Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
sami biberoğulları
sami biberoğulları

AĞIR MESELELERE BASİT ÇÖZÜMLER

Yorum

AĞIR MESELELERE BASİT ÇÖZÜMLER

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1917

Okunma

AĞIR  MESELELERE  BASİT  ÇÖZÜMLER

AĞIR MESELELERE BASİT ÇÖZÜMLER

Öyle ağır ve bilimsel bir yazı olmamasına gayret göstereceğim iş bu yazının. Kendi üslubumca ve kendi aklımca anlatmaya çalışacağım niçin uzlaşamadığımızın nedenlerini.

Bendeniz bir öğretmen olarak derslerimde de hep böyleyimdir. Yeter ki bir yerinden yakalayayım konuyu. Hemen bir fıkra sıkıştırırım araya, ya da kıssadan hisse kabilinden bir şeyler. Böylece hem konu daha iyi anlaşılır hem de öğrencilerim dersten çıktıklarında ringden inen boksör gibi değil komedi filmi seyretmiş insan rahatlığı ile çıkar.

Neyse efendim biz konumuza dönelim. Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanlar olarak niçin birbirimizi yiyoruz? Mesele bu işte.

Öncelikle dangalaklığımızdan tabii ki.

Çam yarması gibi adamın biri yolda önüne bakarak yürümekte olan çelimsiz bir adama çarpmış. Çelimsiz adam kafasını kaldırmadan söylenmiş:
-Önüne baksana ulan dangalak…

Çam yarması hemen dönmüş ve adamın yakasını toparlayıvermiş.

-Sen bana dangalak dedin galiba..Şimdi söyle bakalım dangalak ne demek?

Çelimsiz adam bakmış karşısında iki iri ayı cüssesinde bir kütle var; dizlerinin bağı çözülmüş. Hemen kıvırmış.
-Efendim dangalak,sizin gibi güçlü, kuvvetli , arslanlar gibi delikanlılara denir. Maşallah…Maşallah Allah nazarlardan korusun.

Çam yarmasının hoşuna gitmiş bu övgü.

-Ohoooo...Ben neyim ki. Sen asıl benim babamı göreceksin. O benden çok daha dangalaktır.

Demek ki birinci sebep neymiş efendim: Dangalaklık… O halde yazalım. Toplumsal uzlaşı için

MADDE 1- TOPLUMSAL UZLAŞI İÇİN ÖNCELİKLE DANGALAKLIKTAN KURTULMAK LAZIM.

İstanbul Feth edilmiş…Artık şehirde yeniçeri askerleri dolaşıyor sokaklarda. Lakin yeniçeriler Rumlara gıcık…Özellikle de dükkan sahibi Rumlara…

Bir gün bir yeniçeri bir dükkana girmiş ve dükkan sahibine sormuş:
-Sen hangi millettensin?
Korkusundan neredeyse altına edecek olan dükkan sahibi Rum dayaktan kurtulmak için ‘’ ben Yahudiyim ‘’ demiş…Demesine demiş ama bir Rum’un yiyeceğinden üç dört misli fazla dayak yemiş yeniçeriden. Ağzı burnu darmadağın vaziyette sormuş.
-Yahu ben Yahudiyim dedim daha fazla dayak yedim. Yahudi ile alıp veremediğin nedir senin?
-Siz Hazreti İsayı çarmıha gerip öldürmüşsünüz.
-Yahu o dediğin tam 1453 sene önce olmuş bir olay.
-Olsuuunnn..Ben daha yeni öğrendim.

Görüldüğü gibi bizim memlekette de taa 1071 de sıkılmış olan bir kot var...Bazıları sıkılmış kotun davası peşinde..Neymiş efendim bu topraklar 1071 den önce de bazılarınınmış… O halde yazalım:

MADDE 2- SIKILMIŞ KOTUN DAVASI OLMAZ.

Efendim bizim memlekette Namık Kemal fıkraları vardır ve rahmetli Namık Kemal’in kemikleri sızlar o fıkralar anlatıldıkça..İşin aslı Namık Kemal değildir..Namı Kemal’dir. Yani sanırım adı ya da namı Kemal olan biri üretmiştir bu fıkraları…Neyse..İşte onlardan biri.

