8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1718
Okunma

Küfür edince küfürbaz, edepsiz, saygısız oluyorum. O bakımdan bu sefer kesinlikle küfür etmeyeceğim. Zaten okuyunca da göreceksiniz nasıl bir cici beyefendi olduğumu.
Bir zamanlar Zeki Alasya- Metin Akpınar ikilisinin - yanlış hatırlamıyorsam ‘’Yasaklar ‘’ isimli- bir oyununda gülmekten öldüğüm bir sahne vardı. Tam hatırlıyamıyor olabilirim ama aşağı yukarı şöyleydi :
Bu ikisi lüks bir otelde işe girecekler…Ama yabancı dil bilmek lazım tabii ki. Bunları işe alacak kişi soruyor:
-Yabancı dil bilir misiniz?
-Oooo hem de nasıl…
-Hımmmm..İyiiii..Madem öyle şu cümleyi İngilizceye çevirin: ‘’Enseye tokat g.te parmak yok’’
Metin Akpınar atılıyor:
‘’Enseye tokat popoya fingır nınık no’’
Evet… Bu gün - aslında tam da zamanı olsa bile- ‘’Enseye tokat, popoya fingır nınık no. ‘’
Efendim insanlık denilince ilk akla gelecek isimlerden biri olan çoook çoook sayın Abdullah Öcalan’ın(!) çoook çooook muhterem(!) yoldaşlarından Mehmet Hatip Dicle Beyefendi Hazretleri (!) çoook doğru bir tespit yaparak(!) faşist devlet ve onun polisinin Diyarbakır’da ..Evet evet Diyarbakır’da Ambulansla taşınan bir Kürt için o ambulansın şoförüne ‘’ Yavaş git lan bırak ölsün piç kürt ‘’ dediğini beyan eylemiş. Devamı da zaten yukarıda var.
Ben bunu okuyunca sevgili can yoldaşım, kankam Şeytan hemen kulağıma bir şeyler fıdıldadı ‘
-Yahu Sami bir polisin bu lafları, herkesin duyabileceği bir şekilde hem de Diyarbakır’da söyleyebilmesi için g.t lazım
( Ay pardon kaka kelime kullanmayacaktım değil mi? Ama bu kelime benim ağzımdan çıkmıyor…Şeytan diyor )
Cevap verdim.
-Kanka sen anlamazsın bu işleri. Hatip abim söylüyorsa doğrudur. Sen Hatip abime yalancı mı diyorsun şimdi?…Hem ne zaman gördün adamın yalanını?
-Yahu beyinsizlik yapma…Adam içeride…Nasıl görmüş, duymuş olabilir ki?
-Oooofff Kanka ya…Koooskoca Hatip Dicle den bahsediyoruz…Hazreti Hatip Dicle’den yani…Mübareğe vahiy inmiştir. Hem yalan mı? Bizim polisimizin taa 1968 den beri alayı faşist değil mi?
-Olayı 1968 Kuşağına da bağladın ya helal olsun…
-Nasıl bağlamam..Baksana Hazreti Hatip’in iş bu beyanını kimler yayınlamış?
-Pardon gözlüğümü takmamışım sen okusana kimler yayınlamış?
-Kimler olacak ? Devrimciler…’’Devrimci Karadeniz’’ diye bir grup.
-Haa o zaman iyi…İşin içinde Devrimciler varsa bana pek iş düşmeyecek demektir…Ben de Akdeniz sahillerine inip tatil yapayım biraz…Baya bir yoruldum bütün bir kış boyu.
-Ne yani şimdi sen sevgili Devrimcilere hiç mi yardım etmeyeceksin?
-Ne yardımı yahu…Adamlar işi biliyorlar…Bana ihtiyaçları yok ki. Sen, becerebilirsen Hatip’in gözlerinden öp benim yerime. Apo’cuğuma da sevgi ve saygılarımı iletmeyi unutma…Haaa onlara ulaşamazsan Mecliste BDP lileri bul ve kendilerinden ziyadesiyle memnun olduğum mesajımı kendilerine ilet.Kandil’dekileri de unutma ha…Onları da çok seviyorum.. Haydi ben kaçtım…Çaooooo.
Haydaaa sap gibi ortada kaldık iyi mi? ( Sap kaka keliğme değildir umarım )
Sevgili Şeytan’a iyi tatiller dileyerek tekrar yukarıdaki yazıya döndüm.
Bu yazıyı bir öğretmenin face book sayfasında gördüm. Zamanımızda artık Devrimcilik pek prim yapmadığı için bu arkadaş da tüm eski Devrimciler gibi Atatürkçü elbette(!). Amaaa…İşte burayı bir fıkra ile anlatayım.
