13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1731
Okunma

-Aysel…Kız nerelerdesin sen? Kaç zamandır yüzünü göremiyoruz.
-Konuşma benimle. Bir de dost olacaksın. En acı günümde seni yanımda görmek isterdim ama yoktun.
-Acı günün mü? Kız ne oldu? Bak telaşlandım şimdi.
-Telaşlanmış mış…Taa Antalya’daki panpişlerim bile duydu ama senin ruhun bile duymadı.
-Yahu insanı dellendirme. Ne oldu? Çatlatmadan anlatsana.
-Kızım öldü…Daha ne olsun.
-Kızın mı? Ayol sen ne zaman doğurdun? Kızın oldu da öldü? Daha bir hafta öncesine kadar hamile bile değildin.
-Bir de dalga geçiyorsun...Yazıklar olsun sana.
-Yahu vallahi dalga geçmiyorum… Ama şaşırdım hani. Ne kızı? Ne erkeği? Babası kim kızının? Kafamı karma karışık ettin.
-Öf be Fatoş…Ne kadar odun kafalısın. Kızım diyorum anlasana…Fifi öldü.
-Hay Allah iyiliğini versin. Kız, köpeğim öldü desene..Yüreğime inecekti az kalsın.
-Ona köpek deme…
-Köpek değil de bebek mi diyeyim? Köpek işte ...Alt tarafı bir köpek…
-Köpek sana benzer anladın mı? Konuşma benimle bir daha.
Aysel telefonu pat diye kapatınca Fatoş anladı yaptığı hatayı. Demek ki Aysel’in o çok sevdiği, ‘’kızım kızım’’ diye yere göğe koyamadığı köpeği Fifi ölmüştü. Hani için için bu habere oldukça sevindi. Çünkü o, köpekten çok korkardı ve sırf bu yüzden - çok sevmesine rağmen- Aysel ile sık sık görüşemezdi. İyi de şimdi Aysel’i iyice kızdırmıştı. Onun gönlünü almalıydı. Tekrar telefonu çaldırdı ama Aysel açmadı.
Aysel kolayca terk edilebilecek bir arkadaş değildi. Çok çok güzel ve alımlı bir bayan olduğu için erkekler onun etrafında pervaneydi. Aysel sayesinde kendisi de dahil bir sürü bayana erkek arkadaş çıkıyordu…Tabii ki en yakışıklıları Aysel’in olmak şartıyla...Olsun ..Razıydı Fatoş…Tamamen erkek arkadaşsız kalmaktansa Aysel’in sofrasında artık kemik yalamaya razıydı.
Şimdi yapılacak en doğru şey Aysel için yeni bir hayvan oğlu hayvan bulmaktı. Ama ne yapıp edip onu köpeklerden uzak tutmalıydı..Durdu düşündü…’’ Bir kedi…Evet ona bir kedi almalı…Kızının acısını bir kedi ile dindirtmeli ‘’ diye düşünerek en yakın pet - shopa doğru yürüdü…
O ürkütücü arkadaşlarından Teoman’ı birden karşısında gören Abdulgaffar’ın adeta kanı dondu. Bu heriflerden aslında zerre kadar hoşlanmıyordu ama biricik aşkı Bengü ile yakın olabilmek için bu itlerle düşüp kalkmak mecburiyetindeydi. Bengü, içinde Teoman’ın da bulunduğu garip bir gruba dahildi çünkü.
Teoman suyu sıkılmış limon gibi bir gençti. Ruhsuz, şekilsiz, canlı olduğuna bin şahit gerektiren mezar kaçkını biriydi. Hoş grubun diğer kız ve erkeklerinin de ondan farkı yoktu ya…Bir tek Bengü hariç.
Teoman iyice yaklaştı Abdulgaffar’a.
-Bana bak Berke..Bize en kısa zamanda bir kedi lazım.
