- Hemşeriiim?
- ?
- Hemşerim deyom da duymayen mu? Ne bakıp durun suratıma bel bel?
- …
- Gonuşsana len hergele, dilini mi yuttun? Nörüyon bu sıcağın alnında?
- …
- Söyle bakem, Uratugilleeden misin sen? Canına yandığımın zaman maginesi doğru yere mi getti beni?
Tuşpa mı len burası?
- Anaaa, bak yine bakıyo suratıma. Tuşpa mı burası aloo? Sağır mısın? Neyse, doğru yere gelmişim, öyle deyo zaman makinesi.
- Beri bak hele. Çivi yazısı mı yazıyon len sen? Ne o öyle kargacık, burgacık? Doğru dürüst yazsanıza len şunu. Kıçımızı yırtıyoz sonra bunları okumak için. Güzee yaz güzee, dutma öyle çiviyi. Düz dutsana len…
-Duu gaçma, gaçma. Gılığımdan, gıyafetimden mi gorktun? Haklısın. Taaa 3 bin yol sonrasından geliyom ben. Vallaa. İnanmeyon mu? Göstereyim mi sana hanımla çocuklağın fotoğraflaanı ayfonumdan? Anaaa, nerde len bu ayfon? Tüh be… İstanbul’un Fethi sırasında düştü herhal. Dönüp alcaz çaresiz.
- Beri bak. Bir şey söyleycem sana , aç gulaklarını. Gimdir sizin lideriniz? Söyle ona uğraşmasın bunca şeyleele…
- Bak şimdik. Uratugillee var ya yani siz büyüyceniz, büyüyceniz sonra birden küçülüp yok olceniz. Dünyanın kuralı bu. Rabbim öyle yazmış, netcen?
- Şimdi sen bu sıcağın alnında yırtıyon ya kıçını “yazacam, çizecem” diye. Belki kralın da diyor: “Şurayı alayım, burayı alayım da namım yürüsün beni hatırlasınlaa…”
- Ah be güzelim dedim ya ben 3000 sene sonrasından geliyom. Şimdi sizin bu Tuşpa dediğiniz yerin ismi Van olcek. Buralaada Türklee olcek. Bakma sen mert milletizdii biz, dürüstüzdüü. Goca Mustafa Gemal sayesinde gurdu atalaamız bu güzel Cumhuriyeti de biz de 80 senede bozduk. Neyse bunlaa uzun hikaye. Sigara iççen mi? Yak len bir tane, tüttürelim garşılıklı.
- Hergelee, çekme hemen içine. Yavaş iç köftehor, boğulcen…
- Ne deeyodum? Lafı uzatmayalım ben sizi uyarmaya geldim. Gralına söyle, uğraşmasın öyle “ben sonsuza gadder yaşeycem” diye. Sultan Süleyman’a galmadı ona mı galcek bu gahpe dünya? Aklını başına toplasın. Hayır hasenat yapsın biraz da, böyle taş taş üstünde uğraşmasın. Zaten burası zamanla höyük olcek. Ne bakıp durun yine bel bel suratıma? Höyük işte bilmeyon mu hödük?
- Bak dün gazteleede vardı, inteenette. Senin bu yaptığın yerleri kazcekleemiş arkologlaa emme sonra sivri agıllının biri tam bu höyüğün ortasına asfalt dökü döküveecekmiş… Zati gocaman mahalleler gurceklee sizin buralara.
- Diyeceğim o ki hemşerim uğraşma sen yazcem çizcem deye. Biz bilmeyoz gıymetini. Sıcağın alnında oturma . Hayat gısa , sür geyfini len hergele. Bak güçlü guvvetli adamsın. Yok mu sizin buralaada güzel gızlaa?
- Belki bana göre de vaadır. Yok mu len hergele? Ama bak sakın ha benim garı duymasın. Aramızda tamam mı? Yoksa gırıveririm o elleeni de çivi mivi tutamazsın.
- Beri baak, bi daha geldiğimde görmeycem seni bu halde. Ben dolanıp durun zaman içinde. Buudan Likya, Frigya dolaşçem. Onlaa da söyleycem uğaşmasınlaa bi bok yapçem diye…
- İsteyon mu bir şey oralaadan? Şarap getirem mi sana? Ama bir piliç getirirsen yanında? Söz mü len?
- Hadi gal sağlıcakla. Nerde len benim zaman makinem? Tarihleri ayarlayayım da bari garışıklık olmasın gene. Dur len önce bir gonstantinapole gidiverem de Fatih’in çadırından alem ayfonumu.
- Kime deyom? Yapma len, yazma demedim mi sana şu çivi yazısını? Gırç gırç içim çekildi hergele…