Yaşı kedi artık fare yakalamakta zorlanmaya başlayınca işi kurnazlığa dökmüş. Fere deliğinin başına giderek içeriye seslenmiş: ‘’ Fare kardeşler…Artık benden korkmayın. Ben tövbekar oldum. Bundan böyle fare yemeyeceğim. Kardeş kardeş yaşayacağız bu güzel evde ‘’ Yaşlı fare yeni yetme gençlere ve de bu kedinin geçmişte yaptığı kötülükleri bilmeyenlere : ‘’ Aman sakın ha…İnanmayın siz ona..Dışarı çıkar çıkmaz yer sizi ‘’ demişse de gençler iş bu kedinin cemaziyel evvelini bilmedikleri için birer birer delikten çıkmaya başlamışlar…Yaşlı kedi ise kendi ayaklarıyla gelen bu farecikleri bir pençe darbesiyle mideye indirmekte hiç bir beis görmemiş tabii ki. Bütün genç fareler çıktıktan sonra yaşlı fare de ‘’ Acaba?’’ demiş ve burnunu delikten uzatmış…Kedi ile göz göze gelince ise ‘’ Ulan hiç bu gözlerden tövbekar olur mu? Hâla yiyecek gibi bakıyor ‘’ diyerek deliğine geri dönmüş.
Evet … Her ne kadar ‘’ Biz Atatürkçüyüz ‘’ deseler de en azından ben biliyorum cemaziyel evvellerini...Hiç o gözlerden tövbekar olur mu? Nitekim aslında neci olduklarını da sık sık hatırlatırlar…En azından kendileri ve yeni yetiştirdikleri nesil unutmasın diye.
Efendim bunların içleri dışları, kirpikleri, kaşları insan sevgisiyle acayip şekilde dolmuştur(!)…Hatta paçalarından insan sevgisi akar. Ara sıra bazı insanları unutsalar da eh o kadar kusur kadı kızında da olur.
Şimdi denilebilir ki hangi insanları unutmuş bu insanlık sevgisi ile dopdolu Devrimci kardeşler.
En eskilerinden başlayalım.
Türk ve İslam dünyasındaki kölelik mevzusunu unutmazlar hiç ama üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğunun, Fransa’nın , İspanya’nın, Hollanda’nın, Rusya’nın Tüm dünyayı 20. Yüzyıl ortalarına kadar köle olarak kullandıklarını unutur giderler.
Onlar için cihad barbarlıktır ama haçlı seferlerine ses çıkarmazlar.
Türk-İslam dünyasındaki çok eşlilik çok çağdışıdır ama modern Avrupa’da kimin şeysi kimin şeysinde belli olmadan yaşanan hayat , çok insanidir.
Amerika’ya çok kızarlar ama bir farkla…Sömürdükleri için kızarlar. Hiç bir zaman ‘’ Müslümanları öldürdükleri için ‘’ protesto etmezler onları…Yani protestoların sebebi öldürülen insanlar değil, Amerika’nın daha zengin bir ülke olması ve kendini daha rahat yaşatmak için bu sömürüleri yapmasıdır. Mesela İsrail’e karşı bir gıcıklıkları yoktur. Çünkü İsrail sadece müslüman katliamı yapar.
Onlara göre Somali’deki aç insanlara yardım etmemek gerekir..’’Namussuzlar o kadar parayı silaha vereceklerine açlarını doyursunlar’’dır. Ama Japonya daki deprem ve tsunami felaketinde- Japonya’nın pek de ihtiyacı olmadığı halde- onlara yardım edilmelidir. Çünkü Japon halkı müslüman değildir.
Her yıl 6 Ağustosta ağlarlar ‘’Hiroşima’ya atılan Atom bombası ile 60.000 can öldü’’ diye ama 11 Temmuzda tek damla gözyaşı çıkmaz 1995te Srebrenitsa Katliamında öldürülen 315.000 can için.
Madımak’ı unutmazlar ama, Başbağlar’ı hatırlamazlar , Srebrenitsa akıllarının ucundan bile geçmez.
Şimdilerde hemen hemen hepsi askersever görünseler de zamanında ‘’Rus akerine selam dur Türk askerini arkadan vur ‘’ diyenler bunlardır.
Ama insandırlar yani…Hatta şunları yazacak, en azından yazanları alkışlayacak kadar insandırlar.
İşte yukarıdaki paylaşıma yapılan yorumlardan sadece bir tanesi:
Orhan Bozkurt: Filistinlilere İsrail’in kanı nasıl helalse Türklerin kanı Kürtlere o derecede helaldir …
Küfür etmeyeceğim.
Önce o genel olarak hepsine birden ‘’faşist’’ denilen , halkın üzerine bomba ve kurşun yağdıran(!) polis ile ilgili eski bir haberi yazayım: ( 23- Mart 2012 Tarihli bütün gazetelerde haber ve resim var.. Şehit polisin vurulma anı görüntüleri ise internette yayınlandı o günlerde )
‘’ İzinsiz nevruz kutlamalarında Cizre’de uzun namlulu silahla yaralanan polis memuru Ahmet Toprakoğlu hayatını kaybetti. Adanalı şehidin, üzerlerine ateş açanlara- çocukları siper olarak kullandıkları için- karşılık veremediği ortaya çıktı. ‘’
Küfür etmeyeceğim…
Az daha unutuyordum. Ben bu gün, bir binbaşının cenazesini kamyonet kasasında memleketine gönderip, çatışmada yaralanan teröriste -yavaş gitse bile- ambulans tahsis eden Âli devletime, daha doğrusu onun yöneticilerine de küfür etmeyeceğim.
Boşuna dürtmeyin…Dedim ya ben bu gün cici bir beyefendi olacağım…Küfür yok...
Siz hâla annenizin margarinini kullanmaya devam edin.