1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1314
Okunma

Yarımken her şey, nasıl tam olabilir bir insan. Acımasın, kabuk bağlasın dedikçe nasıl da direnç gösterisi gösteriyor bedenimiz, daha çok acılara daha çok yaralara nasıl da kucak açıyor böyle…
Bırakıp gitmek her şeyi geride koyarak. En sevdiğimiz, sevdiklerimiz hatta vazgeçemem dediğimiz alışkanlıklarımız. Ne kadar uzaklaşabiliriz, kaç şehir kaç mevsim, kaç fırtınaya yenik düşmeliyiz ki unutup her şeyi en baştan yaratabilelim. Başka bir yerde başka bir hayatı, başka duygularla başka alışkanlıklarla ne kadar barınabiliriz. Yaşayabilir mi insan, kendi olmadan bir başkasını…
En olmadık yerden en olmadık zamanda fışkırıyor yaranın içindeki kan durdurmaya yetmiyor işte insan yetemiyor kendine bir başkası sarsın istiyor o yarayı, nasılda muhtacız bir başkasına neden yetemiyor ki insan kendine, ah ömür ah hayat ah zaman ah dünya sen nasıl bir düzenin oyuncağısın ki bizi bu hale getiriyorsun…
Kapkara bir geceyi nasılda kabullenmiş ay, ışığıyla nasılda aydınlatıyor onu. Kıskanmamak elde mi gecenin koynunda ki ay’ı. İnsan da bütün hatalarına rağmen kabul görebilir mi sevdiği tarafından. Bilseydi o da ister miydi hala benimle olmayı?
Her soru ne kadar da cevapsız. Ne yöne dönsek uçurum…