Osmanlı Devleti’nin ne yendiği ne de yenildiği savaşlardan biri sonunda barış masasına oturur İngiliz, Fransız ve Rus Devletleri ile birlikte Osmanlı Devleti de. Al takke ver külah pazarlıklar yapılır…Sıra Boğazlar konusuna gelir. İngiliz de , Fransız da Rus da Boğazların kendilerine verilmesini istemektedirler. Bizim elçilik heyetinin başı da kim olsa beğenirsiniz? Elbette Namı Kemal…

Sonunda Rus elçisi dayanamaz ve o ana kadar hep suskun olan Namı Kemal’e sorar:
-Yahu sen hiç ağzını açmadın. Senin düşüncen ne bu Boğazlar konusunda? Boğazlar Rusya’ya verilmeli değil mi?

Namı Kemal cevabı yapıştırır?

-Alma ağzına sakın Boğazların adını/ Sor anan Katerina’ya Baltacının baltasının tadını.

Gerçi Baltacı ile Katerina arasında balta sapı konulu bir muhabbet olmamıştır ama yine de bu ülkeden toprak ya da başka menfaatler talebinde bulunacak olanların görecekleri tek nasip balta sapı olacaktır. O halde maddemizi yazalım:

MADDE 3- TOPLUMSAL MUTABAKATIN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ENGELLERDEN BİRİ DE BAZI VATANDAŞLARIN BALTA SAPINA OLAN AŞIRI TEMAYÜLLERİDİR ( DÜŞKÜNLÜKLERİ YANİ ) İŞTE BU TEMAYÜLÜN ACİLEN TEDAVİ EDİLMESİ GEREKİR.

Adamın biri bir sürü suç işlemiş.Her zaman arkasında onu kollayıp gözeten babaları olduğu için de hep paçayı sıyırmış. Ama sonunda sular tersine akmaya başlamış ve yakalanıp yargılanmış. Lakin adam o kadar rahat ki..Malum eski alışkanlık.

Mahkeme, sonunda kararını vermiş: İdam…Hakim kalemi kırmış…Adam yine oldukça rahat..Hiiiç istifini bozmuyor. Derken efendim adamı alıp idam sehpasına koymuşlar. Adam gayet laubali bir şekilde ıslık çalıp etrafa bakıyor. Hakim ‘’Son arzun nedir? ‘’ diye sormuş. Adam umursamaz bir şekilde ıslık çalmaya devam ediyor. Hakimin tüm ısrarlarına rağmen adam son arzusunu söyleyeceğine ıslık çalmaya devam etmiş. Derken hakim ‘’ Madem öyle infaz gerçekleşsin ‘’ demiş ve adamın altındaki tabureye tekmeyi yapıştırmış cellat…

Adam başlamış sallanmaya. O anda da heyecanla elini kaldırıp bir şeyler söylemek istediğini belirtmiş. Hakim hemen infazı durdurmuş. Adamın altına tabure yeniden konmuş. İp boynundan çözülmüş. Hakim adamım son arzusunu söyleyeceğini beklerken adam şöylece bir boynunu ovuşturmuş ve:
-Yahu ne yapıyorsunuz siz? Delirdiniz mi? Az kalsın boğuluyordum…

MADDE 4- ÖYLE ÜÇ KURUŞA BEŞ KÖFTE YOK. Ş’AAPMIŞSAN HALİMEYİ ÇEKECEKSİN CEREMEYİ. VELHASILI KELAM HERKES ETTİĞİNİ BULACAK Kİ TOPLUMDA HERKES KENDİ KAFASINA GÖRE PLANLAR YAPIP KENDİ ZEVKİNE GÖRE DÜZENLER KURMAYA KALKMASIN. HİÇ KİMSE FIKRADAKİ ŞAHIS GİBİ KENDİSİNİ DOKUNULAMAZ ZANNETMESİN.

Bir yamyam kabilesinde büyük reisin beyaz bir çocuğu dünyaya gelmiş. Reis bakmış ki o kabiledeki tek beyaz adam misyonerlik için oraya gelmiş olan rahip…Hemen rahibi yakalatmış ve bağlatarak bir kazana atmış. Rahibin altındaki odunlar yanmaya ve kazandaki su ısınmaya başlayınca zavallı rahip başlamış yalvarmaya
-Yahu ben sana ne yaptım? Bu güne kadar kardeş kardeş yaşıyorduk. Bu gün ne oldu ki beni pişirmeye kalkıyorsun.
Reis cevap vermiş:
-Sen benim karımla beni aldattın.
-Yahu vallahi öyle bir şey yok. Bunu da nereden çıkarıyorsun?
-Boşuna inkar etme. Bu kabiledeki tek beyaz adam sensin. Benim bir çocuğum oldu o da beyaz…Bu nasıl iş?
-Sayın Reis…Bu , genlerle ilgili bir konudur…
-Ben genden menden anlamam..Sen benim karımla yattın düpedüz…Beni aldattınız..Bu beyaz çocuk da senin çocuğun.