Abdulgaffar o gruba katılabilmek için memleketi dahil her şeyi gizlemişti. Aslen Bingöl’lü olduğu halde İstanbul’lu olduğunu söylemiş , kandini de Berke olarak tanıtmıştı.
-Oğlum madem kedi lazım tam yerindesin. Burası Pet- Shop unuttun mu? Bastır parayı al kediyi.
-Olmaz para verip alınca olmuyor.
-Ne olmuyor?
-Ayinin şartları yerine gelmiş olmuyor.
-Ne diyorsun sen yav..Ne ayini?
-Oğlum senin haberin yok mu? İki hafta sonra ayin yapacağız. Hani şu boş ahşap konak var ya orada.
-Eeee...Bunun kediyle ilgisi ne?
-Kedi kurban edeceğiz.
-Kediden kurban olmaz…Geviş getirmiyor çünkü.
-Sen salak mısın yoksa tipin mi öyle? Oğlum biz o yobaz takımı gibi Allah’a mı kurban adıyoruz ha? Bırak onlar ne keserse kessin. Biz Lucifer’e kurban adayacağız.
-Yani Şeytana
-Yav seni kim aldı gruba…Şeytan yok…Lucifer var. O kelimeyi bir daha ağzına alma.
-Tamam tamam…Benden ne istiyorsun?
-Oradan bana bir kedi ver…
-Oğlum varı yoğu bir tane kedi var dükkanda. Sokaklardan bulsanıza.
-Sokaklarda kedi mi kaldı? Yarısını belediye ortadan kaldırdı, yarısını da biz kurban ettik.
İşte tam o anda Fatoş da pet shopa bir hayli yaklaşmıştı.
-Lan gavatlar şeytan için kedi keseceklermiş.
-Ne diyon hacı…Kimmiş o şeytan için kedi kesecek olanlar?
-Kim olacak?...Şu dükkana giren siyahlı sapık var ya o.
-Şu ölü kılıklı piç kurusu mu?
-Evet o..O namussuz Kemalist.
-Haydaaaa..Yahu herif belli ki satanist. Kemalistlikle ne ilgisi var.
-Bütün satanistler zaten Kemalist’tir..Nerede bir dinsizlik varsa bu Kemalistlerin başının altından çıkıyor zaten.
-Sapık sapık konuşma. Ne alaka şimdi. Neyse…Nerede yapacaklarmış bu ayini?
-Şu boş konak var ya orada...İki hafta sonra.
-Vay namussuzlar vay… Eee ne yapmayı düşünüyorsun? Polise bildirecek misin bunları?
-Yok polise ne gerek var. Bizim aczimendi grubunu toplayıp bunlara temiz bir sopa çekelim bak bakalım bir daha şeytanı ağızlarına alıyorlar mı?
Fatoş dükkandan içeri girerken sakallının yanından ayrılmış olan Rıfkı Amca da kahveden içeri girdi.
-Selamünaleyküm millet.
-Ve Aleyküm selam Rıfkı abi. Gel otur…
-N’aapıyorsunuz bakalım.
-N’aapacağız..Gördüğün gibi taş döşeyip kağıt kaplıyoruz..İş güç işte.
-Gerçek manada şeytan taşlamaya ne dersiniz?
-Haaa haaa haaaa….Mekke’ye mi götüreceksin bizi?
-Yok yok…Mekke’ye gitmeden şeytan taşlamaktan bahsediyorum.
-Yahu Rıfkı abi…Mekke’ye gitmeden şeytan taşlanır mı?
-Ulan oğlum şeytan sadece Arafat’ta mı? Her yer şeytan dolu. Hem de burnumuzun dibinde.
-Abi bilmece gibi konuşma da ne diyeceksen açık açık de.
-Diyeceğim o ki eğer kabul ederseniz çok yakında bir taşla iki kuş..Pardon iki şeytan birden yakalayacağız… Birinci şeytan, şu şeytana tapan satanistler…İkinci şeytan da Atatürk düşmanları. Var mısınız?
-Varız ki hem de nasıl varız…Sen yeter ki yerini ve saatini bildir.
-O iş kolay…Siz şimdiden şöyle vurdun mu kırılmayan cinsinden ve de budaklı tarafından soplar hazırlayın.
Fatoş dükkandan içeri girip doğruca Abdülgaffar’a yanaştı.
-Şeyyy..Ben bir kedi alacaktım.
-Ablacığım elimizde bir tane Ankara kedisi kaldı vereyim mi?
-Tamam…Şöyle güzel bir paket yap…Üzerine de ‘’ Aysel’e en derin sevgilerimle ‘’ yaz…
-Ablacım...Kedi bu…Pasta değil…Kedi paket yapılmaz…Ama istersen bir kutuya koyayım.
-Ay…Dur bakayım dur...Tanıdım seni. Berke değil misin sen?
-Evet de..Nereden tanıyorsun beni?
-Ben Begüm’ün ablasıyım. Onun facesinde görmüştüm resmini.
-Yaa..Öyle mi? Çok memnun oldum. Begüm ne yapıyor? Bir haftadır ne telefonlara cevap veriyor ne de facede, msn de görünüyor? Rahatsız filan mı?
-Hem de ne rahatsız. Salak kendini tamamen din işlerine verdi. Bir haftadır evde namaz kılıp duruyor. Saçını, başını bir ambalajladı ki sorma.
-Tesettüre girdi yani?
-Evet maalesef…
Teoman da Abdulgaffar da donup kalmışlardı. ‘’Begüm ve tesettür…Tesettür ve Begüm…Olamaz… ‘’ diye düşündüler.
O gün herkesin kafasında ayrı bir düşünce vardı.
Aysel kendisine gelen bu yeni ‘’kızı (!)‘’ dolayısıyla çok mutlu oldu.
Fatoş Aysel’i kaybetmediği için mutluydu. Yani erkek arkadaşsız kalmayacaktı.
Abdülgaffar Berke’likten tekrar Abdülgaffar’lığa dönüp Begüm’e kendisini olduğu gibi tanıtmak ile tanıtmamak arasında gidip geliyordu. Ama Begüm’ün doğru yola girmiş olması dolayısıyla mutluydu.
Teoman Begüm’den dolayı bir şok yaşıyordu ama aradığı kediyi bulmuştu..Onu Aysel’den çalmak hiç de zor olmayacaktı. Teoman da mutluydu.
Sakallı , iki hafta sonra bolca Kemalist (!) döveceği için heyecanlıydı.
Rıfkı Amca ve kahve cemaati ise iki hafta sonra bol miktarda yobaz ve aynı anda satanist dövecek olmaktan dolayı mutluluk içindeydi.
Velhasılı kelam herkes mutluydu.
*
İki hafta sonra…
Mutlular:
Aysel kaybolan kedisine kavuştuğu için çok mutluydu.
Fatoş , Aysel mutlu olduğu için mutluydu.
Begüm Abdülgaffar’ına kavuştuğu için mutluydu.
Abdülgaffar, Begüm’ü kaybetmediği için mutluydu.
Rıfkı Amca ve kahve cemaati şöyle doya doya yobaz ve satanist dövdükleri için mutlulardı.
Mutsuzlar:
Sakallı ve grubu için çok fazla değişen bir şey olmadı. Bir kaç hafta kafalarına sarık yerine sargı bezi sardılar.
Teoman’ın grubu da artık sakallı ve grubuna benzedi. Onlar da kafalarını sardılar bir süreliğine...Tabii ki sargı bezleriyle. Sonraki günlerde ise bir daha siyah renkli mendil bile kullanmadılar. Tıraşlarını hiç ihmal etmediler. Hatta pek çoğu metro seksüel bile oldu. Teoman , girdiği bir yarışmada ‘’en güzel erkek’’ ödülünü aldı.
En güzeli de artık mahallede kedi sesi duymaya başladık…