Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
bluecould
bluecould

KENDİMLE GÖZ GÖZE GELDİM

Yorum

KENDİMLE GÖZ GÖZE GELDİM

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

602

Okunma

KENDİMLE GÖZ GÖZE GELDİM




"Ayna ayna söyle bana kim güzel bu dünyada" ?Her ayna evimizin efendisi olduğu için "sen" diye cevap verir...Bu sabah aynaya bir farklı gözle baktım...ne makyaj yapmak için, ne kırışıklıklarım için, ne de göz
altı torbalarımı kontrol etmek için...zaten asla öyle problemlerim de olmamıştır...

Yüzler yaşın en güzel sunumudur bence...Düşünsenize yaş olarak
yolu bir haylice almanıza rağmen, batox’lu, mimiksiz bir surat nasıl bir ifade biçimidir?Hatta öyle suratlardan hep korkmuşumdur...duyguyu göstermeyen, yalıtımsız bir surat yani...

Bu sabah aynaya baktığımda, kendimle ilk kez göz göze gelmenin değişik bir duygu olduğunu gördüm...Önce muzur bir yanım, göz kırptı diğer gözüm ise buhar yaptı...Aynı anda iki değişik bir duyguyla aynanın karşısındaydım işte...Bendim ve EVET
<<sensin kızım>> dedim...

Hani kendini masaya yatırmak gibi bir şey...Hani kendi sorgulamanın başladığı süreçle bitişi arasında ki dehşet süreç...Çocuk
yaştan beri ufak tefek pembe yalanların arkasına sığınırız...ilk önce;
<<ben görmedim>> <<ben yapmadım anne>> daha sonra<<elektrikler kesikti, ders çalışamadım öğretmenim>> <<öğretmen bana taktı>> <<bu kız beni kıskanıyor, çekemiyor>>
<<arkadaş kurbanı oldum>> <<sevgilim beni başkasıyla aldattı>>
<<hayat bana istediklerimi sunmuyor>>

Haftanın istek parçaları gibi oldu ama bu sözler yılların vazgeçilmez
sözlerinden kesitlerdi...
Acaba bu soruları bilinçli yaşlarda nasıl cevaplarız...<<canım çalışmak istemedi ve çalışmadım>> diyebilirmiyiz...?hayır hala bir cevap
bir neden buluruz...İçimizde bir mahkeme oluşturmak bazen kendimizi tanımak adına ve rahatlamamız adına en güzel yöntem diyenlerinizdenim...
En büyük katılığı, acımasızlığı başkasının yapmasına izin vermeden
kendimiz yapmalıyız bence...

Bir nevi soru cevap oyunu...Kendinle barışık olma durumu,kendini
sevme ve kendine acımama durumu...Hatta kendimizden kaçmamak,
kendimizden bir soru daha fazla sormak ve dilenmek anlamında....

Kimim? Neyim?Ne yapıyorum?Ne yapacağım?Nereye gidiyorum?
Kıskançmıyım?Megolamanmıyım?Küstahmıyım?Yalancımıyım?Şımarıkmıyım?Ne kadar bu duygulardan bende var?Ne kadarım?

Acaba bir sevgili neden başka birini bulma isteği içine girer ?
bıkmak mı? neden ? Neyin dozunu kaçırdım acaba? ben ne kadar dürüsttüm ? ve onun yanında ne kadar ben bendim...
Ya da ona hiç içimden geldiği gibi davranabildim mi?Örneğin yolda içimden geldiğince sarılıp bir kez öpebildim mi? yoksa her şeyi içimde yaşayıp ondan mı bekledim?ihtiyaçlarımızın sıralamasında hangimiz en ön sıralamalardayız ?

Belki de hiç konuşacak vakit bulamamışışızdır? öyle ya...öyle
çok yoğunuz ki ...gümbür gümbür çalan müzikleri dinlerken, onca kalabalığın içinde yalnız kalmayı unutmuşuz...güzel güzel giyinmişiz
bir bakıma karizma yerinde, imaj maker yerinde yani...Ve sevgilimizi yanımıza almışız, dalmışız o meşhur kalabalıkların içine ...sevgilimizi eğlendirmek boyun borcu der gibi, çılgınlar gibi eğleniyoruz...Oh my got! durumları yani...

Çok güzel donanmış bir sofra, çok kaliteli bir ortam ve sözler
havada uçuşuyor...Herkes söze <<ben>> diye başlıyor...puanlar toplanıyor...marka olan her şey sıralanıyor...haftanın en çok satılan
kitaplarının adlarını bilmeyen yok...
Mükemmel bir ortam kimsenin sıkıntısı yok, ancak tek bir sorun var ki oda<<üstadım! otamlar ne kadar değişti, herkes sanal olmuş>> diye konuşuluyor...İşte o an o şık donanımlı sofrada sanki çok önemli bir meseleyi çözmüş gibi o güzelim masanın örtüsü yere iniyor
ve çıplak bir masanın görünümü başliyor...Herkes söze evet demek yarışı içinde...ancak biri daha biraz önce<<arabam olmadan çıkamam
kendimi donanımsız hissediyorum>>demiş ve unutmuştu...

O an yaya gidenlerin, bir simidi zor alanların vay haline...<<donanımsız>>sözcük sözlükten çoktan silinir...sözlükte
sözcük bile kalmaz...ve boğazında ki hiç inmeyen bir yumruyla, izlemeye devam edersin...


Hep kendimizin önemli olduğunu düşünürüz...hep acı çektiğimizi
anlaşılamadığımızı...Bu üç soruyu hiç karşımızdaki kişi için düşünmeyiz...
Karşımızdakine sadece sevdiğimizi söyleriz...sevdiği bir hediyeyi alırız...birazcık sorunlarını öğrenmeye çalışırız...ilgilenmek adına ve sonrasında görevini yapmış bir kahraman gibi ondan bir şeyler almanın beklentisinde bir yolculuk başlar ve sonu gelmeyen bir yoldur o...

İŞTE biraz önce ayanaya baktığımda;
biraz kıskanç yüzümü gördüm niyemi?Hep güzel bir resim yapabilmek
istemiş ve kabiliyetsizliğime sığınıp uğraş vermemiştim....bu sadece biri
Yine biraz önce megolamanlığımı gördüm, niye mi?Hep kendi kurallarımı ve doğrularımı sevdim...bunun ikincisi yok

Ve yine biraz önce biraz olsun küstah yanımı gördüm? niyemi hala kendimi ti’ye alabiliyorum...buda bu konuda ki tek örneğim...
Ve tabiiki de yalancıyım ve bu da tamamen kendime karşı yaptığım yalancılıklar yani kendimden kaçmak gibi, kendimden ötelere sığınmak gibi...
Ve şımarıkmıyım dedim? Evet belki şımarıcak vaktim olmadı ya da şımartıcak bir insan bulamadım ama eğer olsaydı, şımartılmayı yaşamak isterdim ve içimde ki bu duyguları kısa süreçte bir ayna daki ben ile ama gerçek ben ile ve öz eleştiriyle gördüm...

Ve<<ayna ayna söyle bana hala güzelmiyim>> bu dünya da
demekten kendimi alamadım...Ve yine bir şarkı geliyor dilimin ucuna
<<eyletmen beni, söyletmen beni, ağlatman beni aynalar aynalar>>
AH şu AYNALAR...


ayşe yayman
23.11.2006

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kendimle göz göze geldim Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kendimle göz göze geldim yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KENDİMLE GÖZ GÖZE GELDİM yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL