3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
755
Okunma
Ülkede din düşmanlığı yapmanın, İslamiyete her fırsatta saldırmanın dayanılmaz hafifliğine kapılan bir çok haber izliyorsunuzdur siz de basın yayın organlarında.
Bir kaç gün önce okuduğum bir haber, böylesi oynak, kaygan bir zeminde dur durak bilmeyen manüple haberler merkezi bir gazetemizde Mehmet Akif hakkında çirkin beyanların yazıldığını okudum...
Demek ki sıra artık Mehmet Akife kadar geldi, "Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal"
sözlerinin yazarı," Hak" savunuculuğu yapmak ile suçlanıyor.
"Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber
Sana aguşunu açmış duruyor peygamber"
derken meğer Akif mürtecilik yapıyormuş?
her şiirinde olduğu gibi, İstiklal marşına da Hakk, Allah, Tapmak,iman,cennet,şüheda, şehit türü dini kavramları ustaca yerleştirdiğini söyeleyen zat kim dersiniz?
Doğu Silahçıoğlu
Peygamber Ocağı da denilen Silahlı Kuvvetlerimizden emekli olan, sonrasında da Cumhuriyet gazetesinde yazılar yazmaya başlayan emekli paşamız!!
Neler mi demiş Akif hakkında;
" Bugün coşku içinde okuduğumuz İstiklal Marşı’mızın 10 kıtalık tüm metnine ’Hakk’, ’ezan’, ’cennet’, ’iman’ gibi sözcükleri ustalıkla yerleştirmiş, ama bir tek Türk sözcüğü için yer bulamamış ümmetçi Mehmet Akif’in yeni ardılları, onun ’Türk, Arap’sız yaşayamaz. Kim ki yaşar der delidir!.. Arab’ın Türk ise, hem sağ gözü hem sağ elidir!..’ dizelerinde belirttiği yoldan giderlerken, beraberlerindeki milliyetçiler gerçekleri göremediler!.. Vasiyetinde (4 Mayıs 1941) Arapları yeni düşman, Amerikalıları yarınki düşman olarak niteleyen Türk milliyetçisi Nihal Atsız’ın yolunu terk ettiler!.. ’Ulusçuluk güden, ulusu için savaşan ve ölen bizden değildir’ diyen ümmetçilerin peşine düştüler!..’
"Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda" diyen Akif yani,
"Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" diyen Akif,
meğer ki
"Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" derken
son Türk evladı nefesini verene kadar alsancak dalgalanır diyen Akif, Peygamber Ocağından çıkıp da kendisine saldıracak paşamızı hesab edememiş..
İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmayanları dahi İhtilale sebep olarak gören bir kutlu ocaktan , nasıl oluyor da "İstiklal Marşı" yazarına bu denli kin besleyen, diş bileyen, gündelik siyasi çekişmelerin içerisinde alelade figüran muamelesini layık gören bir düşünce sahibi yetişebiliyor?
Nasıl oluyor da, bir milletin sembol olmuş kahramanlarından birisine, en önemlisine, milli şahlanışın en güçlü kalemlerinden Mehmet Akife böylesi bir saldırı yine emekli bir paşa kalemiyle üstüne yazılacak kağıt bulabiliyor?
O nasıl kalemdir ki, Akife dil uzatan satırlar için mürekkebini itekleyen zihniyetin parmaklarında, sayfalarında harakiri yapıp çamuruna bulamıyor da, gazete sayfalarından önümüze kadar ulaşmasına alet oluyor?
Aynı düşünce dünyasının Türklerin İslamiyeti kabulü ile ilişkili beyanlarını da okuduğunuzda ne türden bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu milletin çok daha iyi anlayacaksınız:
"’Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya’da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar. İslâmiyet’in yayılma süreci başında Arapların saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı. Türkler teslim oldular. Arap tarihçi İbn-i Dahak vahşeti şöyle anlatır: ’Katledilmeyen çocuk, ırzına geçilmeyen kadın kalmamıştı. Türkler diri diri yakılmıştı!’ Ne acıdır ki tarihin bu en büyük Türk soykırımı sistemli çabalarla unutturuldu. Kılıçla katledilen Türklerin İslam’ı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu. Sonradan bu gerçeği ifade eden milliyetçiler de ümmetçiler tarafından susturuldu!..’
Bu satırların yazarı da aynı kişi..
Yani kılıçla katledilen Türkler müslümanlığı zorla kabul etmişler, ileriki yıllarda ne hikmetse kılıç üstünlüğünü ellerine geçirip o Arap dünyasına hükmettiklerinde zorla kabul ettikleri müslümanlığı bırakıp yine şamanizme dönmemişler?
Kültürlerin savaşlar nedeniyle birbirini tanıdığı asırlarda elbetteki savaşlar dolayısıyla yaşanan ilişkilerin islamiyetin Türkler arasında kabul görmesinde etkisi olmuştur.Ancak kılıç zoruyla kabul gibi bir komiklik olabilir mi?1000 li yıllarda Anadoluya kadar uzanan Türkler hangi baskı altında İslam kalmayı sürdürüyorlardı diye kendi kendisine sormaz mı insan hiç?
Türkün İslamı kabullenmesini hazmedemeyen ve bu maksatlı ,Türkü İslamdan ayırmak, Türkün üzerinden İslam gömleğini çıkarmak için yakasından, yeninden çekiştiren sistemli, planlı bir uygulamaya hizmet edebilir ancak bu türden yaklaşım ve beyanlar.
Bakalım bu düşmanlıklar daha nerelere kadar, hangi kutsallarımıza kadar uzanacak.
"Yok artık, o değerlere de saldıran olmaz artık" söylemlerinde bakalım hangi yanılgıları yaşayacağız bundan sonra...
Bu milletin "İman dolu göğsü gibi serhaddi var" Akifim, rahat uyu sen..
"Kükremiş sel gibi bendini çiğneyip taşacak" iman sahipleri var..
"Ulusun, korkma" Akifim..
Gövdesini siper edip, hayasızca akınları durduracak,
Canını, cananını hüdaya teslim etse bile vatanını bırakmayacak,
Sıktığında toprağı, hayasızın yüzünde şaklayacak kan olmaya hevesli Mehmetler, Asımlar nesli bu nesil...
İmanını boğdurur mu hiç?