaşadığı öfke krizleriyle salıverdiği enerjiyle başa çıkamaz yanarsın. O, adı üstünde düş olduğundan tuzu kurudur. Her daim kaçacak deliği hazırdır. Ve tekrar hatırlatırım: iğne deliğinden bile geçebilir.
Dikenli tellerle çevrilmeyen sınırları farketmek dikkatli ve şüpheci kişiler için sorun değilken, ‘’su akar yolunu bulur’’ mantığıyla hareket eden rahat karakterdeki insanların rahatının bozulması an meselesidir.
Düşlemenin içindeki ‘’le’’nin firarı yere kapaklanmanızı garanti eder.
Yerle buluşmanız morluğu...
Yanmayı son ve en kötü seçenek olarak aklınızda tutmanızda fayda vardır.
sözün özü şudur:
Siz siz olun; düşünüzü fazla şımartmayın.