20
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2923
Okunma

Bayram ya da seyran değildi. Cuma da değildi…O halde millet niçin akın akın camiye doğru koşuyordu. Acaba kandil günlerinden biriydi de benim mi haberim olmamıştı.İyi de daha Mevlit Kandili geçeli kaç gün oldu.Bildiğim kadarıyla öyle iki hafta üst üste kandil de olmazdı.
Camiye doğru koşan bir çocuğu durdurup sordum:
-Evlat hayırdır.Bu millet niçin akın akın camiye koşuyor?
-Amca lokma dağıtıyorlar.O yüzden… Millet kuyruğa girdi…Haydi sen de koş da kap bir kase lokma.
Lokma…Yani tatlı…Aman Allah’ım...Durur muyum hiç...Aslı Çakır Alptekin oldum adeta.Uçuyorum.
Cami avlusuna girdim ki ne göreyim..Ana baba günü…Bir tarafta bir kase lokma kapmak için sıraya girmiş bir sürü müstakbel diyabet hastası, öte tarafta siyahlara bürünmüş kadınlar, takım elbiseli beyefendiler , mahşerî bir kalabalık.
Erkekler göğüslerine göğüslerine yumruk indirip yaka mintan yırtarken kadınlar zılgıt üstüne zılgıtlar çekerek saç baş yoluyorlar.
Belli ki çok ünlü, çok sevilen biri fena aleminden bekâ alemine yatay bir vaziyette geçiş yapmış. ‘’ Hay Allah’ım Ya Rabbim..Kim ola ki acep? Amaaaannn..Bana ne yahu kimse kim…Ben yiyeceğim lokmalara bakarım.’’
Girdim kuyruğa..Vatandaşın biri eline alıyor cıvık bir hamur . Onu nasıl beceriyorsa bir sıktırıyor, pat diye kızgın yağın içine düşürüyor. Bir başkası yağda kızaran hamurları alıyor soğuk şerbetin içine atıyor cozzzz sesleri arasında…Daha sonra şerbetin içinden çıkarılan tatlılar şerbetleri aka aka kaselere dolduruluyor…Tatlıların şerbetleri öylece nazlı gelin misali süzülürken ben de Pavlov’un deney köpeği gibi salya akıtıyorum.
Kuyruk giderek eridi..Sıra bana gelmişti ki bir anons.
-Lütfen lokma dağıtımını kesiniz…Rahmetlinin cenaze namazı kılınacak…
‘’Ulan etmeyin, eylemeyin, namazı az sonra kılın. Rahmetlinin acelesi yok nasılsa’’ diye bağıracağım neredeyse. Öyle ya…Rahmetli ‘’ Aşkolsun size..Ben burada öte aleme gidiyorum, siz oturmuş lokma yiyorsunuz. Teessüf ederim ‘’ diyecek değil ya…Lokmaları yiyelim hayırlısıyla yollarız nasılsa…Evel Allah bu güne kadar kimi bıraktık ki musalla taşında?
Yok arkadaş…Bir insan kısmetsiz olmaya görsün…Tam sıra bana gelmişken kestiler lokma dağıtımını…
Bir anonsa daha yapıldı. ‘’ Er kişi niyetine’’…’’Hımmm demek ki rahmetli erkekmiş. Bari namazını kılalım.’’
Millet saf tutmaya başladı…En önde bir imam..Arkasında beş tane daha imam..Onların arkasında ise erkekler saf tutuyor. Namazı kıldıracak hoca baktı ki sesi arka taraflarda pek duyulmadı. (Zira o taraflarda bazıları pastoral şiirin izdüşümsel içe vurumu üzerine muhabbeti koyulaştırmışlardı.) Daha yüksek sesle ‘’ Er cişi Niyetuneeeee deduk daaa..’’ diye bağırdı. Dışarıdan, tamamen o grubun dışından bir amca da seslendi: ‘’ Erkek olduğundan emin misiniz? Sakata gelmesin mefta ‘’ Gruptan kır saçlı bir amca öfke ile baktı o diğer amcaya. Tombulca..Ama baya tombulca bir bayan kollarını sıyırarak bu densiz adamın üzerine yürüdü. Adam, ebesininkini öz be öz görecekti.Sert bir Sarı kayaya çattığını anlamıştı…Tırstı. Sarı saçlı,mavi gözlü genç bir kız tutmasaydı destini, bir meltem gibi ılıkça sakinleştirmeseydi tombul bayanı adamı lime lime edecekti orada.
Bir başka bayan buğulanan gözlüğünü sildi. ‘’Hayat İşte…Işığı ne zaman sönecek insanın belli olmuyor…Lokmanı ben dökecektim tamam da niçin bu kadar acele ettin ki?’’ diye sordu. Gülüyor muydu, ağlıyor muydu anlayamadım.
Sonra bir başka bayan da konuştu: ‘’ Gözün Aydın,,.9 Kere Gözün Aydın değerli dost…Bak sevenlerin hep yanında ‘’ dedi.
İmam üçüncü kez ‘’Haçan Er cişi niyetune’’ demeseydi belki yatsı namazına bile kaldırılamayacaktı o cenaze.
İmam daha sonra başladı: ‘’ Allah için namaza, meyyit için duaya, Uydum dört tekbirle kılınan cenaze namazı için hazır olan imama’’
Arkadan gelen mis gibi kızarmış hamur, yani dört rekat sonra ulaşacağım lokma tatlısında olaraktan uydum imama.
Cenaze namazı bu ne olacak ki..Beş dakika bile sürmedi.
Daha sonra İmam sordu tabii ki?
-Rahmetliyi nasi pilirdunuz?
Cemaat toplu olarak
- Haa..haaa..haaaaaaa.
Şaşırmıştım..İlk defa böyle bir cevap görüyordum cenaze namazı cemaatinden
-İmam bir daha sordu.
-Ula olmayi poyle…Pi taha sorayrum? Rahmetliyi nasi pilirdunuz?
Cevap yine aynı:
-Haaaa…Haaaa…Haaaaa.
İmam da olsa insanın da sabrı bir yere kadar…Onun da tepesi attı sonunda.
-Ula size sorayrum..Ha pu pok yiyenu nasi pilirdunuz?
Millet artık iyice makaraları koyuverdi…Allah Allahhh..Yahu kim bu mefta? Millet sanki cenazede değil komedi tiyatrosunda.
Arkadaki beşli imam grubundan bir başkası sordu bu sefer.
-Cemaat-i Müslimin..Ne gülüp durusunuz? Deyiverin bakem? Irahmatlıyı nası biliveridiniz?
Millet imamların şivesine mi gülüyordu? Hiç sanmam…Bu işin içinde bir iş vardı ama ne? Yahu işi bitirseler de gidip lokmamızı yesek.’’ Diye düşünürken üçüncü imam sordu:
-Rahmetliyi nasıl bilirdiniz cemaat?
Cevap geldi:
-Çok komik bilirdik.
-Yahu olmaz…Olmaz be muhteremler…’’ İyi bilirdik ‘’ diyeceksiniz
Kır saçlı, efe görünüşlü amca cevap verdi:
-O senin dediğin normal insanlar için..Bu Sami…Onun için denebilecek tek şey var : ‘’ Çok komikti’’
Anaaaaa…Adamın adı Sami’ymiş ya…Vah adaşım vah.
Hani imam günahtır falan demese ebedi billah gülüp duracak millet… Sonunda ‘’ iyi bilirdik ‘’ dediler topluca. Daha sonra haklarını helal ettiler. Kır saçlı, efe görünüşlü amca bir komutan edasıyla seslendi ‘’ Bekirler, İsmail ve Ziya… Haydi sırtlayın bakalım cenazeyi.’’
Cenaze sevenlerinin omuzları üzerinde öte alem yolculuğuna giderken ben de hemen lokma tatlısının önünde en ön sıradaki yerimi alaraktan beklemeye başladım. Nihayet lokmalar boğazımdan mideme doğru yolculuk etmeye başladıktan sonra da dua ettim Rahmetli için:
-Ruhun şâd olsun Sami…Lokman çok güzel olmuştu.