Rahip bakmış ki papuç pahalı..Resmen rahip yahni olacak..O anda gözü ileride otlamakta olan kendisine ait koyun sürüsüne takılmış ve birden haykırmış.

-Yahu dur hele…Bak şu benim sürüde de bir sürü beyaz koyun var ama kuzulardan sadece bir tanesi simsiyah...Demek ki olabiliyor değil mi?

Reis telaşla adamlarına bağırmış.

-Rahibi hemen kazandan çıkarın.

Rahip kazandan çıkarılmış…Daha sonra reis rahibin kulağına eğilmiş:

-Bana bak rahip efendi…Sen bu siyah kuzu meselesini unutursan ben de beyaz evlat konusunu tamamen unutacağım tamam mı?

MADDE 5- TOPLUMSAL MUTABAKAT İÇİN ÇOCUĞUN RENGİNİN NİÇİN BEYAZ OLDUĞU DA KUZUNUN RENGİNİN NİÇİN SİYAH OLDUĞU DA UNUTULACAK. GEÇMİŞ GEÇMİŞTE KALACAK.

Aksi takdirde ne mi olur? Onu da anlatayım:

Temel ve sülalesi ile Tursun ve sülalesi denizi seyrediyorlarmış. Tam o anda bir martı süzülerek denize yaklaşmış ve tekrar havalanmış.
Temel- Martı ne da cüzel uçti…Kanadini da suya teğdirdi.
Tursun-Ula cüzel uçti da kanadi suya teğmedi.
Temel-Ula çör misun? Teğdi daaa?
Tursun- Asıl sen çörsin..Teğmedi.

Martının kanadı suya değdi mi değmedi mi tartışması sonunda iki sülale de çekmişler bıçakları girmişler birbirlerine. Temel ve Tursun dışında her kes telef olmuş. Her ikisi de mecalsiz kalan Temel ve Tursun ‘’Yeter ‘’ deyip kavgaya son vermişler.

Aradan yirmi sene kadar geçmiş..Bu arada ayrı ayrı şehirlere giden Temel ve Tursun yine karşılaşmışlar yirmi yıl sonra aynı deniz sahilinde. Birbirlerine sarılmışlar.Uzunca bir muhabbetten sonra :
Temel- Ula biz ne hamsi kafaliyuk daa..Martinin kanadi suya değdi mi değmedi mi tiye birbirimizi kırdık.
Tursun-He ula…Çok aptaluz çokkk.
Temel- He ula…Poşu poşuna öldi o kadar insan. Halbuki martinin kanadi suya teğmişti.
Tursun- Yok teğmemişti.
Temel-Ula teğmişti teyrum
Tursun- Teğmemişti ula…

Ve bıçaklar bir kez daha çekilir…

MADDE 6- ÖNEMLİ OLAN MARTININ ÖZGÜRCE UÇABİLMESİDİR. KANADININ SUYA DEĞİP DEĞMEDİĞİ DEĞİL. EĞER DİKKATLERİNİZ MARTININ UÇUP UÇMADIĞINDA DEĞİL DE KANADININ SUYA DEĞİP DEĞMEDİĞİNDEYSE BU KISIR DÖNGÜ SONSUZA KADAR DEVAM EDER.


Biliyor musunuz aslında bazı şeylerin çaresi çok basittir. Ama nedense çok basit olan çözümleri göremeyiz çoğu kez.

Vatandaşın birinin çok şiddetli bir şekilde başı ağrıyormuş. Doktor, hekim, üfürükçü, otçu, bokçu ne varsa denemiş adamcağız ama baş ağrısına bir türlü çare bulamamış. Sonunda Çok çok ünlü , ünü dünyadan taşıp diğer gezegenlere bile ulaşmış bir doktor bulmuş. Doktor adamı muayene ettikten sonra.
-Beyefendi bu baş ağrınızdan kurtulmanız için penisinizi azıcık keseceğiz .

Adam çaresiz..Kestirmiş ucundan azıcık. Baş ağrılarında kısmi bir azalma olsa da tamamen yok olmamış…Tekrar doktora gitmiş. Doktor bu sefer penisinin tamamen kesilmesi gerektiğini söylemiş. Adam bakmış ki bu ağrıyla yaşamak imkansız çaresiz kestirmiş penisinin tamamını. Artık rahatlamış…Baş ağrısı filan yok.

Derken efendim bu adam bir gün bir pantolon diktirmek için terziye gitmiş ve aralarında şöyle bir konuşma olmuş:
-Beyefendi..Ölçülerinizi aldım şimdi de bana söyler misiniz penisinizi pantolon ağının ne tarafında taşıyorsunuz? Yani sağda mı solda mı?
Adam şaşırmış tabii ki…
-Ne alaka? Nerede taşırsam taşırım. Bunun pantolon dikimi ile ne alakası var?
-Çok alakası var efendim. Yanlış tarafta taşırsanız şiddetli baş ağrılarına sebep olur.

Madde-7 BASİT VE ÇOK KOLAY ÇÖZÜMLER VARKEN PENİSİNİZİ KESTİRMEYİN EFENDİM.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ağır meselelere basit çözümler Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ağır meselelere basit çözümler yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
AĞIR MESELELERE BASİT ÇÖZÜMLER yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Mehmet Ziya Dinç
Mehmet Ziya Dinç, @siirlerinziyasi
17.12.2014 19:42:17
Hay sen çok yaşa!

İbretlik bir yazı

saygılarımla
ytulin
ytulin, @ytulin
30.9.2012 08:52:09
saygılar hocam çok çok güzeldi
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
25.9.2012 02:32:57
ya hocam.... sayfana çivilenip kalıyoruz....muhteşemdi.... saygılar sevgiler
bekir odaci
bekir odaci, @bekirodaci
24.9.2012 21:09:33
hocam güldük yazınızla ağlanacak halimize öyle bir hava yaratıyorsunuzki kavgaya giderken bile gülerek gideceğiz gibi çok güzel anlatımdı beğenerek öğrenerek okudum kaleminize bilginize yüreğinize sağlık kolay gelsin saygılarımla selamlar
zzeynepp
zzeynepp, @zzeynepp
24.9.2012 17:26:44
hocam bir yazı yazarken özellikle fıkra araştırması yapıyor musunuz :) ya da yapmıyorsanız bu kadar olay nasıl aklınızda kalıyor :) böyle iyi yazmayı nereden öğrendiniz :) hasılı kabartma tozu keki ne kadar kabartır :):)
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL, @fikret-tezel
24.9.2012 17:08:28
İlâhi Sami Hoca. Siz ölüyü bile diriltirsiniz anlattıklarınızla. gerçekten mizah üzerine pek fazla yok üzerinize..Tebrikler, selâmlar.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA, @erayozgorsarikaya
24.9.2012 16:10:05
Sayın Müdürüm
Bende hikaye anlatayım. Tilkinin biri tarla sahibinden tarlasından geçmek için izin istemiş. Tarla sahibi izin vermemiş yanındaki arkadaşı ''neden geçmesine izin vermedin altı üstü bir tilki geçecek'' demiş. Tarla sahibide arkadaşına ''Tilkinin geçtiğinde değilim yololmasından korkarım'', demiş.

İkinci Hikaye ise

Ayrık otu bir bahçeye gelmiş bahçedeki ağaca, ''Bahçenin bir ucunda da ben dursam olurmu'', demiş. Ağaçbakmış kuru bir çöp gibi sopa bundan ne olacak ki ne zarar verirkikuru bir dal dursun şurdakendi kendine demiş içinden. ''Tamam demiş dur şurda kenarda bişey olmaz'', demiş.Bir yılgeçmeden ağaç bir bakmış ki bütün bahçeyi ayrık otu kaplamış.

Anlatabildim mi acaba müdürüm.
selam vesevgiler
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
24.9.2012 13:04:48
ay hocam yine güldürdünüz
tabiki böyle dersten çıkan çocuklar kahkaha ile çıkar harikasınız yine
saygılarımlasınız herdaim
inci*
inci*, @inci-
24.9.2012 10:05:23
:)))))))))
NE DENİLİR Kİ BU YAZI İÇİN, TATLI BİR TEBESSÜM VE TEŞEKKÜRDEN BAŞKA.
SELAMLAR ÖĞRETMENİM.
Hasan Özaydın
Hasan Özaydın, @hasanozayd305n
24.9.2012 09:59:19
Hocam seni başımıza getirsek olaylar şıp diye kesilecek bence gel müdürlükten vaz geç dediğimi de yabana atma..
Tebrik ederim saygılarımla.
GÜLDESTE
GÜLDESTE, @guldeste
24.9.2012 01:16:37
harikasın can dostum yezın gülümsetirken çok anlamlı mesajlar veriyordu gönülden kutluyor en içten sevgi ve saygılarımı bırakıyorum bu güzel sayfanıza
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL