Renkli mozaik ve çakılla doldurulup düzlenmiş bir alan.

Güya mezara benzetilmiş taşlar.

Üzerinde yarı beton yarı üzeri karıncabaşı yazılarla doldurulmuş iki kat cam mezar taşları…

Adi pencere camından bile ince…

İki veya üç kişinin karşılaşması halinde birbirlerine yol vermeden geçilemeyecek derecede sık mezarlar.

İnsan gezerken ayaklardan kalkan tozlar…

Bir şehitlik nasıl olmamalı diye bir örnek yarışması yapılsa herhalde bunlar birinci olur.

Bakın İngiliz, Fransız ve Anzak mezarlarına.

Yeşilin her tonu ile bezenmiş, ferah, nezih, temiz mezarlar.

Siz aklınızla bin yaşayın emi…

Görüntü ve temizlik olayını bir tarafa bırakalım.

Pencere camından daha ince bu camlar ne kadar dayanacak? Toptan veya tek tek kırılan camlar her birinin üzerinde değişik yazılar olan camlar…

Bunları yenilemek kolay mı?

Kırılan camda hangi isimler, hangi yazılar vardı, kayıtlardan bulunup tespit edilecek, mezar bozulacak yeni yazdırılan cam getirilecek takılacak…

Elbette bunlar zor iş ama sanırım paraları tatlı olur.

Ellerini oğuşturan birileri vardır herhalde…

Sizin için sorun değil.

Baktınız ki yaptığınız doğru değil, gelecek sene bunları atar yeni şekillerle yeni çevre düzeniyle, yeni bir alternatif bulursunuz.

Nasılsa para çok, para bekleyen yandaş da çok…

Olan milletin parasına oluyormuş…

Varsın olsun.

Nasılsa milletin gözünü boyayıp yeniden seçilirsiniz.

O halde buyurun alın, götürün…

Ekrem Şama